ÖZEL HABER: MUHAMMED AYBER
Kendisini sanata adayan Gülşahin Müftüoğlu Ankara’da 19. sergisini açtı. 35 yıldır resim ve çini sanatı ile ilgilenen 85 yaşındaki Müftüoğlu adeta sanatla yaşıyor. Resim ve çini sanatında öğrenciler yetiştiren Müftüoğlu kendisi de hat sanatı üzerine dersler alarak çeşitli çalışmalar yapıyor. Müftüoğlu yaptığı çalışmalarda çocukluğundan ilham aldığını belirterek, “Çok fazla atı olan bir ailenin çocuğuydum. O çocuklukta gördüğüm, sevdiğim atları çiziyorum. Bizim en az 8-10 tane atımız vardı. Babam tek çocuktu. Babaannem nerede bir cins at görse gider onu alırdı. Onun için bizim ahırlar at doluydu.” diyen Müftüoğlu, “Bazen diyorum ki ‘bunu ben mi yaptım?’ O atları gördükçe çok duygulanıyorum. Ben onlarla yaşadım. Ben annemi de orada kaybettim. Bir tek babam vardı. Seyislerle beraber atların yanında üç yaşındayken atların ayaklarında dolanırdım. Bana ‘Gülşahin girme atların arasına tepik atarlar” derlerdi. Bende ‘Yok bana atmazlar’ derdim. Böyle büyüdüm.” dedi.
Müftüoğlu Ressam Mustafa Ayaz’dan fikir aldığını belirterek Ayaz ile tanışma hikayesini de şu şekilde anlattı, “Ben resim yapıyorum ve gidip hemen verip çerçevemi yaptırıyorum. Mustafa Ayaz Hoca ile aynı çerçeveciye gidiyormuşuz. Haberim yoktu. Gelmiş benim bir atımı görmüş. Su içen beyaz bir at. ‘Atila bu kim?’ demiş. Atila’da ‘Hocam yeni başlayan amatörce bir ablamızın’ demiş. Ayaz Hoca, “Atila ne demek yeni öğrencinin. O kadar güzel bir resim ki, sakın kendisine söylemeyin. Biraz şımarır bu tarzı bırakır’ demiş. Sonra da tanıştık Ayaz Hocayla. Hep Ayaz Hocadan fikirler aldım. ‘Hanımefendi sakın tarzını değiştirme çalış, çalış, çalış, gene çalış’ dedi.”