ÖZEL HABER: GÜNSU ÖZMEN
Hazır konfeksiyonun pahalı olduğunu anlatan 38 yıllık tezgâhtar Abdullah Bey, “Özellikle pandemiden sonra kumaş satışları arttı. Çünkü insanlar dikiş öğrendi. Hazır yerine bizden metresini 30-40 TL’ye aldıkları kumaşı kendileri dikip giyiyor. Böylece daha ucuza geliyor.” dedi.
Mesleğe ilkokulu bitirir bitirmez başlayan ve 51 yıllık ömrünün 38 yılını tezgâhtar olarak geçiren Abdullah Bey, kendi ifadesiyle Ankara'nın en büyük kumaş mağazasında çalışıyor. Babasının teşvikiyle mesleğe başladığını anlatan Abdullah Bey, çalışma hayatını şu sözlerle özetledi:
“Sene 1985 idi. İlkokulu bitirdim. Babam bana ‘Boş durmak olmaz, meslek öğren.’ dedi. Kendisi de Ulus’ta çalışıyordu. Götürdü beni Samanpazarı’na, bir kumaş mağazasına. Patron tanıdığıymış. ‘Eti senin, kemiği benim!’ dedi. Başladık orda, 38 senedir hâlâ devam ediyoruz. 15 sene Ulus’ta, 23 senedir de burada, Kızılay’da bu mağazada çalışıyorum. Burası Ankara’nın en çok satan mağazasıdır. Kumaşla ilgili her şeyi her çeşidi burada bulabilirsiniz.”
"İNSANLAR KENDİ KIYAFETLERİNİ DİKİYOR"
Özellikle pandemi sürecinin ardından alım gücünde yaşanan düşüşün satışları etkilediğini söyleyen Abdullah Bey, hazır giyim yerine insanların artık kendi kıyafetlerini dikmeye başladığını; bunun da kumaş pazarına olan talebi etkilediğini dile getirdi.
Alım gücündeki düşüşün pandemiden sonra arttığını belirten 38 yıllık Tezgâhtar Abdullah Bey, “Hazır giyim, kıyafetler artık eskisi gibi değil. Her şey küreselleşme ve alım gücünün de düşmesiyle birlikte pahalı hale geldi. Pandemi sürecinde insanlar ekmek yapmayı öğrendikleri gibi dikişi de öğrendi. Evde kalırken boş durmamak için internetten dikişi, kıyafet yapmayı izleyip öğrendi. Şimdi kadınların çoğu terzi oldu diyebiliriz. Hazır kıyafeti almaktan ziyade kendi isteğine, zevkine ve ölçüsüne göre kıyafet dikmeye başladı. Bizden metresi 30 40 liradan kumaş alıp zevkine göre dikiyorlar.” diye konuştu.
"YENİ NESİL ÇOK SABIRSIZ"
Tezgâhtarlıkta sabrın çok önemli olduğunu vurgulayan Abdullah Bey, artık çırak yetişmediğini ise şu sözlerle açıkladı:
"Sabırlı değiller, hazırı istiyorlar. Artık usta-çırak ilişkisi kalmadı. En son 25 yıl önce çırak yetiştirmiştim. Benim yetiştirdiğim insanların çoğu iş yapıyor. Kendi hayatını idame ettiriyor ama bu dediğim olay 1990’lı yıllardaydı. 2000 yılı ve sonrasında her şey değişti, bitti."
İş hayatına başladığında yaşadıklarını da anlatan Abdullah Bey, şunları söyledi: "Ben bu işe başladığımda haftalık 3 lira alıyordum. İşveren hesap etmiş bu parayı, yarım ekmek, 3 yumurta ve yol parası ediyordu. Neden çalıştım? Bu işi öğrenmek, meslek sahibi olmak için çalıştım. Sebat ettim hayatı öğrendim, orası okulmuş. Bunu çok sonra anladım. Bu işi yaparak her şeyimi aldım hem de mesleğim oldu. Şimdi mal mülk sahibi olmak mümkün değil. Hayat çok pahalı, alım gücü çok düştü. Bu dükkânda 18 kişi çalışıyor. Burası haricinde Ankara’da 2 dükkân daha var. Toplamda 40 kişi buradan ekmek yiyoruz."
"BU İŞTE SABIR ÇOK ÖNEMLİ"
Mesleği yapacak olanlara tavsiyelerde de bulunan Abdullah Bey, "Her işi severek yapmak gerekir ama bir işi gerçekten sevmiyorsanız çok zorlanırsınız hem öğrenirken hem de çalışırken. Bu işte çok sabırlı olmak lazım çünkü kadınlarla anlaşmak erkeklere kıyasla daha zor. Kadınlar biraz daha özenerek bir işi yaptıkları için her şeyin düzgün ve güzel olmasını istiyor. Yorucu da olduğu için sabır en önemli şey. Biz alıştık artık, 38 senedir bu mesleği icra ediyoruz." diye konuştu.
“SEBAT EDECEKSİN”
Kumaşçılıkta yeteneğin önemli olduğuna dikkati çeken Abdullah Bey, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
"Her işte olduğu gibi kumaşçılıkta da yetenek çok önemli. Bu iş sabır işi ama yeteneğinin de olması gereken bir iştir. Ustanın yetiştirmesine ek yeteneğini fark edip çalışıp öğrenirsen gayretle, öğrenilmeyecek bir iş değildir. İş aslında kişide bitiyor. Sebat edeceksin."