"Dilde, fikirde, işte birlik!" çağrısının belki de en temel meselelerinden biri hukuktur.
Zira Türk dünyasının kalbinin bir ve beraber atmasının zahirdeki tecessümü; milli haklar, egemenlik hakları, insan hak ve hürriyetleri bağlamında sağlanacak müşterek zemindir.
Türk dünyasında muhtelif hukukî meseleler mevcut.
Yaşanan insan hakları ihlalleri, uluslararası hukuktan doğan ve devletler eliyle çiğnenen milli haklar ve egemenlik hakları, uluslararası sözleşmelerden doğan ancak emperyalizmin "tabir-i caizse" gaspına uğramış bir dizi hukukî güvenceler bugün hakkıyla mücadele edilmesi gereken başlıca vazifelerimizdir.
Misaller:
-Yunanistan AİHM kararlarını bile tanımıyor ve Batı Trakya Türkleri'nin 1913 Atina Antlaşması ile devamında Lozan'da garantiye alınan hukukî haklarını yerle yeksan ediyor.
"Türk" lafzına kota koyuyor, soydaşlarımızın müftülerini seçme hakkını elinden alıyor, milli kimliği inkâr ve asimile etme gayretini sürdürüyor.
Bu hakların garantörü ve o günkü adıyla Milletler Cemiyeti olan Birleşmiş Milletler mesuliyetinin icabını yerine getirmiyor.
-Çin Komünist Partisi iktidarı; Doğu Türkistan'da Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ile İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında onlarca hakkı dünyanın gözü önünde hoyratça ihlal etmekle kalmayıp en büyük insanlık suçu olam "soykırım"a doğru adım adım ilerliyor.
Irak Anayasası'na muhalif bir fiili durum yaratılmak suretiyle Kerkük ve Irak'ın Türkmen nüfusun başını çektiği diğer şehirler son güncel gelişmelerle yeniden tehdit altında.
Avrupa Türklüğü, Kırım Türklüğü, Güney Azerbaycan ve geniş coğrafyalara yayılmış Türk ve akrapa topluluklar aynı şekilde pek çok sorunla karşı karşıya.
Bununla birlikte ülkemizde Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu çerçevesinde soydaşlarımıza tanınan "Türk soyluluk" statüsü uygulanmıyor.
Vatandaşlık Kanunu ve ilgili mevzuattan kaynaklı boşluklar sebebiyle Türk dünyasından ülkemize yerleşen ailelerin çocukları içinde büyük bir nüfus; pasaportsuz, kimliksiz ve hiçbir ülkenin vatandaşı olmadan hayatını sürdürüyor.
Bu minvalde hem ülkemizde hem Türk dünyasında sayfalara sığmayacak ve ihmali vebal olan ana meselelerimiz çözüm bekliyor.
Ancak bunlar siyasi iradenin ötesinde hukukçuların çalışacağı ve çözüm geliştireceği meseleler.
Bu hususlarda Uluslararası hukuk merciilerini kuvvetli ve yoğun bir tazyikle hareketlendirecek olan Türk dünyasının namuslu, erdemli, milliyetçi hukukçuları olacak.
Yarın(Pazar günü) Ankara 2 No'lu Baro'da seçim yapılacak. Adaylarımızın daveti üzerine görüşmelerimiz ve istişarelerimiz oldu.
Yeni baronun sadece meslekî sorunlarla değil bir hukuk aktivizmi mantığı ile bütün bu meselelerde aktif ve vizyoner olabilmesinin lüzumu üzerine mutabık kaldık.
Hakkını teslim etmek cihetiyle; bu sürecin en heyecan verici projesi ise adaylardan Av. Mustafa Semiz'in deklare ettiği "Türk Dünyası Barolar Birliği" tahayyülüdür.
Tüm bu meselelerin ülkemizde ve dünyada çözülmesine katkı sağlayacak ve Türk dünyası için "hukukta birlik" neticesini hasıl edebilecek bu proje, seçimin iç gündemlerinin ötesinde algılanmalı ve önemsenmelidir.
Türk Dünyası Barolar Birliği, dünyanın dört bir tarafında soydaşlarımızın hukukî güvenliğini sağlayacak, haklarını müdafaa edecek, emperyalizmin vahşetine ve kapitalizmin sömürü düzenine karşı bir umut meşalesi olacaktır.
Hayata geçtiği takdirde, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm uluslararası örgütler, kuruluşlar ve yargı merciileri nezdinde kaçınılmaz en güçlü muhataplardan olacaktır.
Bu açıdan Av. Mustafa Semiz'in deklare ettiği Türk Dünyası Barolar Birliği hedefi, artık seçimin neticesinden bağımsız olarak Ankara 2 No'lu Baro'nun vazifesi hüviyetindedir.
Tüm taraflar ve adaylar nezdinde dikkate alınmalı, sahiplenilmeli ve katkı sağlanmalıdır. Bu proje, yarışın ve seçim rekabetinin ötesinde bir perspektifle ele alındığında ve kazanan kim olursa olsun hayata geçirilme azminde olunduğu takdirde Türk Dünyası için yeni bir sayfa açılacağını söylemek mübalağa olmayacaktır.
Ankara 2 No'lu Baro'nun yarın yapılacak olan seçimi ve Türk Dünyası Barolar Birliği hayırlı olsun.