Şimdi 2024'ün ilk günü düşündüklerimi madde madde yazayım.
1- Daha fazla demokrasi ve daha fazla insan hakları.
Adalet ve hakkaniyete aykırı ne varsa kaldırın yasakları.
Başımızın üstünde “Demokles’in kılıcı gibi” sallandırılan ve başımızı kaldırıp da “Dünya’da ne oluyor” diye sağa-sola bakmanızı engelleyen tüm sistematik ve ideolojik saplantılar kanunlardan ayıklanmalıdır.
İdeolojik saplantılar ile çerçevelenmiş bir yerde “gerçek anlamda ilerleme ve gelişme olmaz.”
2-2024;
a-Ekonomik sorunların.
b-Demokratik meselelerin.
c-Ahlaki yozlaşmaların.
ç-Adaletsizliklerin.
d-Siyonist hegemonyanın.
Son bulduğu yıl olsun inşallah.
Ne kadar çok demokrasi ve özgürlük olursa ekonomi o hızla gelişir.
Gelişme ve ilerlemenin anahtarı demokrasi ve özgürlüklerdir.
Siyonist hegemonya demokrasi düşmanıdır.
3-Ekonomik sorunlar ve demokratik sorunları çözmeden hiçbir Ülkede huzur olmaz.
Ekonomik sorunları çözmek zaman ister. Yatırım ister. Proje ister.
Peki demokratik sorunlar hemen çözülemez mi?
Kaldırın, insanlarımızın ifade hürriyeti önünde kanuni ne kadar engel varsa kaldırın.
4-Demokrasi değil, demokrasicilik mi oynanıyor? Dünya’da tam ve mükemmel bir demokrasi örneği olan bir Ülke var mıdır?
Bazı Avrupa ülkelerinin demokrasi konusunda önde gözüktüğü gibi bir algı var. Bu sadece bir algı mıdır? Gerçek demokratik bir Ülke bu Dünya’da var mıdır?
Bu soruları düşündüm yılın son gününde.
Dünya’da benim arzu ettiğim manada demokratik bir Ülke olduğunu düşünmüyorum.
Demokratik sanılan ABD ve AB ülkeleri Siyonistlerin güdümündedir.
Siyonizm ile demokrasi birbiri ile bağdaşmaz.
5- Bir ülkede demokrasi yukarıdan aşağıya doğru mu gelişir? Aşağıdan yukarıya doğru mu gelişir?
Benim görüşüme göre demokrasi yukarıdan aşağıya doğru gelişir. Üst düzey yetkililer ve parti liderleri demokrasi konusunda örnek olmalıdır.
“Sözde demokratım” deyip de uygulamaları ile demokrasi dışı davranan sözde liderler ve yönetici müsveddeleri demokrasiye katkıda bulunamazlar.
6-Seçim sistemi adil ve dengeli ise demokrasi için en önemli başlangıçtır. Seçim sistemi adil ve dengeli değil ise demokrasiciliktir uygulanan.
“Görüntüde demokrasi değil, demokrasicilik değil” gerçek demokrasi istiyoruz.
7-Seçimlerde ekonomi baskın değil ise demokrasi, seçimlerde ekonomi baskın ise demokrasicilik (görüntüde demokrasi) vardır. (Daha açıkçası: Parası olan seçiliyorsa demokrasicilik vardır.)
8- Demokrasiyi geliştirmenin bir yolu feodaliteyi ortadan kaldırmaktır.
Feodalite ile demokrasi birbirine zıttır.
Ülkemizde feodal yapı maalesef demokrasiyi görüntüde demokrasi haline getirmektedir.
9-Vatandaşları her zaman etkin bir şekilde yönetime katmak gerekir.
Demokrasiyi, “seçimden seçime 5 yılda bir yönetime katılım” olarak görmek en büyük yanlışlıktır.
Vatandaşlar yalnızca seçimlerde adam yerine konuyorsa bu demokrasi değildir.
10- Bürokrasi ile demokrasi birbirine zıttır.
Bürokratlar güçlü ise bir ülkede, orada demokrasi güçsüzdür.
Çünkü demokrasi seçilmeyle ve bürokrasi atanmayla işler.
Atanmayla göreve gelenler halktan uzaktır. Ve bu tür göreve gelenleri kontrol edecek mekanizma da yoktur.
Halbuki seçimle göreve gelenleri halk, en azından seçimden seçime kontrol etmektedir.
Bu 10 maddede bir ülkenin demokrasi ve özgürlük durumunu tefekkür ettim.
Herkes kendi Ülkesini bu 10 madde kapsamında değerlendirsin. Gerçek demokrasi mi var, yoksa görüntüde mi demokrasi var? Kararını kendi versin.
Bu kararını verirken de şu hususu asla göz ardı etmesin: Demokrasi ya da demokrasisizlik bir sebep değil sonuçtur.
Sonuca odaklanmadan önce sebebe odaklanmak daha mantıklıdır.
Sebep, yazımın sonunda hassaten belirteceğim üzere, şu sözde saklıdır: “Gerçek demokrasi, halkın bilinç ve aydınlanma seviyesi, ekonomik refah ve gelir seviyesi, eğitim ve ahlak seviyesi” ile birebir ilgilidir.
Halkın eğitimsiz ve karanlıkta bırakıldığı Ülkelerde demokrasi özde değil yalnızca görüntüdedir.
Yazımın sonunda şunu da belirteyim: “Eğer en kısa zamanda bir ülkede gerçek bir demokrasi kurulmazsa, kanunlarda düşünce ve ifade hürriyetine aykırı ne varsa ayıklanmazsa, ülke zor duruma düşebilir.”
Her ülkede “demokrasi düşmanları ve diktatör kafalılar fırsat bekler. Bir kaos ve kriz anında ortaya çıkarak borazanlarını öttürmek isterler.”
Bu ülkede, 1946 öncesinde tek parti faşizmi ile toplumun jandarma dipçikleri ile korkutulduğu ve halkın sindirildiği bir kara dönem maalesef yaşanmıştır.
Kimse şunu söylemesin ve şöyle düşünmesin. “Bir daha bu Ülkede 1946 öncesine dönülmez” diye kimse düşünmesin. Öyle bir güruh var ki, öyle diş bileyenler var ki, “Cumhuriyetin ilk yıllarındaki devrim kanunları acımasızca uygulansın” diyen ve o yılların özlemini çeken öyle güruh var ki bu ülkede, Allah onlara sonsuza dek fırsat vermesin.”
Amin
Not: Bu duamıza “amin” diyen herkes demokrasi ve daha fazla özgürlük için kanunlarda yeni düzenlemeler (demokrasiye ve ifade hürriyetine aykırı tüm kanunları ortadan kaldırmak) için çalışmak ve çabalamak zorundadır.