Ankara Ticaret Odası (ATO) Restoran, Lokanta ve Kafe Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Abdurrahman Işıksever, Komite Yönetim Kurulu Üyeleri Beril Andaç ve Servet Alkan ile birlikte düzenledikleri basın toplantısında, sektör temsilcilerinin karşılaştığı sorunlara değindi.
Teşviklerin işverenler açısından karmaşık hale gelmesinin sorun yarattığını dile getiren Işıksever, işverenlerin hangi teşviklere hak kazandığı konusunda bilgi eksikliği olduğunu vurguladı. Bu durumun esnafı dışarıdan yardım almaya yönlendirdiğini ifade eden Işıksever, bu konuda gerekli bilgilendirmenin sağlanması gerektiğini belirtti.
Işıksever, "Teşviklerin işveren yönünde karmaşık hale gelmesi sorunu mevcut. İşverenlerin hangi teşviklere hak kazandığı konusunda bilgi eksikliği var. Bu durum da esnafı dışarıda bu işleri bilen kişilere yönlendiriyor. Cari prim ödemelerimizden hangi teşvike hak kazandığımızın ortaya koyulması talebinde bulunduk. Konuyu SGK’daki yetkililere ilettik. Bu bilgi eksiği ve sorun nedeniyle iş takipçileri çoğaldı. İş takipçileri aracılığıyla sorunu çözmeye çalışan sektör temsilcileri, bu kişilere aldığı teşvikin yüzde 15’ini ödüyor” dedi.
Ayrıca, Mesleki Eğitim Merkezi açılmasının önemine de değinen Işıksever, sektörü düzenlemek için Mesleki Yeterlilik Belgesi'ne ihtiyaç olduğunu söyledi. Çocukları bu mesleği seçmeye yönlendiren ailelerin ve çocukların bilgilendirilmesi için kamu spotları yapılmasının gerekliliğini vurgulayan Işıksever, Kıdem Tazminatı Fonu oluşturulmasını da talep etti.
Komite üyeleri, maliyet artışlarına dikkat çekerek, KDV artışlarıyla birlikte verilen teşviklerin yeterli olmadığını belirtti. Ayrıca, işyeri açma ruhsatlarının kolay verilmesinin sektörde kaliteyi düşürdüğünü ve işgücü piyasasında dengesizliğe neden olduğunu ifade ettiler.
"VATANDAŞ BİZİM YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARIN FARKINDA DEĞİL"
Beril Andaç, KDV artışlarıyla birlikte verilen teşvikler hakkında, “Biz yüzde 1 KDV ile alıyor ama ortaya çıkan mamulü yüzde 10 ile satıyoruz. Paketleme ve sarf malzemelerini yüzde 20 ile satın alıyoruz. Bunları da yüzde 10 KDV ile satıyoruz. Bu bizi bir yerde ‘KDV toplayıcısı’ haline getiriyor, müşteri ise tepkisini bize gösteriyor. Marketten aldığı bir ürünü bizden daha fazlaya alınca tepki gösteriyor. Garsonlar bunu anlatamayabiliyor. Vatandaş bizim yaşadığımız sıkıntıların farkında değil. Neredeyse 1,5 yıldır destek alamadığımızın farkında değil, bankalara kesilen komisyon oranlarının farkında değil. Restoranların aslında keyfi olarak zam yaptığı düşünülüyor.100 masası olan bir işletmeye mönü koymak ciddi bir maliyet. Bunlar için destek alınması gerekiyor.2023 yılı öncesinde ciddi teşvikler vardı, hepsi kalktı. Doğal olarak bu da kazançlarımıza yansıdı.Kapanmalar bu nedenle başladı. Sektörün gelişerek büyümesini istiyoruz. Günümüzde dışarıda yemek yeme alışkanlığının gitgide artmasını beklerken, tam tersine bu alışkanlık daha da azalmaya başladı.Bu durum işsizliğe, sektörel daralmaya neden olacak. Bizlerin ‘KDV’yi ödemeyelim’ gibi bir düşüncesi yok. Ayaküstü yerse, paket olarak alırsa bunların hepsinin ücreti de değişiyor. Bu bazı işletmelerde usulsüzlüklere de neden oluyor. Devlete ödediğimiz KDV’den rahatsız değiliz. Bizim isteğimiz, aradaki yüzde 9’luk farkı kapatmak için uğraşmayalım” ifadelerini kullandı.
"İŞYERLERİMİZİN KAPASİTE KULLANIM ORANI ORTALAMA YÜZDE 65 GERİLEDİ"
Servet Alkan ise sektördeki daralmaya dikkati çekerek, “Bir kişi hiçbir şey yemese bile bir simit bir ayran 50 lira yapıyor. Özellikle bankaların personeliyle konuştuğumuzda bunu çok daha iyi görebiliyoruz. Eskiden öğlen servislerinde müşterilere neredeyse oturacak masa bulamazdık, şimdi dolan masa sayısı çok düştü. İşyerlerimizin kapasite kullanım oranı ortalama yüzde 65 geriledi. Çalışanlara yemek için verilen çeklerle market alışverişi yapıldığına şahit oluyoruz. Bu çeklerin amacına uygun olarak yemeklerde kullanılması gerekiyor. Bu tüketim alışkanlıklarının değişmesine de neden oldu. Yemek çeki firmaları bundan belli bir komisyon alıyor. 3 günde tahsil ederseniz yüzde 10 komisyon ödeniyor. Hem komisyonlarda hem de müşteri sayısında sektörel daralma yaşıyoruz. Artık insanlar günümüz ekonomik koşulları nedeniyle daha fazla evlerine kapanmaya başlayacaklar. Vatandaş evinde yapabileceği yemeği dışarıda yememeye çalışıyor. Maaşlara yapılan zamlar insanların cebine neredeyse dokunmadı. Bu sebeple bizler de daha ekonomik ürünler üretmeye başladık. Yüzde 70 müşterimiz ekonomik ürünleri tercih ediyor. Pandemi öncesi daha çok para kazanıyorduk. 2019 yılından sonra hiçbir işletmeci yatırım bile yapmamıştır. Pandemiden çıktık kapalı kaldık, insanların vergi ve SGK borçları oldu, hala o dönemdeki borçlarını ödemeye çalışanlar var. Başka ildekilerle Ankara’daki durum aynı değil. Örneğin İstanbul’da fiyatlar 24 saat hizmet verme esasına göre belirleniyor, biz ise Ankara’da ‘memur şehri’ olmanın getirdiği bir durumla saat 23.00’ten sonra çalışmıyoruz. SGK bankalarla anlaşma yapmadığı için borcumuzu öderken bankalara komisyon veriyoruz. Şu an geldiğimiz durum, ‘eko hayat, eko yemek’. Bunu sorumlusu da restoranlarmış gibi gösteriliyor” dedi.