Kıyamet kopmadan önceki Dünya’nın son günleri olarak değerlendirilen bu zaman diliminde rivayetlere göre bir takım belirtiler ortaya çıkacaktır. Bu belirtilere "Ahir Zaman Alametleri" veya "Kıyamet Alametleri" denilmektedir.
Tâbiînden Ebû Ümeyye eş-Şa’bânî (r.a.) diyor ki: (Ashâb-ı Kirâm’dan) Ebû Sâlebe el-Huşenî’ye (r.a.) sordum:
“Ey Ebu Sâlebe: ‘… Siz kendi nefsinize bakınız…’ meâlindeki (Mâide suresi, 105.) ayet-i kerîme hakkında ne dersiniz?” Dedi ki:
“Vallâhi sen, tam da bunu bilen kişiye sordun. Ben o ayeti Resûlullâh’a (s.a.v.) sormuştum. Şöyle buyurmuşlardı:
“Birbirinize iyilikleri ve hayır işleri tavsiye edin. Kötülüklerden ve zararlı şeylerden birbirinizi sakındırın. Ne zaman ki cimriliğin çoğaldığını (iyiliğin emredilmediğini), nefsin arzularına uyulduğunu, dünyanın (dine) tercih edildiğini, herkesin (kitaba, sünnete, icmâa bakmayıp, sahabe ve tabiine tabi olmayıp) kendi fikrini beğendiğini görürsen işte o zaman diğer insanları bırak, kendine bak. İleride sabredilecek günler gelecek. O zamanlarda sabretmek, elde ateş tutmak gibidir.
O günlerde salih ameller işleyene, aynı amelleri işleyen elli kişinin sevabı verilir.” Ashâb-ı Kiram:
“Yâ Resûlallâh! O zamanda yaşayan insanlardan mı (yoksa bizden mi) elli kişinin sevâbını alacaklar?” dediklerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Hayır, sizden elli kişinin ecir ve sevabını kazanacaklar.” buyurdular. (Sünen-i Ebu Dâvûd)