Genel seçimlere sayılı günler kaldı. Zaman su misali bakınız yıllar ne çabuk geçiyor.
Beş yıl önce vekil olacağım diyenler yeniden aday olacağım diye geziyor.
Sayılı gün değil mi yirmi yıldır AK Parti’de ve diğer partilerde vekil olanlar hala yeter diyor mu?
Bir sefer daha diyor. Seçileceksiniz bir beş yıl daha vekil olsanız ne olacak. Onunda bir sonu var.
Her canlının bir sonu olduğu gibi dünyada yaşayan kral, cumhurbaşkanı, bakan, vali, general, seçilmiş başkan, zengin, amale, çoban, çöpçü, ayırmayan bir ölüm var.
Siz ölümden hiç korkmuyor musunuz diyenlere bakmayın öyle.
Ölümün arkasında hesap günü var. Bu dünyada hesabınız görülmese de ahirette hesap görülecek.
Burada siz halkın hesabını görüyordunuz, cüzdanlarınızı doldurup yetimim hakkıyla geziyordunuz.
Orada adalet var, haklı hakkını alacak. Seçim dedim de.
Genel seçimlere aylar kalsa da adayım diyenleri görmeye başladık bile.
Gönül istiyor da genel merkez istiyor mu? Genel merkez istese de sıralamaya girecekler mi?
Sıralanmaya girince kazana bilecekler mi? Bunların hepsi bir kenara.
Siyasi partiler içerisinde vekillik yarışında kimler olacak henüz net olmasa da kıyıda köşede, sesleri geliyor.
Bende adayım diyenler duyuluyor. El altında sosyal medya hesaplarında genel başkanlı resimler geziyor.
Tüm siyasi partilerde aday adayları ufaktan çalışmaya başladılar. Şu an başkanlık seçimi için tahmin yapmak zor ama herkes kendi başkan adayının kazanacağı görüşünde.
Artık yavaş yavaş milletvekilliği adaylığı çalışmaları el altından değil, açıktan yapılmaya başlayacaktır.
Ama milletvekili olmak öyle kolay bir iş değil. Ayrıca tek başına niyet edip yola çıkmakla da olmuyor.
Aday gösterilmeniz için parti içi temaslar, örgüt ve halkla yakın ilişkiler ve parti genel merkezi düzeyinde görünür olmak gerekiyor.
Önce aday adaylığı süreci yaşanacak, bu süreci aşıp aday olabilmek için yoğun bir koşuşturma olacak.
Kesenin ağzı açık olacak, biraz harcama yapılıyor. Günümüzdeki partilerin yapısı göz önüne alındığında ise özellikle genel başkanın ve yakın yönetim kadrosunun gözüne girilmesi ön plana çıkıyor.
Bunun için ise tabir yerinde ise aday adaylarının kırk takla atması gerekiyor.
Bu yola çıktıysa kırk değil seksen takla atacaklar var.
Öyle milletvekili olmak çantada keklik değil. Her partinin yapısına göre farklı yollardan geçiliyor.
Bu süreçte yakın çevrenin önemi büyük, çalışanlar, gaz verenler pohpohlayanlar, ayağından aşağı çekmek isteyenler, kötüleyenler ve ayak oyunu yapanlar aday adaylarının kafasını karıştırmaya yetip artıyor.
Bir de bir yerden makam kapayım diye aday adayı olanlar var.
Bunlar her seçim döneminde ortaya çıkarlar genel merkezlere adaylık parsını yatırıp yemekte bizde tuzuz diye aday listesinde olanlar var.
Bunlar aday olup vekil olacaklarından değil. Eğer aday adayı olduğu parti iktidar olursa veya iktidarda ise çoğunluğu istediğini elde ediyor.
Siyasi partilerinin iktidarları döneminde masa kaptılar. Bugün onlarca adayım deyip de masa başında olanları yazmak istemiyorum.
Ne de olsa seçimde aday adayı olmuş ve partisi için çok çalışmıştır (!) bu kişiler deseniz de.
Liste dışında kaldıklarında meydanlarda göremediğiniz tek kişi yine bunlar.
Adaylık süresi işlerken ayak oyunları başını alıp gidiyor.
Hatta parti koridorunda kol kola gezdiği arkadaşı için kapalı kapılar ardında neler söylüyor, neler.
Bunları gördüğünüzde. Siyaset senin ne kadar çirkin yüzün varmış diyorsunuz.