Aktau’da Uluslararası Tiyatro Festivali (1)

Eflatun Neimetzade

Uçağımız çevresi bozkırın sonsuz çölleriyle çevrilmiş, Hazar kıyısında yerleşen Mangustay Vilayeti başkenti Aktau havaalanına indiğinde geceydi. Bizleri Kazakistan sanatçıları “Şubat’la, deve sütüyle,  büyük coşkuyla karşıladılar. İstanbul’dan KKTC Tiyatro müdürü İbrahim Halil ve T. C. Turizm ve Kültür Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdür Yardımcısı Erdal Küçükkömürcü’yle birlikte geldik. Aynı saatte İran Cumhuriyeti Tebriz kentinden gelmiş Tiyatro grubu aktörleri, soydaşlarımızla tanış olduk. Görüş heyecanlı geçti. Otellere yerleştik.

BOZKIR ÇÖLLERİNDE YÜKSELEN ÇAĞDAŞ ŞEHİR

Ertesi sabah Mangustay Bölgesi Müzikli Dramatik Tiyatrosuna götürüldük ve orada sıcak karşılama oldu. TÜRKSOY, Hazar Denizi çevre ülkeleri tiyatro ve sanat adamlarını Aktau’da buluşturdu. I. Uluslar arası Hazar Denizi çevre ülkeleri Devlet Tiyatroları Festivali vesilesiyle büyük sanat ustaları Aktau Devlet Tiyatrosunun şeref salonunda toplandık.  Amaç, Türkçe konuşan ve çevre ülkelerin sanat adamlarını masa etrafına toplamak, fikir alış-verişinde bulunmak, bu ülkelerin Tiyatro oyunlarını yerli seyircilere sunmaktı. Kahvaltı masanın başında sıcak tanışmalar başladı. Festival,  Kazakistan’ın büyük sahne ustası, tiyatro oyunlarında ve sinemada ün kazanmış hakiki aktör, Devlet Sanatçısı, Prof. Asanalı Aşimov’un 80. Yılı anısına yapılıyordu. Yeni sanat ustalarıyla tanışlık, sanat konularını tartışmak, Türk Tiyatrolarının oyunlarını izlemek imkanı sağladı.  Yıllardır komşu ülkelerin Tiyatroları turnelere gidemiyor, mali sıkıntılar, siyasi gözlem böyle buluşlara engel oluyordu. Fakat TÜRKSOY Genel Sekreteri, Prof: Düzen Kaseinov, cesaret, hüner, başarı sembolüydü ve sınırları delip aştı, yılların özlemini gidermek için tiyatro yollarını açmış oldu.

Ben de duygulu anlar yaşadım. 1971 yılında Moskova Sanat Üniversitesi rejisörlük bölümünden tanıdığım arkadaşımı buldum. Astrahan Devlet Tiyatrosu Başrejisörü Stanislav Tayuşevle yeniden buluştuk, anılarımızı anlatarak gidermeye çalıştık. Bozkırın cesur ve kıymetli sanat adamı Asanali Aşimov’un ferdi serisiyle tanıştık. Sanat fedaisinin sahne ve sinemada yaratmış olduğu roller ecazkarlığıyla kalbimizi okşadı. Festivalin bu büyük usta sahne adamına ithafını yürekten sevdim. Kendisiyle konuşmaktan zevk aldım. Akşam Mangustay Vilayeti Akimi (Valisi) Festival iştirakçilerini resmi konuk evine davet etti. Ev sahibi olarak küçük nutuk söyledi: “Tüm sanat adamlarını kutluyorum, Aktau’ya hoş geldiniz, 600 bin nüfuslu kentin insanları adına sizleri kutluyorum. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Cumhurbaşkanımız Sayın Nursultan Nazarbayev, bölgemizin gelişmesi yolunda önemli kararlar aldı. 20 bin nüfuslu Vilayetimize büyük akın başladı.. Mangustay’a “Sema Altında Müze” adını vermişler. Ayrıca petrol ve gaz yataklarımız dünya iş adamlarını buraya çekmiştir.  Şimdi TÜRKSOY ile Valiliğimiz birlikte tarihi Festivali gerçekleştiriyoruz. Kadim Mongustay topraklarımda gerçekleşen bu tarihi Festival komşu halklar arasında manevi-kültür bağlarımızın pekişmesine vesile olacak, ileride ananevi hal alacağına şüphem yok. Festivalin başka özelliği şu ki, Kazakistan’ın “Enbek Eri”, dünya ünlü tiyatro ve film aktörü, önümüzde oturan, prifesör Asanali Aşimov’un 80. yılı anısına yapılıyor.  Bu gün iki tarihi olay yaşıyoruz; sanat Bayramına hoş geldiniz…”dedi, masalar etrafında oturan her sanatçıya  ayrı-ayrı yaklaşarak görüştü. Çok zarif, doğal, uygar ve deneyimli lider izlenimi bıraktı sanatçılara, Akim, Sayın Toljanov E. Akşam ziyafetinde Kaseinov da sanatçılara tek-tek kutladı, başarılar diledi.

TÜRKSOY TARİHİ GÖREVİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ

Festivalin ilk temsili 25 Ağustos, saat 11.00-da izledik. Dağıstan (RF) Nogay Devlet Dramatik Tiyatrosu “Ay Işığının Gece Batışı” idi. Yazar M. Karim, rejisörü A. Kakişeva. Nogay Tiyatrosu, çok zayıf bir oyunla geldiğini her kes anladı. Kesin reji kurgusu yoktu, karanlık bişr ortamda aktörler sağa-sola kıvrılıyor, sözler söylüyor… Aamatör tiyatrolar bu temsili daha dinamik, daha ifadeli oynayacaklardı. Burada aktörleri suçlamak yanlış olur; rejisör çalışması kesin yok gibi. Yani Tiyatroda rejisör yoktur denildi… Peki, neden böyle bir “amatör çalışma” Festival repertuarına girmiştir? Önerim şudur; Festivalde iştirak edecek Tiyatro temsillerinin önceden  CD-i alınacaktır ve kabul edilecektir… Zavallı aktörlerin üzerindeki giyimler de farklıydı. Bana göre tam bir fiyasko...

Aynı sözleri “Bataklık” (Efsane, “Lavina”) temsilİ için de söyleye biliriz. (Yazar T. Jölenoğlu”, rejisör A. Kaşiyeva). Oyun için mekan düşünülmüş olsa bile, rejisör, ressamın yarattığı mekana ciddi kurgulanmadığına şahit olduk. Ressam oyun için olumlu  mekan ve yorum düşünmüş olsa da rejisör, ressamın dekorunu formalite kurgu gibi kabul etmiş ve aktörlerin dikkatini kurgu etrafına toplamıştır. Buna göre olumlu, yadda kalan aktör çalışmasını göremedik. Seyircilerin dikkati sadece dekor parçalarının yer değişmesine yönelik oldu. Aktörler sanki kilitlenmişler ve ressamın zincirinde esir olmuşlar imacını yaratıyor akıllarda. Daha sonra garip tezatlara şahit olduk: Aniden  “Nazi” giyimlerde aktörler dolaşıyorlar ve  rejisörün ne demek istediği anlaşılamıyor?! İlk tablodaki giyimlerde de benzerlik, tek beyaz renkte, aynı kostümlerin olduğunu anlayamadık. Rejisörün aktarışta olduğu anlaşılır; yeni bir düşünce, fikir üzerine çalışmalar yapsa bile, temsilin akışı yeknesaktır,  akıcı, yeni fikir ifade edemiyor ve akıllarda soru işaretleri uyandırıyor. Başka bir oyunda rejisör belki farklı yorum üzerine başarılı ola bilir. Ama gördüğümüz temsilde “eklektik”,  uyuşmamazlık ve dağınıklık göze çarpıyor.

FESTİVALİN İLK BAŞARILI OYUNU

Seyirciler sırtları salona, sağ ve sol kulislerdeki sandalyelerde oturup meydandaki oyunu izlemeye daldılar. Azerbaycan Devlet “YUG” Tiyatrosunun yeni oyunu “Medeya. Sekvensiya 01” (yazar Vladimir Klimenko, rejisör Mikayıl Mikayılov) oyunu tüm seyircilerin dikkatini iki beyan aktörün içtenlikle oyununa odaklandı. Ben bu tiyatronun oyunlarını Bakü’de izlemişimdir. Devlet Sanatçısı, üstün yetenekli rejisör-aktör Vagif İbrahimov’un özel laboratuarı ileride “YUĞ adıyla Devlet Tiyatrosu statüsünü aldı. Eski Azerbaycan geleneklerine dayalı, fakat çağdaş ruhuyla aktörler rollerini ifa etmekte ustalar, diye bilirim. Bu oyunda genç rejisör Mikayılov başarılı ve takdire layıktır. Plastik ve beden dili vasıtasıyla iki beyan  rollerini iyi şekilde ifa ettiler. Aynı mekanda, küçük detaylarla seyirci dikkati Medeya’nın iç yaşamlarına odaklanmıştı. Elinde kanlı bıçak olayın vahametini yaşarken her ikisinin yüksek aktörlük başarıları alkışlarla karşılandı…

Devamı var…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.