Türkiye son yıllarda birçok değişim ve dönüşümü gerçekleştirdi. Devleti ve milleti “barıştıran” adımlar atıldı. Bunların adı bazen ‘af’ oldu, bazen ‘dayanışma!’
Bir yerde af sözcüğü geçiyorsa bilin ki orada bir mağduriyet de vardır. Bugün, bu sayfadan bir mağduriyetin çığlığına kulak vermek için sizlere misafiriz kıymetli okurlarım.
Birçoğunuzun bildiği üzere, Temmuz 2022’de yürürlüğe giren ve kamuoyuna “En kapsamlı öğrenci affı!” diye yansıyan 7417 Sayılı Kanun çalışması oldu. O kanun, 5 Temmuz 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunun amacı; öğrencilerin mağduriyetini gidermekti ama Meclis tatile girmeden önce (2 Temmuz’da) Genel Kurulda yasalaşan kanunun biraz aceleye getirildiği (sonradan) anlaşıldı. Çünkü bu ‘affa’ rağmen yüzlerce öğrenci hâlâ mağdur! Nasıl mı?
Türkiye’deki birçok üniversitede okuyan ve sayıları binlerle ifade edilen öğrenciler, 5 Temmuz 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “7417 Sayılı Kanun’un 83’üncü Maddesi” kapsamında, 5 Temmuz’dan önce okullarıyla ilişiklerinin kesilmemesi sebebiyle bu affın kapsamı dışında kalarak mağduriyet yaşadı.
2014’TE DÜZENLENEN KANUN NELERİ KAPSIYOR?
26 Kasım 2014’te hazırlanan kanunda şunlara yer verilmişti: “2 yıllık fakültelere 4 yılda bitirme, 4 yıllık fakültelere 7 yılda bitirme; diş hekimliği, eczacılık ve veterinerlik gibi 5 yıllık bölümlerde 8 yılda bitirme, 6 yıllık tıp fakültelerine ise 9 yılda bitirme hakkı tanınmıştı.” Tıp fakültesi dışındakilere ek sürenin yanı sıra artı haklar tanınırken, okumasının bir hayli zor olduğu tıp fakültelerine ise ek süre dışında artı haklar tanınmadı.
Oysa tıp fakültelerinin ders yoğunluğu ve ağırlığı, sınıf geçmeye dayalı sisteminin olması, (yani başarısız olduğu zaman tüm bir yılı kaybetmesi) göz önüne alındığında buradaki adaletsizliğin boyutu daha net ortaya çıkıyor.
Üniversitelerin diğer bölümlerde azami süre sonuna gelen öğrenciler için başarısız oldukları derslerden hem 2 ek sınava girme hakkı hem de üstten ders alma, alttan kalan dersleri ertesi yıl tekrar verme gibi bir haklar tanınıyor. Ancak tıp fakültelerinde sınıfı geçmeye dayalı eğitim sistemi olduğu için son sınıfa gelmek bile bir hayli zor. Tabii mağdur olanlar sadece tıp fakülteleri değil; diğer bölümlerde lisans ve lisansüstü eğitimi gören, yurt dışından gelip zor şartlarda okumaya çalışanlar da var.
2018 ve 2022’de çıkan aflar, bu konudaki rahatsızlığı ve adaletsizliği gösteriyor. Demek ki bu aflar eksik kaldı ve kalmaya devam ediyor. Özellikle 5 Temmuz 2022’de çıkan aftan sonra birçok bölümden atılan öğrenciler okullarına geri döndü; fakat o tarihte azami süresinin dolacağı ve bu sürenin sonucunda atılacağı belli olan tıp öğrencileri de vardı! Bu öğrencilerin okullarıyla ilişikleri hâlâ kesilmediği için söz konusu aftan onların yararlanması mümkün olmadı.
Türkiye’de milletçe birçok badire atlatıldı. Hain darbe girişiminden tutun da Covid-19 salgınına kadar birçok zorlukla karşı karşıya kaldık. Maddi sebepler, sağlık sorunları, okurken çalışmak zorunda olmak gibi birçok farklı sebeple bu azami süreyi aşan ve 5 Temmuz’dan önce okullarıyla ilişiği kesilmeyen veya bu süre öncesinde öğrencilik haklarını kaybetmesine rağmen idare tarafından kaydı silinmeyen öğrenciler o aftan yaralanamıyor.
Herhangi bir suça bulaşmış olanlar, eğitim öğretim kanuna aykırı iş ve işlem yapanları kastetmeden söylemek istiyorum… Af mağduru öğrenciler, yaşadıkları ortak sorun sebebiyle seslerini yetkililere duyurmak istiyor.
Af mağduru öğrenciler çözüm için YÖK’e, siyasi partilere, milletvekillerine, STK’lara ulaştı ancak bir sonuç alamadılar. Sosyal medyadan mağduriyetlerini haykırdılar ama yine sonuç alamadılar. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı’na seslerini duyurmak istiyorlar. Tek istekleri var, o da: “2457 Sayılı Yasa’nın, Yükseköğretim Kurumu (YÖK)’nun görevlerine ilişkin madde kapsamında yaşanan mağduriyete el atması, azami sürenin genişletilerek mağduriyetlerinin giderilmesi!”
Binlerce öğrencinin bu azami süreden etkilenerek okullarıyla olan ilişiklerinin kesilmesi söz konusu.
Türkiye ve dahi dünyada bir Covid-19 süreci yaşandı. Evlatların, anne ve babalarından kaçtığı günlerde, hepimiz canımızı sağlıkçılara, doktorlara, hekimlere emanet ettik; eczanelere koştuk. Bir seferberlik başlatarak yurt dışındaki doktorlarımızı ülkemize davet ettik. Doktor açığının daha fazla göz önüne serildiği bu günlerde, büyük heveslerle girdikleri tıp fakülteden, diğer bölümlerden mezun olabilmek ve hayallerine kavuşup ülkesine hizmet etmek isteyenler bizim evlatlarımız, kardeşlerimiz, bu ülkenin çocuklarıdır.
Öğrencilerin birçoğu, (belirsizlik sebebiyle) yıllarca verdikleri emeklerin hiç olacağı ve öğrenim haklarını kaybedeceklerinden dolayı endişeli! Pandemi izninde olup da 5 yıldan daha az cezası olanların tekrar cezaevlerine dönmeme kararı nasıl ki binlerce ailenin yüzünü güldürdüyse, eğitim hakları ellerinden alınanlar da en az onlar kadar gülmeyi hak ediyor.