Türkiye’nin ve siyasetin başkenti Ankara’nın sorunlarını konuşacağımız Ankara’da Ankara Siyaseti’nin ilk bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı analadolugazete.com.tr’nin sorularını cevapladı.
- Başkent üzerinde değerlendirmeler yapılırken hep Ankaralılık bilinci tam oluşmadı, Ankaralılık yok gibisinden sözler söyleniyor. Öncelikle siz buna katılıyor musunuz? Katılıyorsanız il başkanlığı olarak bu bilincin oluşması için neler yapıyorsunuz ya da yapmayı düşünüyorsunuz?
Kısmen evet. Şimdi şöyle tabii bu sadece parti olarak altından kalkabileceğimiz bir şey değil, biz ancak bu konuda politika önerileri gündeme getirebiliriz. Şimdi burası bir metropol, dolayısıyla Türkiye’nin her yerinden insan var özellikle iç Anadolu’dan bu bölgede işte Çorum, Yozgat, Kırşehir, Çankırı, Sivas bu bölgelerden çok sayıda insan var, ama ağırlık İç Anadolu çevresindeki kentler buradaki çoğunluğu oluşturuyor. Sadece Ankara için değil Türkiye’nin birçok yerinde tam anlamıyla kentlileşmiş bir toplum değil. Bunun çok çeşitli sebepleri var. Ekonomik sebepleri var, sosyolojik sebepleri var.
“TEMEL MESELE; ADAYIN, SİYASETÇİNİN ANKARA’YI NE KADAR BİLDİĞİ”
Bir kente aidiyet meselesi önemli, bizim yerel veya genel seçimlerde adaylık söz konusu olduğunda hep işte ‘Ankaralı aday olsun’ diye söylenilir ama oradaki temel mesele; adayın, siyasetçinin Ankara’yı ne kadar bildiği ne kadar Ankara’yla hemhal olduğu meselesidir.
Zaman zaman şöyle şikayetler alıyoruz: ‘Milletvekilleri seçiliyor, Ankara doğumlu olmayan bir vekilin Ankara’dan çok kendi iliyle ilgilendiğine ilişkin’ şikayetler alıyoruz. Bu kentlilik bilincinin, bu düzeylerde bile aslında ne kadar zayıf olduğunu gösteren bir şey. Bu bir kent için üzücü.
Burası Cumhuriyet’in Başkenti, burası Ankara. Bu devletin temelini oluşturan Cumhuriyet burada kuruldu bu bilinçle Ankara’da toplumun Ankaralılık bilincini geliştirecek çalışmaların önce belediye tarafından yapılması lazım. Ondan sonra da merkezi hükümetin bu konuya ilişkin politikalar geliştirmesi lazım. Bunu engelleyen önemli unsurlardan bir tanesi kentteki yaşam koşulları ve sosyal imkanlar, ekonomik imkanlar. Bir kentte yaşamak için o kentte çalışmanız, o kentte doymanız, sosyal ihtiyaçlarınızı, ekonomik ihtiyaçlarınızı o yerde giderebiliyor olmanız lazım. Eğer kent sizin için bunları karşılamaktan uzaksa insanlar başka arayışlara gidiyorlar. Bu da bir kentlilik bilincinin oluşmasında önemli bir engel.
“ANKARA’YI ANKARALILARA ÖĞRETMİYORUZ”
Bir başka şey; Ankara’yı Ankaralılara öğretmiyoruz. Misal geçen gün bir arkadaşımızın misafirleri gelmiş “Ankara’da nereyi gezdireceğim ben Atakule ve Anıtkabir’den başka bir yer bilmiyorum.” diyor. Halbuki o kadar çok Ankara’nın gezilecek yeri var ki hem şehrin merkezinde hem de çevre ilçelerde var. Dolayısıyla önce bir kere kenti ta ilkokuldan başlayarak kenti çocuklarımıza öğretmemiz lazım.
“HİÇ KIZILAY’I GÖRMEMİŞ ÇOCUKLARI KIZILAY’A GETİRİRDİK”
Ben ilçe yöneticisiydim 2005’ten sonraki dönemde 2011’e kadar, biz Mamak’tan Altındağ’dan o güne kadar hiç Kızılay’ı görmemiş çocukları Kızılay’a getirirdik. Hamburger yerlerdi. O zaman sinemalar çoktu sinemalara götürürdük. Şimdi yaşadığı kentin bu kadar dışında ve farkında olmayan bir kitleden kentlilik bilinci beklemeniz çok zor. Bu kentlilik bilinci bakımından işte bunu da besleyecek önemli unsurlardan biri yerel basın birinin de eğitim olduğunu düşünüyorum.
Bu anlamda ben yerel basını bu anlamda çok ciddi önemsiyorum. İnsanların kentle ilgili bilgilenmesi, kentte neler olup bitiyor kentte ne tür sorunlar var bunlarla ilgili düşünce geliştirmesi için önce bunlardan haberdar olması lazım. Dolayısıyla kente ilişkin bilgi sahibi olması lazım ama siz de izliyorsunuz ki ulusal basın bırakın her kentle ilgili özel şeyleri ağırlıklı olarak İstanbul merkezli ancak çok önemli durumlarda bir kentin yerel sorunlarıyla ilgileniyorlar.
Çocukların mahallelerindeki sosyal imkanlar ne kadar gelişkin olursa oraya aidiyet kurmakta mekân önemli bir şeydir. Bu imkanları geliştirmeniz lazım. Şimdi eğer nefes almak için birazcık dinlenmek için Ankara’nın dışına çıkmak zorunda kalıyorsanız bu kentle ilgili aidiyet duygusunu zayıflatan bir şeydir. Bu kentte yaşayan bu kentte yaşamaktan mutlu olmalı bunun içinde yerel yönetimlerin bu kentin yaşayan insanların kendisine dokunan, yaşamına dokunan hizmetler yapması lazım.
- Ankara için söylenen “Ankara gri şehirdir.”, “Ankara memur kentidir.”, “Ankara’da yaşam yoktur.” gibi söylemler var. Siz bu söylemlere katılıyor musunuz?
Ankara gri şehir haline geldi. Son 25 yılda yani Mansur Başkan’dan önceki dönem için söylüyorum gerçekten Ankara gri bir şehir haline getirildi. Bu kentin yeşil alanları talan edildi, her yeşil alana rant gözüyle bakıldı oralara binalar girdi. Bugün altyapısı kaldırmayan, trafiği kaldırmayan bölgelerle, mahallelerle uğraşıyoruz. Bunu aşmak mümkün mü? Mümkün aslında bu kentte çok imkân var bununla ilgili yapılabilir.
“ANKARA’DAKİ MEMUR NÜFUS %20’LERE DÜŞTÜ”
Ankara’nın bir memur şehri olduğunu artık pek söylemek mümkün değil. Ankara’daki memur nüfus sanıyorum %20’lere filan düştü. Ankara aslında büyük bir tarım kenti. Biz Türkiye’nin ikinci büyük tarım havzasına sahibiz. Özellikle; Polatlı, Gölbaşı, Bala, Haymana, Şereflikoçhisar. Bu hat hububat üretiminde Türkiye’nin önemli bölgelerinden bir tanesi. Hem kuzey tarafı yani Kalecik özellikle Çubuk bu taraf meyve ağırlıklı. Batı tarafına gittiğinizde, Ayaş Beypazarı, Nallıhan ilçeleri sebze. Mesela havucun asıl yerlerinden birinin Beypazarı olduğunu insanlar çok bilmez ama Türkiye’nin ikinci büyük havuç üretim yeri Beypazarı’dır. Dolayısıyla Ankara önemli bir tarım kentidir. Bir ikincisi Ankara yıllardır yavaş yavaş gelişen bir biçimde önemli bir sanayi kenti haline de geldi. Bakın bugün Türkiye’de savunma sanayi ve yazılım sektörünün lideri Ankara’dır. Onun dışında bugün Ankara’nın değişik organize sanayi bölgelerinde çok ciddi yatırımlar dünyaya ihracat yapan çok sayıda firma var ve buralarda çalışan çok sayıda insan var. Sitelerde mobilya kısmımız biraz zayıfladı, İnegöl’den rekabet alıyor, Karadeniz de başladı ama hala orası Türkiye’nin önemli mobilya üretim merkezlerinden bir tanesi. Kimya sektörünün güçlü olduğu bir yerdir Ankara. Dolayısıyla Ankara’ya tarım ve sanayi kenti olarak bakmak lazım artık bir memur şehri demek Ankara’ya bence biraz zor. Sanayi ve tarım şehri demek lazım.
- Peki, Ankara hem bütün ilçeleriyle olsun hem merkeziyle olsun gerçekten çok büyük potansiyele sahip bir il. Bu potansiyelin kentin refahı adına kullanılması için düşünceleriniz ve önerileriniz var mı?
“SİYASİ RANT UĞRUNA BU KENTİN İNSANLARINI CEZALANDIRILIYOR”
Burada en önemli şey belediyelerin ekonomik bakımdan güçlendirilmesi. Şimdi akaryakıta 6 lira zam geldi onun dışındaki her şeye gelen zamları izliyoruz bir de bu akaryakıt zammının yarattığı fiyat artışlarıyla karşı karşıya kalacak belediyelerimiz. Personel maaşlarında yaşanan artışlar aynı şekilde ama buna rağmen mevcut iktidar iki şey yapıyor bir belediyelerin iller bankası kesinti oranlarını artırıyor. İki yıl önce metre kesintilerini artırdı ve bütün bunlar yetmezmiş gibi kaynaklar yetmediğinde belediyenin borçlanma taleplerini AKP’nin çoğunlukta olduğu meclis reddediyor. Bu aslında Ankara halkını cezalandırmaktır. Burada ilk iş belediyeler ne kadar güçlü olursa topluma o kadar iyi hizmet ederler ama maalesef iktidarın hele yerel seçimlere giderken sırf siyasi rant uğruna bu kentin insanlarını cezalandırdığını üzülerek izliyoruz.
- Sahadasınız ve sürekli ilçeleri geziyorsunuz. İlçelerin sizlere yaklaşımı nasıl oluyor? Ankaralıların gündeminde hangi sorunlar var?
Şöyle söyleyeyim önce ben bir bu şehrin taşrası ve merkezi olarak bakıyorum. Sanıyorum 924 civarında köyümüz var. Ankara bir metropol ama aslında bir taşra kenti. Evet nüfusun büyüğü değil yaklaşık %12’si bizim çevre ilçelerimizde yaşıyor. Burada da tabi her gittiğiniz yerde insanlar merkez içinde böyle taşra içinde böyle sizden hizmetlerle ilgili taleplerde bulunuyorlar. Şimdi bizim çevre ilçelerde rastladığımız, aldığımız en büyük talep altyapıyla ilgili; su, kanalizasyon ve yol. Bu üçü. Mesela çok ilginçtir biz sosyal yardımları çok önemseyen bir partiyiz, Mansur Başkan da böyle biz çiftçiye Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak tohum yardımında bulunuyoruz, bazen alım garantisi veriyoruz, sözleşmeli çiftçilik yaptırıyoruz, fide desteği veriyoruz filan ama birçok yerde gelen talep bunlardan önce geliyor işte bu altyapı yol, telefon meselesi. Bunlar çok önemli dışarıda karşılaştığımız en büyük talep bunlar.
“DÜNYADA HAVAALANINA METROSU OLMAYAN TEK KENTİZ”
Şehrin içinde tabi en büyük sorun ulaşım. Hala büyük ulaşım. Metrolarımız çok yetersiz. Şimdi büyükşehir Mamak metrosunun sanıyorum proje aşamasını bitirdi yakında ona başlayacaklar. Keçiören metrosu uzatılıyor ama biz dünyada sanıyorum havaalanına metrosu olmayan tek kentiz. Bu büyük problem bunun mutlaka çözülmesi gerekir. İkincisi Ankara yani ticaret bu kadar büyük bir sanayi kenti fuar alanından yoksun. Yani Ankara’nın en büyük problemlerinden bir tanesidir bu. Dolayısıyla bu problemin bir an önce çözülmesi lazım. Fuar alanı çok önemli Ankara sanayisi bakımından. Bir de tabii bu destekleyecek bir başka unsur Ankara’da yurtdışından direkt uçuşların sayısının azlığı. Bu çok büyük bir problem. Bu iki şeyi engelliyor; birincisi yarın diyelim fuar alanını yaptık sizin bu katılımınız herkesin baktığı şeylerden biri bu gölgede direkt uçuş var mı yok mu? Aktarmalı uçuşlar herkes için hem zaman hem ekonomi kaybı bu meselenin mutlaka çözülmesi lazım.
“YOKSULLUK GELECEK KUŞAKLARA DA AKTARILAN BİR ŞEY”
Mesela; Ankara çok ciddi olarak sağlık turizmi geliştirme potansiyeline sahip bir yer hem bildiğimiz klasik tedavi hizmetleri bakımında böyle bu mesela saç ekimi çok küçük bir şey gibi geliyor. Hayır öyle değil milyonlarca dolarlık bir piyasa var burada Ankara bu anlamda çok daha avantajlı saç ekimi, diş protezi anlamında. Ankara kaplıcalarıyla, Haymana’sı Kızılcahamam’ı bu sağlık turizmini geliştirmeye elverişli bir yer ama yine de bunun önündeki engellerden biri de Ankara’nın direkt uçuşlardan yoksun olması. Bu nedenle bu temel sorunların çözülmesi lazım merkezi hükümet bakımından da oraya bir daha vurgu yapmalıyım. Kent yoksulluğu çok önemli bir problem çünkü yoksulluk gelecek kuşaklara da aktarılan bir şey ve bir kısır döngü yaratıyor. Yoksulluk sizi eğitim olanaklarından yoksun bırakıyor, sağlıklı beslenmeden yoksun bırakıyor dolayısıyla sağlıksız ve iyi eğitim almamış nesillerle karşılaşıyorsunuz. Bu sizin geleceğinizi karartmanız demek bu ülkede bilim adamı, aydın, sporcu, edebiyatçı yetişecekse bunların içinden çıkarılacak. Bakın hep futboldan örnek verilir. Türkiye 85 milyonluk bir ülke. Almanya da yaklaşık 3.5-4 milyonluk bir Türk nüfus var. Almanya o 3.5-4 milyonluk Türk nüfustan dünya çapında Türk kökenli onlarca futbolcu yetiştirdi ama bizim ülkemizde çok nadir yetişir. 85 milyonda o oranı yakalayamıyoruz. Bu erişilebilirlik ile ilgi bu yoksullukla ilgili, bu toplumda spor önemli bir unsur ama her şeyin başı ekonomik.