ATO Başkanı Gürsel Baran, toplantıda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklanan 'Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'ni değerlendirdi.
''KAMU AYAĞININ TASARRUF PAKETİYLE ŞEKİLLENMESİNDEN MEMNUNİYET DUYDUK''
Baran, hükümetin tasarruf tedbirlerini devreye sokmasının enflasyonla mücadelede yükün paylaşılması açısından önemli bir adım olduğunu belirtti. Baran, "Enflasyonla mücadeleyi temel alan ekonomik programın, harcamaları kısmaya yönelik tedbirleri reel sektörümüzü etkiledi. Programın kamu ayağının tasarruf paketiyle şekillenmesinden memnuniyet duyduk. Tasarruf Paketi’nin, uygulanan ekonomi programını güçlendirerek, enflasyon başta olmak üzere ekonomik göstergeleri çok daha iyi seviyelere getireceğine, kamu maliyesini dolayısıyla da ülke ekonomisini en kısa sürede rahatlatacağına inanıyoruz" dedi.
Baran, Türkiye ekonomisinin gelişmesi ve ilerlemesi için tasarruf tedbirlerinin verimlilik çalışmaları ile desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı. "Tasarruf kadar verimliliği artırıcı çalışmalar da enflasyonla mücadele sürecini destekleyecek, hatta ülkemiz ekonomisine önemli ölçüde ivme kazandıracak, refahı yükseltecek, sürdürülebilir rekabeti sağlayacaktır" şeklinde konuştu.
''NİTELİKLİ İŞGÜCÜ İŞ DÜNYASI İÇİN ARTIK BİR BEKA MESELESİ HALİNE GELDİ''
Ekonomik büyümede verimlilik artışının önemine değinen Baran, mali kaynaklar kadar insan kaynağında da verimlilik temelli bir yaklaşımın gerekli olduğunu belirtti. "Bugün reel sektörün eleman bulamama sorunu en önemli gündem maddemiz halinde. Genç nüfusumuz varken eleman bulamıyorsak, insan kaynağımızı verimli değerlendirmenin yollarını aramamız gerekiyor. Nitelikli işgücü, iş dünyası için artık bir beka meselesi haline geldi. Eğitimde planlama yaparak insan kaynağını doğru yetiştirmemiz şart. Ülkemizin bütün sektörlerinde gelecek projeksiyonları yapılarak, ihtiyaç duyulan alanlarda meslek eğitimine öncelik verilmeli" dedi.
AVUKAT BULUNDURMA ZORUNLULUĞU REKABETÇİLİĞE ZARAR VERİYOR
Konuşmasında reel sektörün sorunlarına ve çözüm önerilerine de yer veren Baran, sermaye tutarı 1 milyon 250 bin liranın üzerinde olan şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğuna da değindi. Hukuk fakültelerinden her yıl binlerce genç mezun olduğunu ve ihtiyaçtan fazla avukatın piyasaya çıktığını ifade eden Baran, "Avukat bulundurma zorunluluğunu yerine getirmeyen işletmelerin aylık 40 bin lira ceza ödemesi gerekiyor. Bu zorunluluk, üyelerimizi gereksiz maliyetlerle karşı karşıya bırakıyor. Şirketler, ihtiyaç duydukları konularda zaten konunun uzmanı avukatlardan hizmet alıyor. Süreklilik arz edecek bir avukatla sözleşme yapma zorunluluğu, şirketlere katkı sağlamadığı gibi hakkaniyet dışı, verimsiz bir şekilde gelir aktarımına neden oluyor. Belli bir sermayenin üzerindeki şirketlerimize getirilen bu tip zorunluluklar, şirketlerimizin rekabetçiliklerini, istihdam yapmalarını ve büyümelerini de engelliyor" diye konuştu.
Baran, bu sorunun çözümü için ilgili kanuni düzenlemelerdeki “zorunda” ifadesinin kaldırılarak avukat bulundurmanın isteğe bağlı hale getirilmesini önerdi. Alternatif olarak, yeni kurulan şirketlerin avukat bulundurma zorunluluğundan bir yıl süreyle muaf tutulması, tasfiye, terkin ve konkordato sürecindeki şirketler ile 50 kişiden az çalışanı ve 50 milyon TL’den az yıllık net satış hasılatı olan anonim şirketlerin kapsam dışı bırakılması gerektiğini belirtti.