Vergi uygulamasında öyle konular var ki; çok anlatılır, çok dinlenilir, aslında bilinir de, ancak yine de hata yapılır, hatalı işlemlere neden olunur. Yapılan bu hatalar, işlemlerin taraflarını ciddi yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir, hatta hukuki ihtilaflara bile neden olabilir. Bu nedenle, her ne yapılırsa yapılsın çok dikkatli olunmalı, hata yapılmamalı.
Sıkça hata yapılan konulardan birisi de, taşınmaz dahil mal veya hizmet alım satımı ve kiralanması vb.ye ilişkin olarak düzenlenen sözleşmelerde yer alan bedellere KDV’nin dahil mi yoksa hariç mi olduğuna ilişkin. Yani, KDV bedelin içinde mi, yoksa dışında mı?
“Ne var bunda, çok basit bir konu, nasıl hata yapılır” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, olay çok basit, ancak uygulamada en çok hata yapılan konulardan birisi, ilginç değil mi? İşin enteresan başka bir tarafı da, KDV yürürlüğe gireli 34 yıl oldu ama, bu tartışma hiç bitmedi, hala devam ediyor.
SORUN TAM OLARAK NE? NEREDE HATA YAPILIYOR?
Aslında konu son derece basit, hata yapılacak cinsten de değil. Ancak, dedik ya, bilindiği halde hata yapılıyor ki, bu da anlaşılır gibi değil.
Sorun, taşınmaz dahil mal veya hizmet alım - satımı ya da kira sözleşmelerinde, alış - satış ve kiralama bedeline KDV’nin dahil mi yoksa hariç mi olduğuna ilişkin bir hüküm ya da açıklama bulunmaması halinde ortaya çıkıyor. Sözleşmede bu şekilde bir hüküm veya açıklama bulunmaması başlı başına büyük bir eksiklik, taraflar arasında ihtilafın ana nedeni de bu. Satıcılar, KDV’nin alıcılar tarafından ayrıca ödenmesi gerektiğini, alıcılar ise sözleşmede hüküm bulunmaması nedeniyle bedelin KDV dahil olarak anlaşılması gerektiğini, bu bedel dışında kendilerinden ayrıca bir bedel alınamayacağını iddia ediyorlar.
Bu konuda tahmin edilenin ötesinde çok sayıda ihtilaf yaşanıyor.
ÇÖZÜM OLDUKÇA BASİT: SÖZLEŞMEYE AÇIK HÜKÜM KONULARAK SORUN TAM OLARAK GİDERİLEBİLİR!
Evet, yaşanan bu sorunun en kestirme ve basit çözümü, KDV’nin bedele dahil mi yoksa hariç mi olduğuna ilişkin olarak sözleşmeye açık bir hüküm veya açıklama konulması.
Bu yapıldığı takdirde, KDV’nin bedele dahil mi yoksa hariç mi olacağına ilişkin olarak taraflar arasında tartışma yaşanmaz, tartışmalar başlamadan biter. Bu kolay yol, ama biz millet olarak zoru severiz.
SÖZLEŞMEYE BU KONUDA HÜKÜM/AÇIKLAMA KONULMAZSA NE OLUR?
Sözleşmeye, bedele KDV’nin dahil mi yoksa hariç mi olduğuna dair bir hüküm veya açıklama konulmadığı takdirde, taraflar arasında tartışma ve ihtilaf başlıyor. Arkasından, bitmek bilmeyen hukuki süreçler, takipler. Çünkü, taraflar kendi aralarında uzlaşamıyor.
BU KONUDA MALİYE NE DİYOR, MALİYE’NİN RESMİ GÖRÜŞÜ NE?
Maliye’nin bu konudaki görüşü ve uygulaması uzun yıllardan bu yana oldukça net ve kesin.
Maliye’ye göre, belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği haller dışında kalan teslim ve hizmetlerde KDV’nin bedele dahil olup olmadığı hususunda ihtilaf çıkması halinde;
- Öncelikle sözleşmeye bakılması,
- Sözleşmede bedele KDV’nin dahil olduğuna ilişkin bir hüküm varsa, teslim ve hizmet bedeli üzerinden ayrıca KDV hesaplanmaması ve KDV’nin iç yüzde yöntemiyle bedel içinden ayrılması,
- Sözleşmede KDV’nin bedele dahil olduğuna dair bir hüküm yoksa veya hariç olduğuna ilişkin bir ibare varsa, KDV’nin teslim ve hizmet bedeli üzerinden dış yüzde yöntemiyle ayrıca hesaplanması gerekiyor.
Maliye’nin bu konuda verdiği bazı özelgelerin özetleri aşağıda yer alıyor:
“Söz konusu Anahtar Teslimi İnşaat Yapım Sözleşmesinde, sözleşme konusu inşaat taahhüt işi için belirlenen bedele KDV nin dahil olduğuna dair bir belirleme yer almadığından, sözleşmede tespit edilen bedel üzerinden ayrıca KDV hesaplanması gerekmektedir.” (GİB. İstanbul VDB.nin 16.01.2018 tarihli ve 39044742-130-50181 sayılı özelgesi).
“Söz konusu Düzenleneme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde, sözleşme konusu inşaat taahhüt işi için belirlenen bedele KDV'nin dâhil olduğuna dair bir belirleme yer almadığından, sözleşmede tespit edilen bedel üzerinden ayrıca KDV hesaplanması gerekmektedir.” (GİB. İstanbul VDB.nin 17.05.2019 tarihli ve 39044742-130 E.420265 sayılı özelgesi).
“Teslim bedeli + KDV şeklinde düzenlenen ... Semt Polikliniği İnşaatına Ait Yapım İşi Sözleşmesinin 8.1. maddesinde gösterilen 1.271.186,44 TL’nin şirketinize yapılan hizmetin karşılığını oluşturan bedel sayılması ve KDV’nin bu bedel üzerinden ayrıca hesaplanması gerekmektedir.” (MB. GİB. Ankara VDB.nin 05.09.2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-2:2010-14020-03-682 sayılı Özelgesi)
PEKİ, BU KONUDA YARGININ BİR GÖRÜŞÜ VAR MI?
Taraflar arasındaki KDV konusu esas itibariyle alacak verecek meselesi olduğundan, bir ihtilaf olması halinde, konu vergi hukukundan çok borçlar hukukunu ilgilendiriyor. Yani, bu konuda açılacak davalara Danıştay değil, Yargıtay bakıyor.
Yargıtay’ın yerleşik hale gelen içtihadı ise; “KDV’nin sorumlusu alıcı ise de, satış sözleşmesinde ve satış bedelinin pazarlığı sırasında bu konu gündeme getirilmemiş ise KDV’nin satış bedeli içinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, yani tarafların sözleşme aşamasında, satış bedeline KDV’nin de dahil olup olmadığına dair bir kararlaştırmada bulunmamaları halinde satıcının KDV’yi satış bedelinden ayrıca gösterip alıcıdan isteyemeyeceği” doğrultusunda (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.10.2004 tarih ve E. 2004/19-456, K. 2004/531 sayılı Kararı).
SONUÇ OLARAK;
Sözleşmenin tarafları arasında ileride sorun yaşanmaması için, sözleşmeye, bedele KDV’nin dahil mi hariç mi olduğuna ilişkin açık bir hükmün konulması gerekiyor. Geldiğimiz noktada bu konu çok önemli. Aksi halde, istenmeyen olaylar yaşanıyor, ihtilaflar çıkıyor. Artık buna bir son verilmesi gerekiyor. Israrla bu hususun belirtilmesinden kaçınılıyorsa, fatura tutarı ve KDV’si, satıcı yönünden bir alacak niteliğinde olduğundan, ihtilaf halinde bunun Borçlar Hukuku kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerekiyor. Bu konuda da yargının görüşü açık ve alıcı lehine, yani KDV’nin bedele dahil olduğu yönünde.
Ben de, sözleşmeye, bedele KDV’nin dahil mi hariç mi olduğuna ilişkin olarak açık bir ifade konulması gerektiğini düşünüyor ve tavsiye ediyorum.