ÖZEL HABER: SÜMER TAŞKIRAN
Ankara'da faaliyet gösteren Ortadoğu Hastaneleri Grubu'nun kurucularından Dr. Eyüp Özeren, aşılama oranının artması ve aşı üretim kapasitesinin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Eris varyantı ile ilgili olarak şu anda pandemi söz konusu değil. Ancak böyle bir kapanma olursa tabii ki bu süreçte Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu ile birlikte çalışmalar yürütülür. Hastanemizde şimdiye kadar COVID aşısı ile ilgili bir müracaat olmadı." şeklinde konuştu.
AŞI HAYAT KURTARIYOR
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Dr. Eyüp Özeren, aşıların önemine değinerek, "Ben Ankara tıp fakültesini bitirdiğimde Amasya'da mecburi hizmetimi yaptım. O dönemde 1985'te 67 ilimiz vardı. Dünya Sağlık Örgütü’nün İstanbul Heybeliada'da gerçekleştirdiği 15 günlük aşı eğitim toplantısına her ilden bir temsilci doktor gelmişti. Ben de Amasya temsilcisi olarak katılım sağlamıştım. O dönemde Türkiye genelinde aşılanma oranımız yüzde 30'lardaydı. Amasya’da görev yaptığımda çocukken kızamık aşısı olmadığı için hayatını kaybetmiş kişilere şahit oldum. Yürütülen aşı kampanyası sonrası ülke genelinde aşılanma oranımız yüzde 75-80'lere çıktı. Bu vesileyle çok sayıda çocuklarımızı, insanımızı kurtardık. İşte bu yüzden aşı bizim çok önemli bir silahımızdır ve olmak zorunda." ifadelerini kullandı.
DÜNYAYA AŞI SATAN BİR ÜLKEYDİK
Dr. Özeren, "En son Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’nden emekli oldum. Orada dünya çapında aşı uzmanlarımız vardı, aşı üretiyorduk. Biz dünyaya aşı satıyorduk fakat aşı üreten Hıfzıssıhha merkezimiz kapandı. Çok üzücü bir durum. Şu an geldiğimiz noktada dışarıdan aşı almaya çalışıyoruz. Oysaki kendimiz üretiyorduk. Dünyaya aşı üreten bir ülkeydik. Aşı üretimimiz II. Abdülhamid döneminde başlamış. Kuduz aşısını biz de üretip dünyaya satmışız. Yine aynı şekilde tetanoz aşısını üretmişiz. Bunun yanı sıra çok sayıda aşı ve serum üretmişiz." dedi.
Türkiye'nin aşı üretimi konusunda ciddi bir potansiyele sahip olduğunu belirterek sağlık alanında bağımsızlığın savunulması gerektiğini ifade eden Özeren, "Ülke olarak neden aşı üretmeyelim ki. Kendi insanımız yani gidiyor, bakın Amerika'da kendi insanımız Nobel ödülü alıyor Aziz Sancar. Yine kendi insanımız Biontech aşısı üretiyor. Bu üretimler Türkiye’de de yapılabilir. Hızlı bir şekilde bunların hayata geçirilmesi gerekiyor." diye konuştu.
Türkiye'nin aşı üretim kapasitesini geliştirmesi ve aşılama oranını artırması gerektiğine vurgu yapan Eyüp Özeren, sağlık sektöründe savunma sanayi gibi güçlü olması gerektiğini sözlerine ekledi.
HER İLACIN YAN ETKİSİ VAR
Eyüp Özeren, bazı yanlış bilgilerin aşı karşıtlığına yol açtığını ve bu bilgilerin doğru olmadığını belirtti. Aşıların, her ilacın ve ameliyatın yan etkileri gibi yan etkileri olabileceğine vurgu yaparak, aşının insanları korumak için kullanıldığını ve yüzde 100 bağışık yapma garantisi vermediğini söyledi. COVID-19 aşısı ile ilgili de açıklamalarda bulunan Özeren, "COVID aşısı olan kişilerde hasar kalıyor ya da ölüyorlar gibi söylemler yapıldı. Oysaki bunlar çok yanlış söylemler. Bakın her kullandığımız ilacın yan tesirleri, her ameliyatın bir riski olduğu gibi her aşının da bir yan etkisi vardır. Yüzde 100 aşı bağışık yapacak diye bir şey yok. Biz aşıyı faydası daha çok olduğu için kullanıyoruz." şeklinde konuştu.
Dr. Özeren, aşılarının hayat kurtarıcı olduğunu, kendi kişisel deneyimleri üzerinden de paylaşarak, gribe karşı aşı olduğunu ve hastalarla temas halinde korunmanın önemli olduğunu açıkladı. Aynı zamanda, kendi insanlarının kanserle ilgili aşı geliştirdiğini ve Türkiye'nin aşı üretme potansiyeline sahip olduğunu belirtti.