ÖZEL HABER: ESRA SARI
Global ilaç ve tıbbi ürünler şirketi Baxter, sepsis hastalığı konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Türk Yoğun Bakım Derneği (TYBD) ile birlikte 4 yıl önce başlattığı ‘Farkına var, Hayat Kurtar’ kampanyası çerçevesinde bugün bir otelde bilgilendirme toplantısı düzenledi.
Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuğkan Utku, bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, sepsiste erken tanı ve tedavinin çok önemli olduğunu söyledi.
“ERKEN TANI ÇOK ÖNEMLİ”
Prof. Dr. Utku, erken tanı ile ölümlerin yüzde 80’in engellenebileceğini ve başarı sansının çok yüksek olduğunu ifade etti.
Erken tanı ve erken tedavi çok önemli olduğunun altını çizen Utku, erken klinik tanının da çok önemli olduğunu söyledi.
Dünyanın her yerinde “sepsis’in” bir sorun olduğunu ifade eden Prof. Dr. Utku, “Sepsis düzelmiyor. Sepsis bir enfeksiyon. Sepsis: Enfeksiyona karşı organizmanın kontrolsüz yanıtı sonucu oluşan ciddi işlev bozukluğudur.” diye tanımladı.
Prof. Dr. Utku, enfeksiyona dikkat çekerek, “Hasta da enfeksiyon vardır. Bizim için şüphedir. Sepsisde ilk saatlerde erken tanı ve acil yönetimi çok önemli. Tedavi edilmeyen ya da edilemeyen enfeksiyonlar sepsise neden olabilir.” dedi.
“HER 3 SANİYEDE 1 KİŞİYİ SEPSİS NEDENİYLE KAYBEDİYORUZ”
Prof. Dr. Tughan Utku, sepsis nedeniyle her yıl yaklaşık 50 milyon sepsis vakasının görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
“Bu vakaların yaklaşık 11 milyonu hayatını kaybediyor. Her 3 saniyede 1 kişiyi sepsis nedeniyle kaybediyoruz. Bu nedenle karşılaştığımız vakalarda sepsisi doğru anlamak, erken tanı ve tedavi çok önemli. Bu süreçte TYBD olarak başlattığımız "Farkına Var, Hayat Kurtar farkındalık kampanyası ile kamuoyunu bilinçlendirme çalışmalarımıza tüm hızımızla devam ediyoruz."
ANTİBİYOTİK DİRENCİ SEPSİS KAYIPLARININ EN ÖNEMLİ SEBEBİ
Dünyada her beş ölümden birinin sepsisle ilişkilendirildiği belirten Utku, günümüzde antibiyotik direncinin (AMR) sepsisten kayıpların en önemli sebebi haline geldiğine dikkati çekti.
Prof. Dr. Utku, şöyle konuştu:
“Antibiyotik direnci nedeniyle basit bir diş hekimi ziyareti sonrası sepsise açık hale geliyor. Sepsis geçirdikten sonra yaşayanların yüzde 40'ı ciddi ve uzun süren etkiler altında kalıyor. Her gün 100 kişiyi antibiyotik direnci nedeniyle kaybediyoruz. Dünyadaki gerçekleşen tüm hastane ölümlerinin bir numaralı sebebi sepsis hastalığıdır. Birçok hastalığının içinde sepsis olabilir. Gerçekten bir numaralı ölüm sebebi sepsis.”
Halk arasında antibiyotik direnci olarak AMR (Antimikrobiyal direnci) antimikrobiyalleri amaçlandığı gibi almamak, çok sık, gereksiz yere almak veya bir ilaç tedavisini bitirmemek anlamına geldiği kaydeden Utku, antimikrobiyal direnç nedeniyle yaygın tibbi prosedürlerin (diş hekimi ziyaretleri, sezaryen, kalça protezleri, kemoterapi ve organ nakilleri gibi) daha fazla enfeksiyon riski taşıyacağı anlamına geldiği belirtti.
Prof. Dr. Utku, enfeksiyonun tedavi edilmezse sebep olduğu septik şok ve çoklu organ yetmezliği ile hastanın hayatını kaybedeceğine de belirtti.
Sepsis'in böbrek fonksiyon bozukluğu başta olmak üzere; karaciğer, solunum, kardiyovasküler ve nörolojik fonksiyon bozukluklarıyla sonuçlanabileceğini ifade eden Utku, sepsisin sonuçlarının tahminlerimizden daha ağır olabileceğini, akciğer, böbrek, karaciğer hasarlarını bırakabileceğini de vurguladı.
Antibiyotik direncinde küçük çocuklar ve 60 yaş üstü kişilerin özellikle dikkatli olması gerektiğinden de söz eden Prof. Dr. Utku, şöyle devam etti:
"Kalp hastalığı, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), Inme, Alzheimer hastalığı, diyabet, böbrek hastalığı, kanser ve otoimmün rahatsızlıkları olan kişiler gibi altta yatan rahatsızlıkları olan kişilerin mutlaka ciddi risk altında olduklarının bilinciyle hareket etmesi ve gereksiz antibiyotik kullanımı konusunda bilinçli olması gerekmektedir."
Bu hasarların yanı sıra tedavi olan hastalarda Post-sepis sendromu (PSS) görülebileceğini kaydeden Prof. Dr. Utku, "PSS sepsisten kurtulanların yüzde 50'ye kadarını etkileyen bir durumdur, fiziksel ve/veya psikolojik uzun vadeli etkileri içerir. PSS başta yaşlılar olmak üzere, her yaştan insanı etkileyebilir. PSS etkilerini özetleyecek olursak: yürüyememe, banyo yapmak, tuvalet yapmak veya yemek hazırlamak gibi günlük aktivitelere, katılamama, karmaşık görevleri yerine getirememe günlük şeyleri hatırlayamama gibi sonuçları olabilmektedir."
Prof. Dr. Utku, sepsis geçirmiş kişilerin hayatları boyunca sepsis sonuçlarıyla karşı karşıya kalabilecekleri de sözlerine ekledi.
"SEPSİS TEDAVİSİNDE HER SANİYE DEĞERLİ"
Sepsisin belirtilerinin farklı zamanlarda çeşitli durumlarda ortaya çıkabileceğinin altını çizen Prof. Utku, şöyle konuştu:
"Vücut ısısındaki değişimler (ateş veya düşük sıcaklık), aşın titreme ve kas ağrısı, konuşma bozukluğu ve zihin bulanıklığı, şiddetli nefes darlığı, bir gün boyunca idrara çıkamama ve cildin beneklenmesi sepsisin başlıca belirtileri arasındadır. Bu durumlardan herhangi biriyle karşılaşılması durumunda acil olarak doktora başvurulmalıdır. Erken tanı ve doğru tedavi hayat kurtarıcı olacaktır. Sepsis tedavisinde her saniye değerlidir."
Hastane maliyetlerinin de yüksek olduğundan bahseden Utku, “Sepsisin tedavi maliyetlerinin de yüksek olması erken teşhis ve tanının daha ne kadar önemli olduğunu göstermekte. Erken tanı ve tedavi ile hastane yatışları ve diğer harcamaların azaltılabilmesi yoluyla sağlık bütçesinin çok daha akılcı kullanılabilmesine katkı sağlamak mümkün.” diye konuştu.
Bilgilendirme toplantısının ardından Prof. Dr. Utku, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
DÜNYA SEPSİS GÜNÜ HAKKINDA
Dünya Sepsis Günü, 2012 yılında Global Sepsis Alliance tarafından başlatıldı. GSA, dünya çapında sepsis yükünü azaltmak için küresel liderlik sağlama misyonuna sahip, kâr amacı gütmeyen bir yardım kuruluşudur. Her yıl 13 Eylül haftası çeşitli etkinliklerle dünya çapında sepsis konusunda farkındalık yaratılmaktadır.