Uyumuşum, uyanmışım…
Aradan geçmiş 20 yıl.
Aynadaki görüntüm pek de bana benzemiyor artık.
Biraz derin mi ne o kırışıklıklar…
Kaz ayakları kaz sürüsü ayaklarına dönmüş.
Bu botoks, dolgu işlerine çok önceleri başlamak gerekliymiş.
Her kadın yaşlanıyor.
Ama güzel kadın güzel yaşlanıyor.
Saçlarım artık tamamen bembeyaz, yeni bir kesim denemek lazım.
Dişlerime iyi bakmışım.
Gülümsemek bana hâlâ çok yakışıyor.
Zaten kime yakışmaz ki…
Gülümsemeyi unutmayın siz de, yüzünüzdeki çizgiler gülümsemekten oluşsun.
Ellerim küçücük hâlâ.
Şairin de dediği gibi;
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Belim biraz kalınlaşmış mı ne?
Laf aramızda zaten hiç ince olmadı.
Yemeseydim o tatlıları belki bu kadar genişlemezdim.
Hayattan tatlıyı çıkarınca geriye de tatlı ne kalır ki?
Ama kollarımla hâlâ kendime sarılabiliyorum.
Tüm aynayı görüntüm kaplasa da hâlâ kendimle eğlenebiliyorum.
Yüreğime gelince…
Bir sürü insana yol vermişim.
Çok mu kırmışlar beni?
Yoksa ben öyle kolay kolay silemem insanları.
Hayatıma yeni insanlar almışım.
Hayatıma her aldığımı kalbime almam ama bu hiç değişmemiş.
Aynadan arkamdaki fotoğrafı görebiliyorum.
Oğlumun yanındaki o (paçoz) kız da kim?
Hiç yakışmamış yanına.
Aslan gibi oğlumun yanında küçücük kalmış.
Zayıflamış mı ne yavrum?
Her şeyi de yemez o, seçer.
Kızım, güzel kızım.
Artık evlen, çoluğa çocuğa karış.
Tıbbiyeli bir genç yok mu sana yakışan?
Bak kardeşini kapmışlar hemen.
Anneniz olaydı başınızda böyle mi olurdu?
Her şeye karışır, her şeyi yönetirdi.
Anne olmak kolay değil, bildiğin tek kişilik organizasyon şirketi.
Olsun, sağ sağlıklısınız ya…
Ben şimdi uyusam, biliyorum 20 yıl sonra uyanamam.
Unutmayın… Bulunduğunuz yer sizi memnun etmiyorsa yerinizi değiştirin. Ağaç değilsiniz.
Kalbinizden öperim sizi.
Hepinizi…