O zamanki olanaklar yetersiz, ulaşım ve mal aktarmak zor. Yüklü kervanları, orduları yormayacak güzergahlar yol yapılmış. O yüzden binlerce yıl önce açılan güzergahlar, en uygun yol hatlarıdır hâlâ.
OSTİM Organize Sanayi Bölgesi önünden geçen caddenin adı Bağdat Caddesi’dir. Eskiden beri İpek Yolu üzerindeki adıdır yolun; altındaki 2 bin yıllık taşlar üzerine asfaltlanmıştır cadde. Bugün Batıkent-Eryaman arasında kalan TRT Verici İstasyonu arazisi içinde yolun taşları durur hâlâ. Ayaş’a, buradan döner İpek Yolu.
2 bin yıl önce Çin’den başlayan İpek Yolu, Ankara’dan sonra Ayaş, Güdül, Beypazarı, Nallıhan, Mudurnu, Akyazı, Sakarya üzerinden İstanbul’a bağlanmıştır. Güzergah, uygunluk olarak da iklim olarak da Bolu üzerinden bağlanan yoldan iyidir.
1950 yılında yeni karayolu planları yapılmaya başlanmış, Ankara-İstanbul arası eski güzergah olarak planlanmışken ne olmuşsa Bolu Dağı, Kızılcahamam Kargasekmez Yokuşu gibi engellere yönlendirilip, tam tabiriyle ‘yokuşa sürülerek’ 1957’de bitmiştir yol.
EFSANE AYAŞ VE BOLU DAĞI TÜNELİ
Yine bu güzergahtan geçecek ‘Sürat Demiryolu’ 1943 yılında projelendirilmiş ama temeli 1976’da atılabilmiştir.
O tarihten 2000’li yıllara kadar bu hat üzerinde açılmaya çalışılan efsane ‘Ayaş Tüneli’, son iki kilometre kala yüzde 75’i bitmiş projeyi durdurmuştur. Bitmeyen bir su çıkıyor durduğu yerde, onu boşaltmaya para harcıyoruz tünel yerine. “Zemin etüdü, yanlış mı yapıldı?” diye soruluyor.
Ne başbakanlar, bakan, bürokrat, mühendisler emekli etmiş, ne firmalara gelir kapısı olmuştur kendisi. Daha da bitirilememiştir, ülkenin ‘kara delik’lerinden biridir.
Diğeri ‘Bolu Dağı Tüneli’ydi. 1990’da ihaleye çıkılmış, 1993 yılında yapımına başlanmış, 23 Ocak 2007 yılında açılabilmiştir. Masrafı bir yana, yanlış güzergaha açılmış yola yatırım yaptık mı, yapmaya çalışırken bir 17 yıl da oradan kaybettik mi?
Döndük dolaştık, 2 bin yıl önceki Ankara-İstanbul arası yolu, hem tren hem otoyol olarak açmaya çalışıyoruz şimdi. 11 Ocak’ta Nallıhan Köprüsü, Nallıhan Kuş Cenneti Tüneli ve Bağlantı Yolları’nın açılışı yapıldı. 80 yıl sonra 1943’teki aklımıza geri dönüyoruz.
YOLLARI DOLAŞTIRANLAR
Ankara’ya demiryolu, 27 Kasım 1892 yılında gelmiştir. Almanların yaptığı İzmit- Eskişehir-Ankara arası hat. Polatlı’dan geçen hattın düz hatlar yerine küçük tepecikler arasından nasıl gereksiz yere dolaştırıldığını bugünkü ‘Yüksek Hızlı Tren’ hattından kolayca anlayabilirsiniz. Daha nerelerde dolaştırdılar kim bilir?
Mesela İngilizler, Abdülhamit’in Bağdat ve Hicaz Demiryolları’nın bırakın bitmesi, hayati bağlarını koparmak için çok uğraşmış, başarılı da olmuşlardır.
2 bin yıl önceki akla dönüyoruz da 80 yıldır bunların aklıyla kara deliklere yönlendirildik, saplandık kaldık. Zayıf gücümüz ve kısıtlı kesemizle boyumuzdan büyük harcamalara girdik.
HESAPLAŞMA YOLU
Yeni Ankara-İstanbul yolu, 140 yıllık, değilse 80 yıllık bir hesaplaşma yoludur. Akıldan saptırılmanın, saptırılan yollarla boşu boşuna toprağa gömülen kaynaklar, kaybedilen zamanlar için hesaplaşma yoludur.
Bunca yıldır bu kayba hizmet eden siyasiler, bürokratlar, firmalar, karşı tarafa çalışmıştır. Tarihi yanlış ve kayıplarından birini daha geri alıyor Türkiye. Bu öyle basit bir yol, kaba bir ihale meselesi değildir.
Başkent kadar ülkenin tıkanık damarlarından biri daha açılıyor. Güzergahı eski, kendi yeni Ankara-İstanbul yollarıyla…