Etkinlik, üniversitenin Psikoloji, İletişim, Türk Akademik Hukuk ve Sosyoloji topluluklarının katkılarıyla, Itri Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlendi.
KADINA VE ÇOCUĞA YÖNELİK ŞİDDET
Konferansın konuşmacılarından Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysel Günindi Ersöz, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin genellikle yakın çevreden gelen kişiler tarafından gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Ersöz, şiddetin yalnızca bir bireyi değil, tüm toplumu etkileyen derin bir sorun olduğuna vurgu yaptı.
ŞİDDET AİLEDE BAŞLAR, TOPLUMDA YAYILIR
Prof. Dr. Ersöz, şiddetin genellikle ailede öğrenildiğini ve sonraki nesillere aktarıldığını belirtti. "Şiddet, ailede öğrenilen ve nesilden nesile geçen bir olgudur. Bu şiddet, sadece kadını değil, çocuğu ve toplumu da etkiler. Şiddet ortamında büyüyen çocuklar, ilerleyen yıllarda şiddete eğilimli hale gelebilirler," diyerek şiddetin aileden, medyadan ve çevresel faktörlerden öğrenildiğini ve zamanla sıradanlaşıp bir çözüm yolu olarak kabul edilmeye başlandığını ifade etti.
KADINLAR VE ÇOCUKLAR SAVAŞLARIN EN BÜYÜK MAĞDURLARI
Silahlı çatışmaların, kadınlar ve çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerine de değinen Ersöz, bu grupların savaşların en büyük mağdurları olduğunu söyledi. Kadınların gözden çıkarılmasının yanı sıra, çocukların da ciddi mağduriyetler yaşadığını belirtti. “Kadınlar gözden çıkarılıyor ama çocuklar ne olacak? Onlar da mağdur. Şiddet, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur,” diye konuştu.
ŞİDDET ÇÖZÜM DEĞİLDİR
Konferansın sonunda Ersöz, şiddetin hiçbir zaman çözüm yolu olmadığını vurguladı. Şiddetin daha geniş bir toplum sorunu haline geldiğini belirterek, tüm katılımcılara şiddetle mücadelede daha duyarlı ve bilinçli bir yaklaşım sergilemeleri gerektiğini hatırlattı.
YOĞUN KATILIM VE FARKINDALIK
Konferansa, üniversite dekanları, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Katılımcılar, şiddet ve istismar konularında duyarlı bir toplum inşa etmek için yapılması gerekenler hakkında görüş alışverişinde bulunarak, toplumsal farkındalık yaratılması gerektiği üzerinde durdular.