Gezerken sokakların, tesislerin, parkların, mekanların isimlerine, bir daha bakın. Anlamlı, şehir tarihi ya da yaşamıyla bağlantılı, hak eden birçok kahramanın adını göreceksiniz.
Düzenli şehirleşmesi en az 2 bin 700 yıl geriye giden, daha da gitseniz 150 bin yıl öncesine ait insan eşyalarının bulunduğu köklü bir yerleşim merkezi Ankara. Yerleşimler, medeniyetler, imparatorluklar, beylikler, tarihe geçmiş savaşlar, felaketler, devrimler görmüş derin bir tarihi var başkentin.
KİŞİLİKSİZLEŞTİRİYOR ŞEHRİ
Bize dokunan tarafı; son zamanlarda Ankara’yla ilgili olmayan kişi ya da yerlerin, popüler diye bu saydığımız sokak, tesis, park ya da mekanlara verilmesi. Adamın adı gündemde, kültür merkezine, tesise, parka adı veriliyor. Zerre katkısı, faydası olmamış biri, popüler diye Ankara hafızasını meşgul ediyor.
Köklü bir şehir değil de 30 yıl önce kurulmuş Disneyland sanki.
Bu haksız isimleri anmayacağız çünkü o kişi, yer ya da olaylara karşı bir tavır sanılabilir. Öyle bir kastımız yok. Bu yanlış uygulama, bir şehrin kişiliksizleşme sürecini hızlandırır ancak.
Bu kadar derin tarihi, kişilikleri, güncel kahramanları ve olayları varken şehir hafızasında yeri olmayan hatta ulusal hafızadan hızla kaybolacak isimleri niye kullanıyoruz?
İÇERİKSİZ NUMARALAR
İsimler bitmiş gibi numara verdik sokaklara. Akılda hiçbir iz bırakmayan kodlar… “1919, 1920, 1923, 27 Aralık” falan dersin anlarız da hiçbir içeriği olmayan rakamlar koyuldu kolayından. Yetmedi yerleşmiş isimleri değiştirildi sokakların, caddelerin, mekanların; Kızılay hala Kızılay, Tandoğan Tandoğan, 7. Cadde 7. Cadde olarak hala dilimizde.
Taht El Kale
Tarih yazılırken de çok sorun çıkaracak bu isim değişiklikleri. Dün Taht-el Kale dediğimiz Ulus-Kale arası, Kepir Tarla, Kurbağa, Tosbağa Yatağı diye anılan Kızılay, Hamit Tarlası diye bilinen Cebeci-Hamamönü arasını son bilenler de gidince 50-100 yıl sonra hafıza silinecek. O değişen isimlerin neresi olduğunun peşine düşecek tarihçiler.
Kepir Tarla (Kızılay)
BÖYLE OLMALI TARİHE GEÇİŞ
Kasım 2014, Erdoğan Dulda söyleşimizden:
...1952-53 arası nüfus sayımından evvel numarataj çalışması yapmak gerekiyordu. Sokak adı ya da ev numarası olmayan yerler kontrol edilir, eksiklere numara, isim verilirdi. Bu çalışma için Keçiören’de ev tutmuştum.. Keçiören’de Kızlarpınarı Caddesi, Divrik Caddesi ve Duman Sokak arasında Erdoğan Sokak vardır. O sokağa kendi adımı koymuştum. Bir de Aydınlıkevler’de Çevreli Caddesi’ni kesen sokağın adı Şehit Bülent Ay Sokak diye değişti ama o sokağa da kendi soyadımı koymuştum Dulda Sokak’tı adı (Uzayan Sokak, Kara Ahmet Sokak, Duygulu Sokak ve Çağdaş Sokak arasında kalıyor). Sokak sokak, harf sırasına göre koydum isimleri. Ankara Belediyesi, emeğime karşılık bu isimleri koymamı kabul etmişti..
2018 yılında 83. Büyük Atatürk Koşusu sırasında rahatsızlanarak 91 yaşında lisanslı en yaşlı milli atlet olarak vefat etti Erdoğan Dulda. 66. Büyük Atatürk Koşusu’ydu. İyi ki kendi adını vermişti sokaklara; 19 Mayıs Ali Naili Moran Atletizm Tesisleri’nde en küçüğünden büyüğüne tanımayan, selamsız geçen bir tane atlet yoktu. Yerel yöneticilerin yapamadığını, bilmeden kendisi yapmış, Ankara tarihine kendi yazmıştı adını.
Mesela Gençlerbirliği Kulübü’nün efsane başkanı İlhan Cavcav’ın adı, yıkılmış baba evinin olduğu sokağa değil de alakasız bir sokağa verildi Hamamönü’nde. Kopartıldı yani hafıza zinciri.
Bir yere isim koyacaksanız her şehrin ya da semtin, hem tarihi hem güncel kahramanı ya da meşhur şeyini bulursunuz.
MAHALLEYE ADINI VEREN KARDELENLER GİBİ
Batıkent-Kardelen Mahallesi’nde oturuyoruz. Bir gün kış bitmeden bitmiş çiçekler ilişti gözümüze. Kardelenler!.. Semte ismini koyanın alnından öpesi olduk, 20 yıl sonra yeni siteler arasındaki boş arazi ya da parklardan kardelenler fışkırıyor, mekanı mühürlüyordu sahipleri.
Sevinçle biz de bir kök verdik, adına layık semtimizi onlarla sahiplendik. Şehri de yaşayanı da bu kökler yaşatır.
İdeolojik ya da siyasi çatışma yeri değil mekan isimleri, kamu hafızasını bozma, köklerinden kopartma yeri olur öyle yaparsanız.