HABER: SAMET EKER
8’incisi düzenlenen Kent Araştırmaları Kongresi birçok farklı panel ve çalıştay ile devam ediyor. Bu bağlamda 24 Kasım tarihine kadar devam edecek kongre katılımcıları bekliyor. Türkiye’nin 100. yılında Ankara nasıl bir konumda olduğuna dair konuşma yapan birçok değerli isim katılımcılara önemli açıklamalarda bulundu.
CUMHURİYETİN DEĞERLERİNE İDEOLOJİK ÜRETİMLER
Prof. Dr. Gülçin Erdi, konuşmasında; ideolojik üretimlerin mekânsal yapıları etkilediği ve kendi kesimine yönelik farklılıklar oluşturduğunu dile getirdi. Yönetimsel boyutta geçmişten günümüze bu konularda birçok örnek olduğunu ve Cumhuriyet döneminin laikleştirme politikasına karşı bir politika ile cumhuriyetin oluşturduğu yapıların yıkılışına yönelik katılımcılara açıklama yaptı.
“ANKARA İSTANBUL’A KARŞI KONUMUNU KAYBETTİ”
Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin “İki yıldır uluslararası proje yürütüyoruz. Spacepol adında Proje kapsamında 20. yüzyılda başkent olan ve aslında bugüne kadar da çok incelenmemiş küresel birey dediğimiz gelişmekte olan ülkelerdeki sekiz ayrı başkentin mekân siyaset bağlamında nasıl şekillendiğini karşılaştırmalı olarak inceliyoruz. Burada 8. Kent Araştırmaları Kongresi’nde yapacağımız geliştirmeleri Ankaralılarla paylaşmak yerinde olur diye düşündük. Başkent Ankara orta büyüklükteki bir Anadolu şehriyken Türkiye’nin ikinci metropol alanına dönüştü. Burada kentsel planlama nasıl? Planlama araçsallaştırıldı. Bu dönüşüm sırasında ne tür çelişkiler ne tür sosyo-kültürel mekânsal ayrışmalar ortaya çıktı? Ve bu farklılık nasıl oldu da toplum bazı kesimleri kazanan, bazı kesimleri kaybeden olarak tanımlanmasına sebep oldu.” diye konuştu. Sonrasında konuşmasına devam eden Şahin, Ankara’nın bir kısır döngü içerisinde olduğunu ve zamanında model olarak gösterilirken uygulamada oluşan farklılıklarla aslında öyle olmadığının ortaya çıkmasına sebep olduğunu vurguladı.
Menderes operasyonları denilen konuyla ilgili Savaş Zafer Şahin Ankara’yı etkilediğini ve bu etkileşimle beraber Ankara’da yüksek katlı apartmanlarla gecekondunun oluşması ve beraberinde ikili bir kent olgusunun ortaya çıkmasına sebep olduğunu açıkladı. Şahin, “Ankara dünya kenti İstanbul'a karşı konumunu kaybetti. Konut, ulaşım, kentsel, risk ve altyapı yetersizlikleri, etkisizlikleri var. Kentin önemli bir bölümü sosyal yardıma muhtaç. Ve yeni bir tartışmaya ihtiyaç var. Ben buna bir başkent hakkı tartışması demek istiyorum. Çünkü her ülke nitelikli bir başkentin, o başkentin temsil ettiği idealleri ve o ideallerin ifade ettiği öncü ve örnek role ihtiyacı var.” şeklinde konuştu.
KENTSEL GELİŞİM SÜRECİNDE FARKLILIKLAR
Dr. Emrah Söylemez, Ankara’nın kentsel gelişim sürecinde her ilçede veya her bölgede, mahallede farklılıkların nasıl oluştuğu ve bunun üzerine kimliklerin nasıl farklılaştığına yönelik araştırma yaptıklarını açıkladı. Konut fiyatlarındaki benzerlik veya ayrışma yerel piyasayı nasıl etkilediği üzerine veri analizi yaptıklarını belirten söylemez, Keçiören ve Çankaya‘yı incelediklerini söyledi. İki bölgede yapılan araştırmada kullanılan isimlerin ve kavramların birbirinden farklılaştığına işaret etti.
İMRAHOR VADİSİ’NİN EKOLOJİK YAPISI BOZULDU
Dr. Pınar Çobanyılmaz, İmrahor Vadisi’nin ilk başta Ankara’nın modern yapısına kavuşması planı dahilinde olmadığını anlattı. Ankara’nın dış çevresini oluşturan yapılardan birisi olan İmrahor Vadisi’nin daha sonradan yapı içerisine dahil edilmesinin konuşulduğunu ve kendine has ekolojik yapısı ve dengesi olan vadenin 2000’li yılların başından itibaren tahribatına başlandığını vurguladı. Vadi İçindeki akarsuyun önemli bir bölümünün beton blokları içerisine alındığı ve zamanında yapılan yanlış planlamadan kaynaklı vadinin çevresinin yüksek katlı yapılarla çevrelendiğini sözlerine ekledi.