ÖZEL HABER: GÜNSU ÖZMEN
Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi topluluğu ve birçok hayvansever 102 gündür nöbet tutuyor ve bu süre zarfında kamuoyu desteğini de kazandı.
Nöbetin başladığı günlerde, grup ilk olarak Sakarya Caddesi'nde toplanarak çeşitli basın açıklamaları yaptı ama polis müdahalesinin artması ve yerel yönetimlerin hayvanları toplama ve barınaklara kapatma politikalarının sertleşmesi üzerine, nöbetin merkezi Kuğulu Park'a taşındı. Burada yaklaşık 70 gündür kesintisiz olarak devam eden nöbet, Türkiye genelinde hayvan haklarına duyarlı pek çok kişinin dikkatini çekti.
"ÖZGÜRLÜK VE YAŞAM İÇİN BURADAYIZ"
İnisiyatif üyesi Burcu Erbil, direnişlerinin amacını ve gelinen noktayı özetlerken, "Biz burada hayvanların özgürlüğü ve yaşam hakkı için direniyoruz. Bu sadece hayvan hakları mücadelesi değil, aynı zamanda toplumun genelindeki şiddet ve hak ihlallerine karşı bir duruştur. 23 Mayıs'tan beri bu mücadelenin içindeyiz ve her geçen gün daha fazla insanın desteğini alıyoruz" dedi. Erbil, bu süreçte karşılarına çıkan zorluklara rağmen umutlarını kaybetmediklerini vurguladı.
Erbil, mevcut iktidarın ve yerel yönetimlerin hayvanlara yönelik şiddeti artıran politikalarını eleştirirken, "En son 12 Haziran’da Meclis’e sunulan bir tasarı ile hayvanlara yönelik şiddetin boyutları daha da netleşti. Bu tasarıyla birlikte biz de Meclis’te yaşam nöbetimize başladık fakat polis müdahalesiyle oradan çıkarıldık. Şimdi ise Kuğulu Park’ta bu mücadeleyi sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
"SADECE BİZİM DEĞİL, TÜM CANLILARIN MÜCADELESİ"
İnisiyatifin Kuğulu Park’taki nöbeti 7/24 devam ediyor ve bu direniş, farklı dernek ve toplulukların katılımıyla büyüdüğünü aktaran Erbil, bu konuda şunları söyledi: "Burada sadece hayvan hakları savunucuları yok. Çeşitli siyasi partilere veya derneklere mensup insanlar da var fakat hepimiz bu mücadeleyi ortak bir amaç için, hayvanların katliamına ve tecridine karşı veriyoruz."
Erbil, topladıkları imzaların 10 bini aştığını ve bu imzaları Meclis’teki çeşitli partilere de ilettiklerini belirtti. Erbil, "Bu imzalar, toplumun büyük bir kesiminin bu yasa tasarısına karşı olduğunu gösteriyor. Ancak asıl önemli olan, bu direnişin ve mücadelenin kesintisiz devam etmesi" dedi.
"YASA VARKEN BİLE ŞİDDET VARDI"
Erbil, Türkiye'de hayvan haklarının korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin yetersizliğine dikkat çekerken, "2004 yılında çıkarılan hayvanları koruma yasası bile etkin şekilde uygulanmadı. Bu yasa varken bile hayvanlar ciddi istismarlara maruz kaldı. Örneğin, Konya ve Elazığ’daki barınaklarda yaşanan vahşeti hatırlarsınız. Yasa olmasına rağmen belediyeler görevlerini hiçbir zaman tam olarak yerine getirmediler" dedi. Yeni yasa tasarısının toplama faaliyetlerini daha da meşrulaştırdığını, ancak barınakların kapasitelerinin 2028’e kadar artırılması gerektiğini ifade etti.
Erbil, hayvanların yaşam hakkı için verilen bu mücadelenin bitmeyeceğini vurgulayarak, "Bu yasa değişse bile, biz hayvanların sokaklarda güvende yaşamaları için mahallelerimizde örgütlenmeye devam edeceğiz. Bu mücadele, hayvanların yaşamlarının özne olarak kabul edilmesi mücadelesidir" dedi.
BARINAK ZİYARETLERİNE VE MAHALLE ÖRGÜTLENMELERİNE ÇAĞRI
Erbil, topluma hayvan hakları konusunda daha fazla sorumluluk alma çağrısında bulunarak, "Herkes yaşadığı yerdeki barınakları ziyaret etmeli, oradaki hayvanların durumunu kontrol etmeli. Barınakların çoğu dağ başında, ulaşılması zor yerlerde. Fakat bu, oradaki hayvanların yaşadığı kötü koşulları görmezden gelmemiz anlamına gelmemeli" diye konuştu.
"TOPLUMUN DESTEĞİ BİZE UMUT VERİYOR"
Burcu Erbil, direniş sırasında topladıkları imzaların halkın desteğini gösterdiğini belirtti. Erbil "İnsanlar burada bir masa gördüklerinde koşarak geliyorlar imza atmaya. Bu destek, bizim umudumuzu ve mücadele azmimizi artırıyor çünkü biz birbirimize bakıyoruz ve görüyoruz ki halkın büyük bir kesimi bu yasaya karşı. Bu da bizim mücadelemizi güçlendiriyor" dedi.
Son olarak, Erbil, toplumu direnişin bir parçası olmaya çağırarak, "Her birey, yapabileceği küçük bir şeyin bile büyük bir fark yaratabileceğini bilmeli. Hayvan hakları mücadelesi sadece hayvanların değil, tüm yaşamın savunulması anlamına gelir. Bu nedenle, herkes bu mücadelenin bir parçası olmalı ve bulunduğu yerden katkı sunmalı" diyerek sözlerini tamamladı.