Ankara bir açık hava sinemasıydı…

Ankara’nın her köşesine yayılmış açık hava sinemaları bir zamanların en büyük eğlencesiydi. O günlerden aklımda kalan filmlerin başında “Killing İstanbul’da” gelir. Karanlıkta korkmak herkese iyi geliyordu!

DEĞERLENDİRME: DURSUN ERKILIÇ

Ankara’da belediyelerin düzenlediği ‘Açık Hava Sinema Günleri’, dünün vazgeçilmezi o dönemin açık hava sinemalarına götürdü beni…

Anlatayım…

Sinema, en büyük eğlencemizdi ama Başkent Ankara’ya taşındığımız (1964) yıllarda tanıştığım açık hava sinemalarının tadı bir başkaydı…

GECEYİ RENKLENDİREN SİNEMALAR

Telefon büyük lükstü. Elektrik, yol, su bulunmayan; mahalle bile olmayan ve kısa süre içinde köyden kente doluşanlarla mahalle hüviyeti kazanan Keçiören’in Ufuktepe’sinde açık hava sineması yoktu ama komşu mahallelerde, örneğin, Atatürk Sanatoryumu’nun alt girişine 200-300 metre ötede, Kuşcağız Mahallesinde bir açık hava sineması açılmıştı ve gecenin karanlığını aydınlatan renkli ışıkları görene ‘gel’ derken, sinema hoparlöründen yükselen nağmeler de tam bir müzik ziyafeti sunuyordu çevreye. Film başlayınca, filmi izleyemeyenler ‘radyo tiyatrosu’ gibi dinleyebiliyordu sesleri. Gücü/kuvveti, cesareti yerinde olanlar ise civardaki yüksek ağaçların dallarına çıkarak, sinemanın locasındaymış gibi yaprak aralarından izleyebiliyordu filmleri. En imrenilenler de sinema perdesini gören balkonlu evlerde oturanlardı. O balkonlardan insan ve çaylı, pastalı, börekli ziyafetler eksik olmazdı film boyunca.

SİNEMA, AYRILMAZ BİR PARÇAMIZDI

Keçiören’de, üçüncü sınıfa kadar okuduğum Çizmeci İlkokulunun hemen yanındaki açık hava sineması, ‘sürü’ halinde dolaşan mahalle veletlerinin gözde adresiydi.

Sonra…

Cavit abi ile eşi Fatma abla komşumuz oldu. Cavit abi, vatandaşın ‘bıyık’ dediği ‘Buick’ arabası ile taksicilik yapıyordu. Ailece iyi dost olmuştuk. Ayda birkaç kez uzak mahallelerdeki açık hava sinemalarına gitmeye başladık. Özellikle de Keçiören Tepebaşı Sinemasına. Ardından Aydınlıkevler, Yenimahalle gibi daha da uzak yerlerdeki açık hava sinemalarına gitmeye başladık.

O günlerden aklımda kalan filmlerin başında “Killing İstanbul’da” gelir…

Pek çok öyküye, romana hatta sinema filmine konu olan açık hava sinemaları bugün nostaljik hal alsa da bir döneme damgasını vurmuş ailece gidilen eğlence mekanlarıydı…

ATLAS SİNEMASININ AÇIK HAVASI

Ankara’nın sinema serencamını araştırınca ilginç bilgilere ulaştım ama dönemin meşhur açık hava sinemalarının önde gelenlerini şöyle sıralayabilirim: Yıldız, Gülveren, Lale, Altındağ, Doğanbahçe, Buluş…

Bunlara eklemem gereken bir sinema da ‘Atlas’ olur. İşletmeciliğini Yıldırım Beyazıt Gece Lisesi’nden sınıf arkadaşım (birlikte senaryo çalışmaları yaptığımız) Kemal Aydın ve ailesinin işlettiği sinema, Dışkapı’da bulunuyordu. Binanın birinci katında sinemanın ‘balkon’ kısmı yer alırken, ikinci kat evleriydi. Teras ise bir zamanlar açık hava sineması olarak kullanılan bölümü oluşturuyordu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ankara Haberleri