Aşı karşıtı eşim Covid-19 virüsüne yakalandı.
Yazının başındaki bu rakam da on gün boyunca kaldığımız Ankara Şehir Hastanesi’nin oda numarası.
2019'un son günlerinde hayatımıza giren Covid-19 dünyanın dört bir yanında olduğu gibi ülkemizde de hâlâ can almaya devam ediyor.
Aşının bağışıklık sistemini güçlendirdiğine dair bilimsel araştırmaların aksini iddia edip insanları etkileyerek efsanelerle, dedikodularla yönlendiren kişi ve gruplar zaman zaman başarılı oluyorlar ne yazık ki.
İşte onlardan biri olan, soğan, sarımsak yiyerek, bol bol C vitamini almakla virüse karşı korunacağına inanan eşim aşı olmamıştı. Ne yazık ki Covid-19’un ne denli tehlikeli bir virüs olduğunu yaşayarak, test ederek öğrendi.
25 Ocak 2022 tarihinde, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yenimahalle Eğitim Ve Araştırma Hastanesinde başlayan zor, meşakkatli ve çileli süreç Ankara Şehir Hastanesinde mutlu sonla bitti.
Öksürük, yorgunluk, bel ağrısı, nefes darlığı ile kendini hissettiren, bir süre sonra da adım atamaz hale getiren virüs akciğer filmi, kan tahlilleri, tomografi çekimi ile teşhis ediliyor.
Bu süreçte yaşananları az çok sizler de biliyorsunuz.
Sağlık Reformu
Benim burada altını çizmek istediğim konu; Türkiye’de herkes için ulaşılabilir, nitelikli ve sürdürülebilir sağlık hizmetinin, etkili, kaliteli, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde sunulması amacıyla Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı’nın büyük gayretleri ile uygulanmaya başlanılan “Sağlık Reformu”nun başarısıdır.
Doğrusu, sosyal adaleti sağlamak amacıyla; Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2002 yılında açıkladığı ve ısrarla üzerinde durduğu “Acil Eylem Planı” içindeki en önemli konuların başında sağlık uygulamaları geliyordu. Aradan geçen 20 yılda gerçekten reform niteliğinde, bir çok ülkenin gıptayla baktığı bir sigorta ve sağlık sistemi kuruldu. Kurulmakla da kalmadı günün değişen şartlarına göre güncellendi.
Takip edenler biliyordur; Avrupa ve ABD başta olmak üzere gelişmiş birçok ülkenin sağlık sistemi çöktü. Büyük bir panik yaşayan bu ülkelerde caddelerde, parklarda sahra çadırları kuruldu, insanların tedavileri sokaklarda yapıldı.
Türkiye de ise alt yapısı güçlü olan sağlık sistemi sayesinde Covid-19 salgınına karşı mücadelede en başarılı ülkelerden biri oldu. Bunu neye göre söylüyorum; Dünya Sağlık Örgütü tarafından virüs pandemi olarak tanımlanıp açıklanmasından sonra hastalığın yayılmasının önlenmesi amacıyla alınması gereken tedbirlerin zamanında açıklanması ve hastalığa yakalananların tedavi edilmesine hemen başlanılmasıdır.
Hayatımızın tüm alanlarını olumsuz etkileyen, yüzyılımızın en büyük krizi olan ve etkisini hâlâ sürdürmeye devam eden ölümcül salgının ülkemize girişinden itibaren devletin tüm ilgili birimleri üzerine düşeni yaptı, yapmaya da devam ediyor.
Kahramanlar sağlıkçılar bizim için savaşa devam ediyor
Bu sürecin gerçek kahramanlarından söz etmeden bir Covid-19 yazısı yazılır mı?
Yazılmaz elbette.
O kahramanlar hiç kuşkusuz büyük fedakârlık gösteren sağlık çalışanlarıdır.
Hastanede kaldığımız süre içinde gördük ki; çocuk, yaşlı, kadın, erkek her yaştan hastanın yardımına koşan sağlık çalışanları çoğu zaman kendi hayatlarını bile risk ediyorlar.
Hastamızın şehir hastanesinde yatarak tedavisinin yapılacağını söylediğim Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü, Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan üzüntülerini belirttikten sonra önemli bir cümle kurdu:
“Tertipli, düzenli, modern cihaz ve teknolojiyle donatılmış; ülkemizin en önemli şehir hastanesinde, oldukça başarılı hekimlerinin koruması altındasınız. Rahat olun, doktorlarından asistanlarına, hemşirelerinden hasta bakıcılarına kadar çok titiz, dikkatli, çalışan, deneyimli ve güvenilir bir ekip var orada.”
Şehir hastanelerinin ortaya çıkışı, konumları ve gördükleri hizmetler başka bir yazının konusu olacak kadar önemli.
Ben burada Koronavirüs salgını ile en ön cephede savaşan, yorulmadan, bıkmadan aralıksız mücadele eden ülkemizin tüm fedakâr sağlık çalışanlarına teşekkür etmek istiyorum.
Hastanenin tüm görevlilerini burada saymak elbette zor ama en azından 10 gün boyunca gece-gündüz hastaların bakım ve tedavisini sürdürürken şahit olduğum kahramanların isimlerini sayarak anayım; Doktorlar: Doç. Dr. Ahmet Omma, Uzm. Dr. Abdulsamet Erden ve Uzm. Dr. Enes Seyda Şahiner.
Asistan doktorlar: Dr.Yasemin Çöl, Dr.Mehmet Ufuk Karaaslan, Dr.Habip Turan ve Dr. Burak Yavuz. Hemşireler: Sevgi Aybakır, Sinem Leylek, Melike Uygun Yılmaz, Şahan Bülbül, Sevim Öcalan, Melek Küçük, Naciye Kahya, Aysu Tetik Yazman ve Serpil Demir. Hasta bakıcılar: Kevser Yıldız ve Pakize Baysa.
Aşı olun, tedbirlere riayet edin
Onların bizlerden istekleri var; Covid-19’u ciddiye alın, maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyun. Yaşadığımız acıları, ödediğimiz bedelleri, kaybettiğimiz yakınlarımızı düşünün ve lütfen aşınızı olun. Tedbirlere riayet edin, gerekmedikçe çarşı-pazar dolaşmayın, düğün, cenaze gibi toplu etkinliklerden mümkün olduğunca uzak durun.
Ölüm sayıları artıyor
Her gün Twitter hesabından vaka sayılarını paylaşan, yaşanan süreçle ilgili bilgiler veren, yaptığı çağrılarda hastalığı yenmek için toplumsal mutabakatın önemine vurgu yapan, mütevazi kişiliği ile herkesin takdirini kazanan Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya, Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyelerine ve sağlık ordusunun her kademesinde görev yapan tüm sağlık çalışanlarına gösterdikleri fedakarlıklar için tekrar teşekkür ediyorum.