Arslan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ülkede ardı ardına yaşanan trajediler karşısında derin bir üzüntü duyduğunu belirterek, "Hangi birine üzüleceğiz? Gülistan Doku'ya mı, Narin kızımıza mı, Şeyda Yılmaz'a mı derken; Ayşenur Halil ile İkbal Uzuner kızlarımıza mı?" ifadelerini kullandı.
"BİR EVLAT KOLAY MI YETİŞİYOR?"
Arslan, her birinin gençliğinin baharında hayata veda eden bu kadınların, birer psikopat tarafından canice katledildiğini vurguladı. "O annelerin yürekleri dağlayan feryatlarını hangi birimiz unutabiliriz?" diye soran Arslan, Türkiye'de milyonlarca kadının taciz, tehdit ve şantajla karşı karşıya kaldığını, çoğunun ise bu durumu sessizce yaşadığını belirtti.
"MUHALEFET OLARAK ÖNERGELER VERDİK, KARŞILIK BULMADI"
Yüksel Arslan, muhalefet olarak meclise kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla çeşitli önergeler sunduklarını, ancak bu önergelerin gündeme alınmadığını ifade etti. Kadınların yaşadığı bu acıların sadece işlenmiş suçlarla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda potansiyel tehditlere karşı da yeterli önlemlerin alınmadığını vurguladı.
"SOSYAL ÇÜRÜMEYE DUR DEMENİN VAKTİ GELDİ!"
Arslan, ülkemizdeki sosyal çürümeye dikkat çekerek, "İktidarın bu konuya acilen eğilmesi zarureti doğmuştur. Türkiye'deki sosyal çürümeye dur demenin vakti geldi de geçiyor!" ifadelerini kullanarak, hükümetin kadına yönelik şiddeti engellemek adına daha ciddi adımlar atması gerektiğini belirtti.
Bu açıklamasıyla Yüksel Arslan, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve toplumsal çürümenin durdurulması için daha etkili tedbirlerin alınması çağrısında bulundu.