1918 yılı, Dünya Azerbaycanlıların Soykırım Günü

Eflatun Neimetzade

Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığını kazandıktan sonra halkımızın tarihi geçmişini daha derinden öğrenmek imkânını elde ettik. Bele ki, uzun yıllar gizli kalmış bazı gerçekler hemen-hemen aydınlandı ve olaylar demokrasi ortamında araştırıldı, bir zaman tahrif olunan gerçekler aşikâr oldu.

Tarihi süreçlerde halkımıza yapılan soykırım hadiseleri de bağımsızlık dönemlerde araştırıldı ve siyasi kıymet verilmiştir. Tarihi belgeler ve kazılarda bulunan insan kemikleri üzerindeki antropoloji testler sonucu belli oluyor ki, Ermeni teröristleri, Taşnaksütün parti çeteleri ve onların safında yer alan Batı ve dünya Hıristiyan camiası mensupları gaddar hainler, iki asır boyunca Azerbaycanlılara karşı soykırım yapmışlardır. Resmi belgelerde etnik temizleme yaptıkları ispatlanmış bulunuyor. Soykırım esnasında Azerbaycanlılar, bin yıllarca yaşadıkları dağlık bölgelerden, doğma dede-baba topraklarından kovularak Güney Azerbaycan’ın aran bölgelerinde meskûnlaşmışlar. Bu coğrafi iklim değişikliği sağlıklarına uymadı ve ana vatanın aran topraklarda pek çokları yaşayamadılar, ana toprak özlemine dayanamadılar ve öldüler.

NAZİLER BÖYLE DEHŞET YAPMADILAR

Ermenilerin amacı başkaydı, onlar ezeli Azerbaycan topraklarında “Büyük Ermenistan” devleti kurmayı devamlı arzu etmişlerdir. Buna nail olamadılar ve cinnet keçindiler. 1988 yılından başlayarak yeni tecavüze kalktılar ve Azerbaycan’ın Dağlık Garabağ bölgesini ve çevresindeki yedi reyonu (illerimizi) işgale kalktılar. Sonuç olarak vatan topraklarımızın yüzde 20 faizini işgal ettiler, bölgede yaşayan soydaşlarımız kaçkın ve göçkün durumuna düşmüşler. Faciaların en vahim olanı 1918 yılı 31 Mart tarihinde Azerbaycanlılara karşı yaşanan soykırımdır.

1917 yılında Rusya’da yaşanan Şubat-Ekim devriminden yararlanan Ermeni teröristleri Bolşevik bayrakları altında 1918 yılı Mart ayından başlayarak “devrim karşıtı” adı altında Bakü’de ve bütün Azerbaycan illerinde soykırıma kalktılar, tarihi topraklarımızdan Azerbaycan Türklerinden temizlemeye kalktılar. Topyekûn kıyamlar, etnik temizleme çok kanlı başladı. Burada Taşnak-devrimci, Vladimir Lenin’in silah arkadaşları, Anastan Mikoyan ve Stepan Şaumyan başta olmakla Azerbaycanlılar topyekûn yok edilmeye başlandı: sivil insanların evleri yakılıyor, sokaktakiler kurşuna diziliyor, on binlerle insan cesetleri yollarda, sokaklarda, hendeklerde kalıyor, insanlar diri-diri yakılıyordu… Sovyet devrimini gerçekleştiren başta katil Lenin ve sahtekâr, yalancı, ikiyüzlü yandaşları Anastas Mikoyan ve Stepan Şaumyan denetiminde “öldürücü”, “yok edici” timler köy-köy, ilçe-ilçe dolaşıyor, karşılarına çıkanları yerindece öldürüyorlardı. Sivil insanlar ne olduğunu anlamıyor, bilmiyorlardı. “Öldürücü timler”, evlere giriyor, yaşlı, çocuk, hasta, hamile kadın, yaşlı ninelere, dedelere, minicik körpelere kurşun sıkıyorlardı. Tarihte emsali olmayan katliam yapılıyordu. Salyan ve Neftçala illerinden Kür nehri akıyor. Korkularından kendilerini nehre bırakan insanlara karadan kurşun sıkılıyordu, Bazen insanları top yekûn getiriyorlardı ve katliam gerçekleşiyordu. Cesetler ağır akan Kür nehrinin soğuk sularında Hazar Denizine doğru ilerliyordu. Kuduz köpekler gibi, acımasız katil Şaumyan ve Mikoyan, diktatör Lenin’i aldatıyorlardı: Lenin’e: “Bu evlerde Sovyet devrimine karşı gizli toplantılar yapılıyor”, yazıyorlardı.

SOYKIRIMIN BAŞ SORUMLUSU LENİN OLMUŞTUR.

Lenin telgrafta yazıyordu: “O evleri yakın, karşı duranları yok edin”. Bu yalan, uydurma senaryo gereği Ermeni çeteleri, “yok edici timler” işe koyuldular. Hiç neden haberleri olmayan zavallı köy insanları öldürülüyordu, evleri yağmalanır, yakılır, hayvanları da diri-diri yakılıyordu. Filmlere konu olacak kadar vahşice, gaddarca, hunharca katliamlar yapılıyordu. Sadece Azerbaycanlı oldukları için soylarımız her yerde öldürülüyordu. Nadir bulunan tarihi abideler, okullar, hastaneler, camiler dağıtılıyor, yakılıyordu. Ermeni-Bolşevik birleşmelerin, tugayların Bakü’de 31 Mart ve 1, 2 Nisan tarihlerinde türettikleri katliamlar sıradan hal olmuştu. Ermeniler suçsuz insanları ilkel yöntemlerle –başlarını keserek topyekûn öldürmüşler. Toplam olarak Azerbaycan coğrafyasında yüz binlerle, Bakü ve etraf illerde ise 30 binin üzerinde Azerbaycanlılar Türk olduklarından dolayı öldürüldüler, diri-diri yakıldılar, kuyulara atıldılar. Ermeniler kadim tarihi binaları, ayrıca ziyaretgâh sayılan dünya mimarlığının incilerinden sayılan İsmailliye binasını ağır top ateşine tuttular, dağıttılar.

Hazar Denizinde yerleşmiş harbi donanmadan açılan ateş sonucu Tazepir ve Cuma Mescitleri dağıtıldı. Taşnak Ermeni destesi Kervansarayda öldürdükleri yüzlerce cesetleri ele oradaca ateşe verdiler…

ASRIMIZDA SOYKIRIM YAPILDI…

Azerbaycan’daki soykırım özellikle Bakü, Şamahı, Guba, Kürdemir, Salyan illerinde, Garabağ, Zengezur, Nahçıvan ve Lenkeran’da daha çok gaddarcasına gerçekleşmiştir. Mart hadiseleri zamanı Şamahı’nın 75 ilçe ve köyleri Ermeniler tarafından topyekûn yok edildi. İlçelerde tavuklar, ağır baş hayvanlar, hatta köpekler de öldürülmüştür. Şamahı İli ve komşu il ve ilçelerde yapılan soykırım hakkındaki arşivlerde 7 Cilt, 925 sayfadan oluşan araştırma metinlerinde bölgelerde baş vermiş katliamların boyutunun kanıtları sayılıyor. Tarihi belgelerden belli oluyor ki, Ermeniler Şamahı’ya Mart ayının ortalarında 2000 ermeni terör destesini ve 60 yük arabalarına yükledikleri silah ve askeri mevhumatın gönderilmesi faktı katliamın ve soykırımın çok çok önceden tasarlandığının kanıtı sayılıyor.

Zengezur bölgesinde 115 ilçe ve köyler dağıtılmış, yüz binlerce sade köy insanı öldürülmüştür. Guba ilinde ve çevresindeki 122 ilçe tamamen yok edilmiştir. O yıllarda Azerbaycan’da toplam 700 bin Azerbaycanlı Türkleri soykırıma maruz kalmışlar.

Lenkeran ve Astara illerimizin Girdeni, Verevul, Vilvan, Penser, Erçivan ilçeleri ve 40 dek ilçe ve köyler yakılmış, dağıtılmış, insanları öldürülmüştür. Rahmetlik annem anlatıyordu: “Dedem (babalarına Dede derlerdi) Ermeniler geliyor, diye gece vakti yataklarımızı, yiyecekleri, küçücük körpeleri arabaya topladı; tüm hayvanları arkamıza alarak Erçivan İlçesinden Şüvi Dağ kendine doğru yola çıktık. Çevreyi iyi bilen Dede, Dağ eteyi ormanın derinliklerine, sıkı Pelit ağaçlarının koynunda meskûnlaştı. Annem diyordu ki, iki hafta ormanlarda yaşadık, ocak bile yakmadık. Ekmek ve süt, meyvelerle beslendik. Dedem elinde çiftesiyle atına atlıyor, Şüvi kendindeki tanıdıkları ile buluşuyordu. Ermeniler Astara ilinde insanları öldürmüş, tüm evleri yakmış ve İran’a doğru gitmişler. Sonra Erçivan köyümüze geri döndük, diyordu. Köyler, ilçelerde cesetleri toplayan yoktu. Dedem komşu evlerdeki cesetleri toplamıştı, bahçelerde defin etmiştir. Erçivan köyümüzde pek çok evlerin bahçelerinde ebedi mezarlar bu günde vardır…

GUBA’DA AÇIK SOYKIRIM MÜZESİ VARDIR

Sadece Guba’da 167 köy yok edilmiştir; Türklerin yanında yerli Yahudiler de öldürüldüler… Bulunan toplu mezarlarda insan iskeletleri, kemikleri üzerine çalışmalarda bu insanların ilkel yöntemlerle – boğazı kesilerek, başlarına balta vurularak, bıçak ve hançerle öldürüldükleri kanıtlanmıştır. Açık Müzede 100 bine yakın insan kemikleri sergilenir ve dünya insanları buraya geliyor ve kendi gözleriyle katliamın boyutuna şahit oluyorlar. Ermeniler Nazilerin yapamadıkları zulmü, vahşeti, gaddarlığı göstermişler. Yapılan soykırıma dünya tarihinde rastlanmamıştır. Yıllar ötse de bu katliam halkımızın hafızasından ebediyen silinmeyecektir. Bulunan toplu mezarların yanında devletimiz tarafından açık Müze, “Guba Soykırımı Memorial Kompleksi” yaratılmıştır. Burada bulunan toplu mezarlardan insana mahsus kesik başlar, kemikler sergileniyor ve dünya insanlarını dehşete getiriyor. Yabancı turistler buraya geliyor ve bu katliamı yapanları lanetliyorlar. Ulu Önder, devletimizin kurucusu Haydar Aliyev’in imzaladığı “Azerbaycanlıların Soykırımı Hakkında” 26 Mart 1998 yılındaki tarihi Fermanında hadiselere siyasi kıymet verildi ve Ermeniler tarafından Azerbaycanlılara karşı Soykırım yapıldığı karara bağlandı.

Böylece 31 Mart Günü Dünya Azerbaycanlıların Soykırım Günü olarak her yıl ülkemizde halkımız tarafından anılmaktadır…

(12 Nisan 2023 tarihli Anadolu Gazetesi'nden alınmıştır.)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.