ÖZEL HABER: GÜNSU ÖZMEN
Şiddetsiz Toplum Derneği’nin Başkanı Rıza Sümer, “8 Mart 2015 yılında kuruldu derneğimiz. Bizim ilginç bir özelliğimiz var. Her üyemiz derneğe üye olurken gerekli evrakları imzalarken ‘Her türlü canlıya şiddet uygulamayacağına, yasalara uyacağıma söz veriyorum’ şeklinde bu metni de imzalıyor” dedi.
“Önümüzdeki genel kurulda başkanlığı bir kadın arkadaşıma teslim etmek istiyorum. Benden sonra kadının yönetmesini arzu ediyorum. Yönetim kurulu 7 kişiden oluşuyor. Kurulumuzda da 5 kadın var. Bu alanda seminerler, toplantılar ve söyleşiler düzenliyoruz. Belediyelerle iş birliği yaparak ilçelere gidiyoruz ama verimlilik düşük. STK’lar ile iş birliği zayıf. Biz yıllardır bu çağrıyı yapıyoruz. Bizim çalışmalarımızda din, dil, siyasi görüş, ırk ve cinsiyet ayrımı yoktur. Biz canlı olarak bakıyoruz. Dünyanın üzerinde bir cennet olacağına inancımız ile yapıyoruz. Tek koşulumuz şiddettin olmaması.”
Rıza Sümer, “İnsanlara dokunacağız ve birbirimizle buluşacağız. Cumhurbaşkanlığından başlayarak devletin her bakanlığı ile birlikte olmalıyız. Muhtardan başlayarak Ankara’ya, Bakanlıklara ve Cumhurbaşkanlığına kadar uzanan bir süreçte herkesin görevi olmalıdır. Bu da iletişim ile olur. Bakanlıklar mutlaka olmalıdır. İlgili makamların desteği ile olur. Sadece biz ile (Şiddetsiz Toplum Derneği) değil bu işe gönül vermiş STK’lar ile olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Toplantıda konuşmacı olan Şiddetsiz Toplum Derneği Başkan Yardımcısı Psikolog Şenay Ölmez, şiddetin her halini ve şiddet konusu üzerinde durdu.
Toplantıya az katılımın moral bozmamasını söyleyen Psikolog Şenay Ölmez, “Gittiğimiz her yerde bir kıvılcım misali büyüyor. Destek verenler artıyor. Bu desteği de sayılarla göremeyebiliriz ama gelen her kişi bunu hayatında uyguluyor” dedi.
PSİKOLOG ŞENAY ÖLMEZ, ŞİDDETİN FARKLI YÖNLERİNİ DEĞERLENDİRDİ
Şenay Hanım, şiddet kavramının geniş yelpazesine dikkat çekti. Ruh sağlığı açısından başlayarak, şiddetin insanlar üzerindeki etkilerini inceliyor ve deneyimlerini paylaştı. Aile içi şiddete vurgu yaparak, bu sorunun çözülmemesi durumunda süregelen sorunlarla karşılaşılacağına işaret etti. Şiddetin, canlıların birbirlerine ya da çevreye verdiği zararın sadece fiziksel boyutta değil, ruhsal, ekonomik ve cinsel açıdan da ele alınması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, “Dijital ortamlardaki şiddetin artış gösterdiğine ve bu durumun insanların iletişimini olumsuz etkiliyor. Bu çerçevede, şiddetin toplumun ruh sağlığını etkileyen önemli bir faktördür” ifadelerini kullandı.
Şenay Ölmez, çiftler arasındaki ilişkilerde emek ve çabanın tek taraflı olmaması gerektiğini ve cinsiyetçi yaklaşımlardan kaçınılması gerektiğini vurguladı. Bir örnekle, partnerler arasındaki adaletsizlik ve iletişimsizlik konusunda dikkat çekti. Erken yaşta ilişki eğitimlerinin şiddeti önlemede önemli olduğunu belirten Şenay Ölmez, “İlişkilerde, karşılıklı anlayış ve ihtiyaçların açıkça konuşulması gerektiğini ayrıca, ailenin desteğinin ve paylaşımları önemlidir. Sonuç olarak, insan ilişkilerinde şiddeti ortadan kaldırmanın ve iyileştirmek çok önemli” dedi.
“EĞER ŞİDDET DAVRANIŞSA YÖNETİLEBİLİR”
“Şiddet, bir davranış olduğu için yönetilebilir. Ancak, bu davranışı azaltmak için kontrolümüzü sağlamamız gerektiği halde, bazen uygulamakta zorlanabiliriz. Çünkü zihnimizde gelen her düşünceyi uygulamak ya da uygulamamak konusunda seçim yapabiliriz. Bu seçimi yapma yetkimiz ve bilişsel kontrolümüz vardır. Örneğin, bir tartışma sırasında birimiz bağırmak yerine sakin kalmayı tercih edebiliriz. Bu, bilişsel kontrolümüzün bir sonucudur ve davranışlarımızı seçme yeteneğimizi yansıtır.”
“SAYGI KAVRAMI ÖĞRETİLMESİ GEREKEN DAVRANIŞ BİÇİMİDİR”
Psikolog Şenay Ölmez, Kadın ve erkeklerin şiddet konusunda eşit şekilde bilgilendirilmesinin önemini anlattı, “kadın ve erkek eşit şekilde bilgilendirilmelidir. Bu bilgilendirme süreci, mümkün olduğunca erken yaşlarda başlamalı ve hem ev içinde hem de okulda şekillendirilmelidir. Özellikle çocuklarda görülen akran şiddeti, yaygın bir sorun olup, çocukların psikolojik ve sosyal sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu tür şiddeti azaltmak için, ailelerin, öğretmenlerin ve toplumun desteği gereklidir. Saygı kavramının öğretilmesi ve model alınması, çocukların birbirlerine ve yetişkinlere saygı göstermelerini teşvik eder. Şiddetin döngüsünü kırmak için, eşitlik ve saygıya dayalı ilişkilerin teşvik edilmesi gerekmektedir. Saygı kavramı öğretilmesi gereken davranış biçimidir” ifadelerini kullandı.
“HER 20 SANİYEDE BİR ŞİDDET MEYDANA GELİYOR”
“Kovid-19 döneminde enfeksiyonlarla ilgili endişelenirken, Türkiye'deki ev içi şiddetin her 20 saniyede bir meydana geldiği gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Ev içi şiddet, enfeksiyonlar kadar yaygın ve zararlıdır, ancak medyada bu konuya yeterince yer verilmez. Toplumsal sorumluluğumuzun bilincinde olarak, çocuklara, ailelere ve topluma yönelik şiddeti önlemeye yönelik programlara daha fazla destek verilmelidir. TRT Türk Aile Kanalı gibi platformlar, bu konuda önemli bir rol oynayabilir. Toplum olarak, bireysel sorumluluğumuzun ötesinde, çocukların ve gençlerin şiddete maruz kalmasını önlemek için birlikte hareket etmeliyiz. Kadınların bilinçlenmesi ve erkeklerin desteklenmesi de bu süreçte önemlidir. Ayrıca, aile içinde ve toplumda şefkat ve destekleyici bir ortamın sağlanması, çocukların sağlıklı bir şekilde büyümelerine yardımcı olur. Bu nedenle, bu konularda yakınlarımızla paylaşımda bulunarak toplumsal farkındalığı artırmalıyız” ifadelerini kullandı. Sempozyum katılımcıların da fikirlerini beyan etmesi ile son buldu.