Bahar mevsiminin son günleriydi. Balkonumun yanında üç tane kavak ağacı. Bu ağaçların birinde kuş yuvası var. Bu kuş serçe kuşu yuva yapmasından yumurta çıkartmasından, yavru yapmasına kadar, her şeyini uzun uzun takip ettim. Yuva bana o kadar yakındı ki elimi uzatsam değecek gibiydi. Bu kuş ailesinin anne ve babasına tanır olmuştur. Erkek serçenin kendine has Allah’ın verdiği şekilde belli oluyor, tüylerinde dişi kuşa nazaran kahve renkli tüyleri oluyordu. Bu yüzden erkek ve dişisi kolaylıkla ayırt ediliyordu.
Yine bir gün bu kuş ailesinin aile saadetlerini seyrederken, üç tane yavrunun dünyaya geldiğini gördüm. O kadar güzellerdi ki sanki sırf etten yaratılmış gibi tüyleri yoktu. Ama minicik ağızlarından çıkan sesler ile yavruluklarını yaşıyorlardı. Daha çok anne serçe bunlar ile ilgileniyor ve yavrularını beslemek büyütmek için çırpınıp duruyordu. Her beş dakikaya kalmıyor ağızında gagasıyla bir şeyler getiriyor, yavrularına paylaştırıyor bir daha uçup gidiyor ve tekrar yiyecekle geri dönüyordu. Bu çalışma günler kovaladı, yavrular artık kuş yavrusuna olmaya dönüşmüştü. Yemeleri biraz daha istek arz ediyor, olmalı ki anne kuş daha çok uğraşı ile onlara yiyecek getiriyor tekrar dönüyordu. Baba serçe zaman zaman görünüyor oda yiyecek ile dönüyor v yavrularına paylaştırıyordu.
Bir gün yine onları seyrediyordum anne kuş yine yiyecek ile geldi yavrularına verdikten sonra geri dönerken eyvah eyvah ki ne eyvah anne kuşa bir motosiklet çarptı ve anında öldü. Ben bitmiştim şimdi ne olacaktı. Yavruları kim besleyecekti. Allah var gayle yok diye kendimi teselli etmeye çalıştım ama o günden sonraki o yuva üzerindeki bekleyişim daha da sıklaştı. O eski yuvada ki aileye neşesi yerine acılı bir hayat başlatmıştı. Yavruların yiyeceği azalmış, neşeli cıvıltılar yerini hıçkırıklara bıraktığı belli oluyordu.
Baba serçe ara sıra görünüyor ağzında bir şeyler getiriyor ama yavrularına yiyeceği yetiştiremediği belli oluyordu. Zaman geçtikçe yuvada elem ve kederin başladığı belli oluyordu. Çünkü yavrunun biri cıvıltısı azalmış kavası yerden kalkmakta zorlanıyor sesi sanki zoraki çıkıyordu. Bir gün sabah uyandığımda o yavrunun öldüğünü gördüm. Gözyaşlarıma hakim olamadım anne ölmüş gitmişti yavruların buna tahammülü kalmamıştı.
Kardeşlerin biri de ölmüştü. Allah’ım dedim. Kimseyi annesiz bırakma diye dua etmeye başladım. Erkek serçe yine uğraşısına devam ediyordu ama yuvadaki neşeli günler geride kalmıştı. Anne ölmüş hiç beklenmediği bir anda kardeşlerden biri daha gitmişti. Baba bunları zor da olsa yetiştirmiş yuvadan uçmuştu ama benim yüreğimde ölen anne serçe ve o yavru kalmıştı. Bu vesile ile tüm annelerin anneler günün kutluyor hepsinin ellerinden öpüyorum. Yuvalarında saadetler diliyor acılarla karşılaşmamalarını yüce rabbimden niyaz ediyorum
ÖLEN SERÇE
Anne neredesin bak hastayım ben
Bana yiyecek getirirdin her an sen
Sesimi duymuyor kimse onu bir bilsen
Her gün seni burada beklerin geleceğini bilsem
Ben küçük bir yavru idim ihtiyacım vardı sana
Kardeşlerim aç susuz kaldı bana acımadı ya
Allah böyle istemiş arzularım son buldu da
Sana ihtiyacım bitmedi seni arzularım ana…