ÖZEL HABER - YASİN ŞAHİN
Arda Güler, fotoğraf makinelerinin, kameraların dikkatini çektiğinde henüz 13 yaşındaydı. Buradaki durum da futbolculuğu ile ilgili değil Anadolu Ajansı'nın özel bir projesi için altyapısı tarafından seçilmesiyle olmuştu.
Gençlerbirliği-Trabzonspor maçında bir top toplayıcının günlüğü şeklinde özetlenebilecek haberde objektifler Arda'ya dönmüştü.
Onu Türkiye'nin gündemine taşıyacak şey ise birkaç sene sonra Ali Koç'un bizzat telefon ederek Murat Cavcav'dan onu istemesi oldu. Potansiyeli ve potansiyelinin korkutuculuğu İstanbul'a kadar ulaşan Arda, babasının da ufak tefek oyunları sonucunda Gençlerbirliği'ndne kaçıp gidiyordu.
Gerisi ise A takıma çıkana kadar uzak kameralardan çekilmiş çalımlar, goller, asistlerle devam etti. A takıma nasıl bir şey geldiğini herkes tahmin ediyordu ancak bu iklimde sürdürülebilir miydi bu performans ona emin olamıyordu. Çünkü Türk futbolu adeta bir Arda öğütme makinesi gibi çalışıyordu.
A takıma çıktığında önce hocaları ve fiziğiyle uğraştı. Hocaları Jesus ve İsmail Kartal onu korumaktan bahsediyordu ve görece güçsüz fiziği ona zaman zaman dezavantaj sağlıyordu. Ancak top ayağındayken bambaşka bir şeyler izliyorduk.
Avrupa'nın dikkatini çekmesi de uzun sürmedi. Öyle ki Barcelona ve Real Madrid'i birbirine düşürecek şekilde transfer gündeminin ortasında buldu kendini. Babasının tercihi bu kez de Real Madrid oldu. Fenerbahçe'nin "kal" çağrılarına kayıtsız bırakacak teklifin ardından gittiği İspanya'da ilk aylar sakatlıkla geçti.
Ancak tam olarak iyileşip güçlenerek döndüğünde kendini Ancelotti'ye hayran bıraktıracak performansını sunmaya başladı. Ancelotti, "top ona aşık" diyerek toplu oyunda Arda'nın nasıl bir futbolcuya dönüştüğünden bahsediyordu.
10 lig maçında kısa süreler alarak 6 gole imza atan Arda Güler, İlhan Cavcav Tesisleri'nden çıkarak Real Madrid'e yolu düşen Geremi gibi yeni bir tarih yazmanın eşiğinde. Şimdiden adını Avrupa'nın ezberlediği Arda için yol uzun ancak başlangıç dev bir kupa ile taçlanabilir.