Sel felaketlerinin ardından Ankara’ya farklı açılardan baktığım yazının son bölümünde bazı örnekleri hatırlatmak istiyorum.
Ankara Kulübü Derneği Genel Başkanı Dr. Metin Özaslan’ın yazısından yaptığı alıntıları yine onun kaleminden bir ‘sonuç’a bağlamak gerekirse: “Bugün Ankara, altından akan sayısız dereye rağmen susuz, yeşilsiz ve sevimsiz bir şehre dönüşmüştür… Suyunu kaybeden Ankara’nın dere yatakları üzerinde beton ve demir yığınları yükselmektedir… Yaz aylarında kavrulan şehrin içi, yöneticilerine olduğu kadar sessiz sedasız yönetilme vebalini taşıyan hemşerilerine de cehennem sıcaklarını hatırlatmaktadır…”
ACI ÖRNEKLER VAR
Sel baskınlarını hafife almanın nelere mal olduğunu son örneklerle en acı biçimde gördük.
Tarihte o kadar çok sel felaketi verisi var ki bunlar unutulmamalı.
Daha dün gibi; Isparta Senirkent, Dinar, İzmir ve Antalya’da 1995 yılı içinde yaşanan sel felaketleri çok sayıda insanın canına mal olmuştu.
Aynı yılın Kasım ayında ise İzmir, tarihinin en büyük sel felaketlerinden birini daha yaşamıştı. Bilanço ağırdı: 55 ölü...
1999 yılı Aralık ayı ortalarında Venezuella’da meydana gelen sel baskınları ise yüzyılın en büyük doğal felaketlerinden biriydi. Yoğun yağmurun bilançosu savaştan da beterdi: 25 bin ölü.
Aynı yıl Avrupa’daki yağışların 200 can alması bu facia karşısında rakamsal bir öneme sahip olmayabilir ama en gelişmiş ülkelerin bile doğa olayları karşısındaki çaresizliğini göstermesi bakımından önemli.
ANKARA’YA DÖNELİM
Yeniden Ankara’ya dönelim ve Cumhuriyetimizin 100. Yılı’nda acılar değil sevinçler yaşayalım.
Bunun için Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok! Bir Ankara markası olan EKO İKLİM Zirvesi’nde dile getirilenler ve sonuç bildirisinde vurgulanan konuları önemsemek yeter!
Afet bölgesi ilan edilen alanlarda; imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılması amacıyla Afet Yeniden İmar Fonu kurulacak olması felaket anlarında işleri kolaylaştırabilir ama bilim insanlarının dile getirdiği hususlar, can kaybı ve hasarı en aza indirmeye yöneliktir.
Bu vesile ile Ankara Kent Konseyi’nin dönem başkanı olduğu Türkiye Kent Konseyleri Birliği’nin ‘Deprem için Farkındalık’ programına ev sahipliği yapması; “Dayanışma Depremden Güçlüdür” temasıyla kentsel, toplumsal, sosyolojik ve psikolojik yönleri olan bir zirveye imza atması her türlü takdiri hak ediyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile AKK ve TKKB Başkanı Halil İbrahim Yılmaz ile ekibini kutluyorum. Bu çalışmaların olumlu yansımaları görülecektir.
Ve üç gündür süren yazı dizimizi “Dayanışma Depremden Güçlüdür” temalı zirveden iki önemli tespitle bitirelim…
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş: İbret almayan ibretlik oluyor…
Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz: Tedbir almak korkaklık değildir…
Afetlerin can almadığı bir başkent, Türkiye ve dünya dileğiyle…
(BİTTİ)