Ulucanlar Sanat Sokağı: Ağaçları konuşturan Nevzat Usta

Ankara'da Ulucanlar Sanat Sokağı'nda çocukluğundan beri ahşap oyma sanatı ile ahşaptan heykeller yapan Nevzat Özbay oyma sanatıyla ağaçları konuşturmaya devam ediyor. Nevzat Usta ve Hikayesi…

ANADOLUGAZETE.COM.TR olarak Ulucanlar Sanat Sokağı keşfimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Ulucanlar Sanat Sokağına giriş yaptığınızda her atölye sizi başka bir atölyeye binbir neşe ve keyifle yönlendirir. O yönlendirmelerin birinde de sokaktaki herkesin dilinde ‘ağaçları konuşturan Nevzat Usta diye biri varmış’ diye fısıltılar duymaya başlarsınız. Ve bir ağacı dinlemek için harıl harıl Nevzat Ustayı aramaya koyulursunuz. İşte size Nevzat Usta ve Hikayesi…

Ulucanlar Sanat Sokağında 13 numaralı atölyede senelerdir felsefesini ağaçlara işleyen Nevzat Özbay atölyesinde hem iç hem de dış dünyasını yansıtan eserler ortaya çıkarıyor.

Kendisini ‘Beynini ve vicdanını doğru kullanarak insan olmaya çalışan biri’ olarak tanımlayan Özbay, ağaçları yaşam ve tabiatın en büyük parçası olarak görüyor.

Ağaçların her zaman konuştuğunu ve tabiatı konuştuğunu söyleyen Özbay, dünyanın gerçeklerini ve sorunlarını çöplerden ve de komşulardan topladığı atık ağaç parçalarına şekil vererek anlatıyor.

SANAT, İNSANLAŞMAK İÇİNDİR

Özbay felsefesini kendi deyimiyle şöyle aktarıyor:

"Ağaçlara şekil verme alışkanlığım çocuk yaşlarımdan itibaren var. Aslında herkes ağaçlarla en az bir kere konuşmuştur. Ağaçtan arabalar, topaçlar, evler ağaçların bizlere kurduğu ilk cümleler aslında. Ağaçlar aynı zamanda insanoğlunun ilk silahları, ilk savunma araçları.

KURTTAN İNTİKAMIMI ALMAK İÇİN AĞAÇTAN YAY YAPTIM

Çocukluğuma dair unutamadığım ve beni çok etkileyen bir hikayede yine ağaçlar ve silahlara dair bir hikaye. Çocukken bana hediye edilen bir tay vardı, sonra o tayı bir kurt yedi. Kurttan intikamımı almak için ağaçtan yay yaptım."

EL- BEYİN BİRLİKTELİĞİNİN EN ÜST AŞAMASI İSE SANATTIR

Ben çocukluğumdan beri sürekli bir üretim faaliyeti içerisindeydim diye konuşmasını sürdüren Özbay, "Hazırlopçu bir insan olmadım, yani aslında el-ağız birlikteliğinden ziyade el-beyin birlikteliğiyle yaşadım. Ve benim felsefeme göre el beynin dışarıya uzantısıdır. Elleriyle bir şeyler yapan insanların özgüveni daha yüksektir. Çünkü ortada bir üretim toplumu vardır, üretim toplumu da tüketim toplumuna sanatıyla, özgüveniyle yön verir. El- beyin birlikteliğinin en üst aşaması ise sanattır. Sanat da yaşanılan hayatın gösterilmek istenmeyen yönlerini yırtar atar ve çırılçıplak bir şekilde halka gösterir. Bu da beraberinde göz-beyin birlikteliğini sağlar bu da en hızlı iletişimi sağlar. Sanat da göz-beyin iletişimini sağlayan en üst aşamadır." diye konuştu.

Sanatın tek amacının insanlarda haz duygusu uyandırmak değil, farkındalık meydana getirmek olduğunu da belirten Özbay, " kendi çalışmalarımda da aynı ilkeye bağlı kalıyorum, bu yüzden aslında sanat ne sanat için ne de başka bir şey içindir sanat aslında insan için, insanlaşmak içindir."

PİCASSO’NUN GUERNİCA TABLOSUNU KONUŞTURDU!

Kişisel kültürel birikimimde Guernica tablosunun olması ve savaş karşıtlığını çok çarpıcı bir şekilde göstermesi dolayısıyla ilk olarak Picasso’nun Franco’yu temsil eden boğasını yaptım. Daha sonrasında da yoğun talep ve ilgi dolayısıyla tablodaki diğer karakterleri yaparak Guernica tablosunu tamamladım. Özbay, resimdeki insanların yüzündeki acının çarpıcı bir şekilde göründüğünün altını çizerek, "Picasso'ya göre sanatçı, insanlığın ve uygarlığın en temel değerlerinin yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bir savaşta kayıtsız kalamazdı. Guernica, insanlığa savaşın yıkıcılığını, yaşanan katliamı, bombaların yaktığı insanları anlatmalıydı. Bu yüzden Picasso resmi iki ay kadar kısa bir sürede bitirdi" şeklinde konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Ankara Haberleri