Ankara’nın dengesiz ekonomisi

Ali İnandım

Bir sanayi, tarım ve hayvancılık büyümesi beklerken Ankara ekonomisinin yüzde 72’sinin hizmet sektöründen oluştuğunu öğrenmek, bir kazık fren etkisi yarattı beklentilerimizde. Üretime değil de tüketime yönelik bir ekonomi yaratır hizmet sektörü. Başkent, hala tüketimle üretimin dengesini sağlayamamış demek. Bu da ürettiğimizden çok tükettiğimiz anlamına gelir. Mirasyedi gibi tüketiciyiz yani; üretmeyen, memur maaşlarının rehavetinde balon bir ekonomisi var Ankara’nın.

Sanayide bir hammaddeyi ürüne dönüştüremiyorsanız, hatta onu geliştirip dünya pazarlarında rekabet edecek katma değeri yüksek bir ürün haline getiremiyorsanız..

Tarımda geniş ve verimli topraklarınızı işleyip, verimi artıracak teknolojilerle kaliteli son ürünler geliştirip onları ülke ve dünya pazarına çıkaramıyorsanız..

Aynısı hayvancılık için geçerli, dededen kalma yöntemlerle hayvancılık yapmaya devam edip, bir yetiştirme ve üretim sistemi kurmadan, kaliteli son ürünler geliştirmeden, onu geliştirecek tesisler dikmeden, kaba et-süt satışıyla ayakta durmaya çalışıyorsanız..

Babasından, dedesinden kalan mirası yiyen mirasyedi tüketiciliğidir bu.

ÜRETMEDEN EKONOMİ OLDUĞUNU SANMAK

Mesela lokantacılık, kafecilik, AVM’cilik, iki adımda bir açılmış telefonculuk, para tüketmeyi teşvik eden bankacılık, al-satçılık, salgından sonra balonu şişen kargoculuk, e-ticaretcilik, minibüsçülük-otobüsçülük, hazır değerleri pazarlama alanı turizmcilik, üretim ekonomisi değildir. Bırakın üretimi, bu hizmet sektörleri, yeni alt başlıklar icat ederek tüketimi büyütmeye devam ediyorlar.

Tabii ki hizmet sektörü ekonominin vazgeçilmez bir parçasıdır ama üretimle arasında bir denge olması lazım. Yüzde 40 üretim yüzde 60 tüketim diyebilirsiniz. Tam tersi olsa zenginsiniz demektir zaten. Üretmediğini tüketip, ortada bir ekonomi olduğunu sanmak ise gaflettir.

ÜRETEN CEZALANDIRILIYOR

Organize sanayi bölgelerindeki dinamik enerjiyi, savunma ve havacılık sanayisindeki gelişmeleri, bilişim alanındaki sıçramayı, sanki herkes uyguluyormuş gibi bize sunulan örnek tarım ve hayvancılık projelerini gördükçe Ankara ekonomisinin, şeytanın bacağını kırdığını düşünüyorduk.

Yüzde 72’yi duyunca değil yol kat etmek, yürüme bandında yürüdüğümüz anlaşılıyor. Yatırımlar yanlış yere yapılıyor, balon ekonomi görmezden geliniyor hatta üretenler, bırakın teşvik edilmeyi, cezalandırılıyor sonucu çıkarabiliriz bu manzaradan. Devletin başkenti, mirasyediciliği özendiriyor.

RAHATSIZ OLMAYAN SİYASETÇİ BÜROKRAT

Demek o parlak fikirler, çağ atlatacak projeler, toplantı üstüne toplantılar, uluslararası fuarlar falan, bizi koşu bandında yürütüyor ancak. Bundan rahatsız olmayan siyasetçi ve bürokratlarımız var demek. Hevesleri kursağında bırakan bir idareci güruhu.

Birincisi, doğru işe doğru eleman yetiştiremediğinizi anlıyoruz, sanayinin onbinlerce eleman ihtiyacına karşılık işsizlikte artış devam ettiği için.

Böyle bir manzara içinde plan, organizasyon ve işbirliği gibi kavramlar, alay konusudur herhalde siyaset ve bürokrasi için.

Bir avuç iyi adamın kişisel çabaları, taşıma suyla değirmen döndürmek oluyor bu durumda.

KANEPEDEN SİPARİŞ VEREN SÜMSÜK

Ülke ekonomisine örnek projeler geliştiren ve örnek işler yapan Ankara’nın, tüketicilikten üreticiliğe yaklaşamaması, devletin başkentinde acilen sorgulanması gereken hayati bir sorundur. Devletin başkentinde yapılamıyorsa uzak şehirler ne durumda kim bilir.

Her defasında bu tokadı yiyoruz ama yüzde 72 tokadını, bu kadar da beklemiyorduk. Yeni devleti kuran, ekonomiye örnek projeler geliştirip uygulayan Ankara, uzandığı kanepeden telefonla getir-götürcülere sipariş veren sümsük bir mirasyedi gibi.

Buna nasıl göz yumuyor olunabilir?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.