İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in son 2 haftadır grup toplantılarındaki konuşmaları dikkatinizi çekti mi? Bu konuşmalarda Meral Hanım, İsrail adlı terör örgütünün Gazze’de yürüttüğü soykırımı güya eleştirirken, çok ince bir ‘tenzih’ operasyonu yapıyor.
Meral Hanım, önce Hamas’ı terör örgütü bağlamına oturtuyor. Sonra da örtülü şekilde İsrail’in güya kendini savunma hakkını kullandığı gibi bir hava oluşturuyor. Mızrağın çuvala sığmayan kısımlarını da ‘Netanyahu terörüne’ bağlıyor.
Ne kadar kurnazca değil mi? Meral Hanım’ın sözlerinden şu özet anlamı çıkarıyoruz: “İsrail kendi meşru savunma hakkını kullanıyor; fakat Netanyahu denilen faşist politikacı, kantarın topuzunu kaçırıyor.”
Meral Hanım, yanılmıyorsam biraz ‘tarihçiliğiniz’ vardı. Biz tarihçi değiliz; lakin ortalama bir lise öğrencisinin dahi bilmesi gereken özet tarih bilgilerinden de mahrum kalmadık.
Bir kere, İsrail adlı terör örgütünün, Filistinli Müslümanlara karşı yürüttüğü soykırım, 7 Ekim 2023’teki Hamas operasyonlarından sonra mı başladı?
SİYONİST İDEOLOJİYİ PERDELEMEYİN
Meral Hanım, 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan Siyonist hareketleri, Basel Kongresini filan da mı duymadınız?
Theodor Herzl ismi size bir şey hatırlatmıyor mu?
Hani bir ara ‘İstibdat, müsavat’ filan gibi laflar geveleyip, lafı ‘Kızıl Sultan’ suçlamasına doğru kaydırıyordunuz ya… Hah, işte o adını anmadan işaretlediğiniz Cennetmekân Abdülhamit Han’dan Filistin’i isteme küstahlığına kadar cesaret eden Theodor Herzl adlı Siyonits Yahudi’den bahsediyoruz.
1948’de kurulduğundan beri İsrail terör örgütünün, Filistin topraklarında adım adım işgal gerçekleştirdiğini ve bugün sıranın Gazze’nin işgaline geldiğini görmüyor musunuz?
Madem tarihçisiniz Meral Hanım; ‘Arz-ı Mevut’ diye bir kavramı da işitmiş olmalısınız. Hani hikâyesi şöyle 3 bin yıl kadar gerilere götürülür.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 21 ilini de Yahudilerin doğal vatanı ütopyasının içinde gösteren Arz-ı Mevut’u mutlaka iyi biliyorsunuzdur. Peki, Arz-ı Mevut hayali, Netanyahu tarafından mı ortaya konuldu?
Netanyahu’nun son günlerde dilinden düşürmediği; Yeşaya Kehaneti, Tamah Kehanetleri ve Samuel Kitabı Emirleri gibi dehşetengiz laflar da mı kendisi tarafından üretildi?
Meral Hanım, aklınız sıra bütün yaşanan pislikleri, zulümleri, katliamı, soykırımı, ahlâksızlığı, çocuk cinayetlerini, kadın cinayetlerini, dünyanın gözü önünde 2,3 milyonluk bir sivil kitleyi her gün ağır bombardıman altında tutan Siyonist ideolojinin tüm günahlarını perdeleyip, bütün suçu Netanyahu üzerine itelemekle, hangi hesabı yapıyorsunuz?
İsrail terör örgütünün yürüttüğü soykırıma arka çıkmak için, ellerinde tuzluklarla koşa koşa Tel Aviv’e giderek, Netanyahu denilen insan müsveddesinin bir yerlerini yalama yarışına giren çapsız ve düşkün Batılı liderciklere ne dersiniz Meral Hanım? Onların da günah keçisi Netanyahu adlı terörist mi sizce?
Bu vicdansız Batılıların, Yahudilere olan diyet borçlarını Müslümanlara fatura etmek için kırk takla attıklarını da göremeyecek kadar kör müsünüz, Meral Hanım? Yoksa o şahıslarla ve temsil ettikleri mahfillerle birleştiğiniz ve bizlerin meçhulü olan noktalar mı var?
PENSİLVANYA HAİNİ DE AYNI YERDE
Ha, bir de Pensilvanya’daki hain var…
Bugüne kadar, İsrail adlı terör örgütünün yürüttüğü vahşete, katliama, soykırıma karşı en küçük bir eleştirisini duydunuz mu?
Duyamazsınız… Çünkü onlarla aynı çanaktan yalıyor. Mavi Marmara adlı sivil gemimiz Gazze’ye insani yardım gönderirken İsrail terör örgütünün militanları tarafından basılıp bir düzine silahsız vatandaşımız katledildiğinde de tıynetini göstermişti o Sümüklü Kardinal.
Hani ne demişti, o zamanki kendi paçavra gazetesinde?
“Mavi Marmara, İsrail devletinden izin alarak gitmeliydi...”
O zamanlar bu papazın sözlerine pek bir anlam verememiş olsak da, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz facialarından sonra mevzuyu tam olarak kavradık.
O Sümüklü Kardinal de Siyonist-Evangelistlerin, ‘din adamı’ kisvesi altında içimize sızdırdığı bir vatan hainiydi karşımızdaki zat…
Yazık ki, şahsım da dâhil, bütün Türk Milleti, bu namussuzu ‘suret-i Hak bir adam’ sanma yanılgısına düşmüştük.
Yanlıştan dönmek de erdemdir ve hamdolsun gözümüzü açtık.
Lakin, 17/25 Aralık 2013 öncesinde ‘cemaat’ sandığımız yapıyı ‘F Tipi’ diyerek kötüleyenler, 17/25 ve 15 Temmuz’la birlikte her şey aşikar olduktan sonra, o ihanet şebekesiyle aynı safta hizalandılar. Bu ayıp da onlara kıyamete kadar yeter.
Her şeye rağmen biliyoruz ki; Allah’tan başka galip yoktur.