28 Şubatçı paşalar cezaevlerine

Zafer Çam

Geçmiş yıllarda aileler çocuklarını paşam diye severlerdi. Paşam benim derlerdi. Ne zamana kadar, paşaların zulmü maşaların eline geçene kadar…

Birlerinin düğmesi olan kadar… Amerika’nın ve batının yanında rap rapların sesi olana kadar.

Bir zamanlar adı demokrasi Türkiye’sine balans ayarı veren paşalar vardı. Halkın çocukları paşa olunca, birlerinin dümen suyuna girince, halktan uzaklaştılar.

Rütbelerinin verdiği cesaretle paşa olduklarını sandılar. Halkıyla barışık olmayan paşalar bugün ceza evlerinde. Halk yirmi sekiz Şubat zulmünden sonra paşa değil bunlar anacak maşa olur dedi.

Doğru dediler. Çünkü bunlarda paşa olmaz ancak birlerinin maşası olurlar. Yirmi Sekiz Şubat sürecinde oldular da.

Okulların önünde nöbete durdular. Başörtülü avına çıktılar. İkna odaları kurdular. İkna odalarında ne dediler “sen gençsin, kafanı neden kapatıyorsun, bak önünde gelecek yılların var, oklunu bitir işine atıl, batılar gibi takıl” sözleriyle ikan etmeye çalıştılar.

Yani şunu dediler sizler örtünemezsiniz bizler istersek ancak örtünürsünüz. “Türban da neymiş bunlar bu zamanda gerek yok” diyen paşaların maşaları ikna odalarında çocuklara korku verdiler.

Korkuyla birçok örtülü açılsa da, direnenlerin sayısı paşaları korkutmuştu. Ö gün kendilerini paşa görenler bugün yargı önündeler. “Bin yıl sürecek” diyenler bugün uçkurunu tutamıyor. Yirmi Sekiz Şubat’ın darbeci generaller bugün titriyor. 

Bu paşaları birçok genç hatırlamaz. Çünkü bunların dönenimde değillerdi. Yargı önünde el divan duran paşalar yirmi sekiz Şubatta meydanların şahıydı. O yıllarda ülkedeki adı demokrasiye paşalar hâkimdi.

Paşaların zulmüne uğrayanların tek suçları ben Müslümanlardanım demeleriydi. O günlerde Allah’ın dini İslam dayım demek suçtu. Bu suçun aktörleri dönemim paşaları ve yanındaki siyasi yamalarıydı.

Bugün bunların birçoklarının yaşı sekseni geçmiş durumda. Yürümede aciz, yemeden muzdarip, bakıma muhtaç durumdalar. En acı yanı bir zamanlar paşaydı bunlar.  Allah zamanı geldiğinde paşa, general, cumhur, başbakan, bakan, başkan, seçilmiş, atamış demiyor.

Mesela o darbe döneminin önde gelen aktörlerinden Çetin Doğan bugün seksen dört yaşında.  “Avukatının söylediğine göre ayakkabılarını kendi bağlayamıyor, yemeğini kendi yiyemiyor” diyor. 

Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, tankların yürütülmesi için “Sincan'da demokrasiye balans ayarı yaptık. “Diyen paşa 'Çevik Bir’in biberonla beslenebildiğini ve çok zor ayakta durduğunu söylüyorlar'. 

Mahkeme yirmi sekiz Şubat davasında müebbet hapis cezası alan, on dört sanık hakkında tutuklama kararı vermiş durumda.  Tek tek ceza evlerine giden generallerin ahir ömrünün sonları hiç iyi olmadı.

Binlerce mazlum kız çocuklarını diri diri okul kapılarına gömenlerin sonu ne acı değil mi? Okul bahçesinde başınız örtülü sizleri alamayız diyenler bugün mamayla besleniyor.

İş yerlerinde başın kapalı burası demokrasi laik ülke diyenler yürüyemiyor. Allah’ın emri olan başörtüsüne baş kaldıran paşayım diyenler bugün nefesini zor alıyor.

Başörtüsünde neymiş diyen omuzu kalabalıklar bugün kemerini bağlayamıyor. Etme bulma dünyası eden bir gün bulacak. Bulanlarda ibret alacak….