Kaybeden gariban oldu, kaybeden işçi oldu, kaybeden emekli oldu, kaybeden çiftçi oldu, kaybeden dar gelirli oldu, kaybeden iş arayan oldu, kaybeden öğrenci oldu, kaybeden küçük esnaf oldu. Yani toplumun geliri düşük olan veya hiç olmayan kesiminin hepsi istisnasız kaybetti, kimi işini kaybetti. Kimi tarlasını ekemedi, zar zor, borç harç ekebildiyse, gübre atamadı, ilaç atamadı, neticesinde verim olmadı.
Kimi okulunu bıraktı veya dondurdu, açık lise modası ile eğitiminden oldu, kimi kirasını ödeyemedi, kimi zorunlu gıdasını temin edemedi, kimi zorunlu ve insani kullanım olan elektrik, su, doğalgazını ödeyemedi, kimi dükkanına kilit vurmak zorunda kaldı, iflas etti ekmek kapısını kaybetti. Ayakta kalmaya çalışan işletmeler ise dişinden, tırnağından artırarak kötü günler için sakladığı birikimlerini, malını, mülkünü sattı, altınını bozdurdu, birçok büyüklü, küçüklü işletmeler de krizden kurtulmanın yolunu işçisini çıkararak çözmeye çalıştı.
Peki, kimler kazandı? Dünyanın hiçbir yerinde olmayan sadece ülkemize has Kur Korumalı Mevduat icadı ile bir avuç bankada parası olan kazandı. Kur artışı ve faizden hem de çifter, çifter kazandılar, borsadaki havadan para koklayanlar kazandı. Bankalar kazancına kazanç ekledi (Kamu bankaları hariç). 3-5 yerden sizin, bizim, hepimizin kesesinden kamuda bedava yüksek yüksek bedavadan huzur hakkı alarak parasına para katan, ülkemize hiç hayırlı bir şey katmayan özel ayrıcalıklı atanmışlar kazandı. Maliyetin kat be katını yerli ve milli Türk mahkemelerinden değil de İngiltere Londra mahkemelerinden garantili köprü, hastane, havaalanı, demiryolu yapan ve ödemelerini dövize endeksli alan bir elin parmakları kadar müteahhitler kazandı.
Kısacası az kazanan çoğunluk kaybetti, çok kazanan kazancını katmerli hale getirdi. Bir inat uğruna, yeryüzünde olmayan bir ekonomi uygulaması ile ülkemiz deney tahtasına yatırılarak denendi ve tutmadı. Tutmadığı gibi sonuç olarak ekonomimizi nereye taşıdı derseniz bir milim kayma yapmadan tam başladığımız noktaya, eksi rezervle final yaparak geri getirdi.
Yani kasamızda ne varsa o da gitti, yandık, kül olduk. Kasa eksilerin de eksikleriyle kapandı. Çözüm ne oldu? ZAM, ZAM! Nefes almak hariç her şeye yüklüce ZAM Allah, ZAM! Böyle ekonomi bilgisine şapka çıkartılır vallahi, hem de üniversiteler onlarca öğretim üyesi görevlendirerek fasikül, fasikül Tezler yazmalı bu acayip ekonomi doktrinine mutlaka.
Battık, tek kişinin hırsı uğruna batırıldık. Allah sonumuzu hayreylesin. Uçmayı beklerken tam yerin yedi kat değil, 70 kat dibine, en dibine tepe üstü gömüldük. Daha beterinden korusun diyemiyoruz. Daha beteri, yani beterin beteri buydu yaşadık.
Büyük geçmişler olsun rüya hepimize, geleceğimize, ülkemize çok çok pahalıya patladı sınırlarımız içerisinde yaşayan küçükten, büyüğe her yaştan vatandaşımıza gözlerimizde her şeye düzden baka(n)mayan zavallının söylediği ışıltı değil, fer kalmadı ve Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osmanlı, Uyanış Selçuklu’dan başımızı tam kaldırmıştık ki soyulmuş, soğan gibi kızgın yağda iyice kavrulmuş, bitmiş, tükenmiş ekonomiye hoş “geldiniz, günaydın” dediler.
İngiltere ve Amerika’dan ithal edilen yeni, yepyeni ekonomimizin cehennem zombileri; maydanozdan deterjana, çanaktan, çömleğe, simitten çaya, kaşıktan kepçeye, vitrinde seyrettiğimiz etten, çocuklarımıza içeremediğimiz süte her saat başı yapılan yeni moda tabirimizle fiyat yenilenmesi (Zamcıklarla)ile geldiler. Sıfırdık kocaman, kocaman sıfır olduk, hayırlı ve uğurlu olsun. Yüksek ekonomi bilgisizlikleri bitiş, tükeniş rekorlarına imza atan, bu sonu acıklı ve hüsran dolu.
Ekonomik krizi yaşamamızın kaçınılmazlığının rüya filmini çekerek ülkemize uygulayan, uydurma, rakamlarla oynayarak, bütün toplumu aldatan, illüzyonist gösterilerle bir de üzerine alkış alan; özel olarak seçilen ekonomi bilgisi sıfır bile olmayan, ekonomiyi tersten okuyarak yok ekonomi sanan kımıldayışı bile emir telakki eden görevlendirilmişlere, bu bilgileri sıfır olanların görev almalarına onay vererek iyice fakirleşmemize sebep olanlara, bu hepimizi batıran hazirunu meydanlarda avuçları patlayıncaya kadar alkışlayarak her zaman beslenme sıkıntısı yaşadığı halde, herkesi batıran ekonominin (E) harfini (K) diye okuyanlara yol verenlere, kucaklar dolusu selamlar, afiyet içinde yaşasınlar.
Millet Bahçelerinde aç karna yuvarlana yuvarlana ömürlerini şak-şakla tüketsinler…!