Araç kullanmak “refleks” işidir. Yol, güncellenen eğitim alana serbesttir

Deniz Kakanaş

İster kara, ister hava, ister deniz ya da tren yolu olsun “ARAÇ KULLANMAK EN KİŞİSEL ÖZGÜRLÜKTÜR” hatta “kanatsız uçmaktır” diyebiliriz.

Hayat, aynı “vites”e benzer. Bazen ileri gitmek gerekir bazen de geri. Ancak, hayatın tüm olumsuzluklarına rağmen dümeni tecrübesiz çevirmek, aynı buzun üzerinde savrulmaya benzer. Yer çekimi bu durumda hiçbir işe yaramaz.

KONU sırasıyla; ULAŞIM, ARAÇ, YOL, EĞİTİM-EHLİYET, SÜRÜCÜ-ŞÖFÖR, KANUN-KURAL-SUÇ-CEZA olunca bir olay, ya da durum olduğunda her şey birbirine bağlantılı. Her biri, birbirinden sorumludur. Ütopya ancak kişisel gelişim ve donanım için hayati gereklilikleri teknik öğreti olarak “öğretmensiz bir okulda” öğretme hedefi olan Toplum Geliştirme Akademisi kısa ancak etkili “Trafik” makalesinde birkaç önemli önlem-yöntemden bahsederken birçok soruların-sorunların cevabı niteliğinde olacaktır.

ULAŞIM denince akla ilk gelen şey; karayolları, demiryolları, denizyolları ve havayollarıdır. Taşıtları süren sürücü kullanacağı araca göre” şoför, makinist, kaptan ya da pilot” vs. olarak adlandırılır. Kilometrelerce uzunluğunda rotalı-rotasız karayolu, demiryolu, su yolu ve havayolu vardır. Dolaylı olarak alınacak eğitim, belge, bilgi bizleri yolda bırakmayacak en önemli ışıktır.

Ulaşımda hareket eden insanlar yolcuysa; bir araca, araç varsa bir sürücüye, sürücünün kurallara, yolcu ve sürücünün birbirini anlaması için uyuma ihtiyacı varken sıra geldi yaya ile karşılaşmaya.

Trafikte yayalara öncelik verilmeli. Ancak yayalar da, karşıdan karşıya geçerken defalarca sağa-sola baktıktan sonra ve iyice görmediği yoldan geçmemelidir.
Aslında genel manasıyla “ulaşım kavram olarak hepimizin birbirini taşıdığı bir anlaşma dilidir” bu yüzden uyum eğitimleri uzaktan yakından verilmelidir.
Devamlı kaza yapan kişilere, hiç kaza yapmayan kişilerin tecrübeleri aktarılmalıdır.

ARAÇ hangi çeşit olursa olsun, ulaşım araçları insanlar için büyük kolaylıktır ancak bireysel ulaşım aracı bir yandan cebimizdeki parayı boşaltırken diğer yandan ekonomiye katkıdır. Her şeyde olduğu gibi artıları ve eksileri de vardır yani yaşam da bir devir daim, değişim ve dönüşümdür her seferinde başa dönülür. Ayrıca çözümü bir türlü bulunamayan trafik meselesi başlangıçtan sonuca kadar insanın hayatını kolaylaştıran ya da karartan bir durum oluşturur.

Birçok araç farklı çeşitte, genişlikte, ağırlıkta üretilse de sürüş yol-yön uyarı tabelaları hemen hemen aynıdır ancak farklı olansa trafiğin sağdan ya da soldan işlemesidir.
Alışkanlığın dışına çıkıldığında uyumsuzluk meydana gelir.

REFLEKS birçok hata ve kazaya sebep olmaktadır. Refleks anlık tepki-toparlanma demektir. Eskiden araç üreticileri sürücünün dikkatini dağıtmamak için radyo bile koyamamışlar yani ilk otomobilde radyo-reten dikkat dağıttığı için geri çekilmiştir. Sürücüyle sohbet etmek, telefonla konuşmak da refleksi zayıflatmaktadır.

Diğer en önemli tehlikeyse “geçerim” diye acele edip, trafik ışıklarında “dur” ışığına uymamak, diğeriyse “ters yola” girmektir.

Temel’in çok kişinin örnek gösterdiği bir yol fırkası vardır. Bu konuda ters yola giren Temel arabanın radyosundan yanlış yönden giden bir sürücünün dehşet saçtığını öğrenir ve artık sağa sola direksiyon sallamaktan bıkan Temel “–Ne biru hepisu hepisu” diye bağırmış.

Güvenli sürüş için yol ne kadar önemliyse araç alımı, sürücünün uyulması gereken kurallar, yolun başlangıcında arkadaşımız hızsa, kaza kaçınılmaz sondur.

Araç almak isteyen kişi tam donanımlı bir ekspertiz bulmak yerine kesesine ve kafasına göre hareket ettiği için herkes için kolayca av oluyor ve kandırılıyor oysa km yada yakıt hesabı yapmak yerine önce can sağlığını düşünmek gerekir. Çevreyi kirletmeyen elektrikli, rüzgârda savrulmayan, az maddi hasarla atlatılan darbeye dayanıklı, sağlam araba alma düşüncesi rafa kaldırılıyor ta ki bir kazayla karşılaşana kadar. Sonrası hep dram öyküsü. Sevdiklerimizi kaybettikten sonra iş işten geçiyor.

Arabanın üretimi, binlerce parçası, piyasadan çekilenler, parçası tükenenler ya da markaların iflas öyküleri, kimbilir kaç metreyle donatılan akım kabloları, bir zamanlar çamur sıçramasın diye üretilen gösterge panosu, yerlisi, yabancısı, antikası millisi derken ömrü, yaşı, aldığımız kimyasal kokusu (bileşik zehir) çöplüğü, doğaya verdiği hava kirliliği, park sorunu, borcu, harcı derken araba yinede herkesin hayalindeki en önemli şey.

Tüm her şeyi bir kenara bırakarak herhangi bir aracın koltuğuna geçip direksiyonu elimize aldığımızda neyle karşılaşacağımızı bilmeliyiz.

Trafik kurallarına uymayanların denetimi, ehliyet sorgulaması, hız kontrolü alkollü araç kullanma, yol yardımı, kaza-kurtarma, yardım ve çekici çağırma gibi birçok şeyi İçişleri Bakanlığına bağlı trafik polisleri tarafından yapılmaktadır.

Kontrol için Polis kenara çekme işareti vererek “ehliyet, ruhsat lütfen “dediğinde sakin olmalıyız. Şimdiki gibi maske takmayana, yasak olduğu halde sokağa çıkana günün şartlarına göre yeni cezalar eklense de Amacımız-amaçları sağ salim yerimize ulaştırmaktır. Eksikleri olmayana ve yanlış yapmayana ceza vermezler.

Olumsuz bir şeyle karşılaştığımızda ya da kaza yaptığımızda acil olarak gerekli yerlerden ilki emniyet yani “155-156 Polis-Jandarma imdat”tır. Kısa, öz bir şekilde yer ve kaba olarak olay ve durum anlatılır. Yangınla ilgiliyse İtfaiye 110 ve yaralı varsa kişiler hakkında bilgi verilerek Ambulansa-112’ye haber verilmelidir.

Aslında böyle durumlarda dikkatsizce geçtiğimiz ders olan ilkyardım hayati ihtiyaçtır ancak birçok kişiyi basit teknikleri bilmediğimizden kaybetmekteyiz.

Herhangi bir kazanın maddi açıdan verdiği zarardan çok manevi telafisi olmadığı için araba kullanma sanatı trafik ister sağdan, ister soldan işlesin, hangi arızayı verirse versin, hangi bozuk yoldan giderse gitsin herhangi bir olumsuzlukta en başta sürücü olmak üzere araba satışından sürücü belgesi veren okula, yol yapan ve tabelaları koyan karayollarından ceza kesen trafik polislerine kadar herkes sorumludur.

Tüm tedbirleri aldıktan sonra yola çıkacak sürücü aracın başına geçmeden önce muz, süt, yoğurt gibi uyutan, mideye girince alkol yapan greyfurt gibi gıdalar yememeli, ağrı kesiciler içmemeli sade bir Türk kahvesi ile yola çıkmak dinç olmak için yeterlidir. Moral ve şuur bozukluğu, alkol kadar tehlikelidir.

Emniyet kemeri bağlandıktan sonra araç kullanıcısı sürücü çok iyi bilmelidir ki, kanun kural ötesinde yazılı olmayan Ahlâki kurallar vardır mesela amme hizmeti gibi ya da “Araç dili” sürüş esnasında işaretlerle yapılır. Çok azı selamlama, kırk yılda bir teşekkür en çoğu da küfürdür. Çoğu ışık, selektör ya da kornayla yapılır.

Araçlar aynı zamanda kızıl ötesi gibi görünmeyen egzozla karbonmonoksit gazı yayarak çevreyi kirlettikleri gibi kornayla da sese duyarlı insanları, hastaları çevreye rahatsızlık veren gürültü yayarlar ancak farkında olmazlar. Bu yüzden korna çok acil bir durumda ve son uyarı olarak kullanılmalıdır.

Sürücüler arasında yasaklara karşı komik iletişimlerde vardır. Sinyalle yol verme, vermeme ya da gidiş, geliş güzergâhlarında “ileride kontrol var başının çaresine bak” gibi başka yollara geçerek kaçmanın alternatiflerini sunarlar. Sürüşle, varış arasında akıl almaz teknikler ve alternatifler vardır.

Ulaşım ve sürücü yaşamla ölüm arasında kelle koltukta gittiği için birçok şarkıya, şiire, türküye fıkraya, filme, en komik skeçlere konu olup güldürse de hatası da insanı canından ve malından eder ve sağ salim ulaşamamak, o acı haberin evlere verilmesiyle büyükten küçüğe herkesi perişan eder ayrıca birçok kişiyi birbirinden ayırır yani bir kişinin basit olarak algıladığı hatanın cezasını aile, toplum, devlet herkes çeker. Hatta haberlerin birçoğu kazalarla ilgilidir.

YOL;  HAVADA, KARADA, DENİZDE GİTMEK İÇİN YOL/ ROTA GEREKİR.

Bir araç yola çıkacaksa bakımı yapılmış, bozuk bir şeyi varsa tamir edilmiş, eksik belgesi varsa tamamlanmışsa yola çıkabiliriz.

Yol yapım işi, en çok ihalesi alınan, bin bir türlü fırıldakların döndüğü, siyasilerin yaptıkları iş olarak en çok övündüğü bir meslektir ayrıca yandaşlarını işi bilsin ya da bilmesin zengin eden bir sektördür.

Asfaltlamanın bile çeşitlilikleri ve kalitesi vardır. Birçok yol ses yapar ya da çeşitli buluşlarla ses kesilmeye çalışılır ya da yapay ses bile üretilebilir çok şey mümkün.
Pek üzerinde durulmaz ancak birçok kaza yol sebebiyle işlenir. Mesela ışıklandırılmayan yolda kaza bela çok olur.

Yollardaki dur-kırmızı ışık, hazırlan, sarı, geç yeşil ışık patentlidir aslında trafik ışıkları demiryolu sisteminden gelmektedir.

Tabelalarsa çok uzun süre değiştirilmezler, çünkü çok maliyetlidir. 2020 yılında tabelalardan nüfus açıklaması bu yüzden kaldırılmıştır çünkü hızla çoğalan dünyada herkes oturduğu yerden çalışandan daha kolay hesap yaptığı için günlük doğan, ölen ya da göç edenleri takip etmek çok büyük sorundur. Yazarken bile sistemde birçok değişiklik olur yetişmek mümkün değildir.

Kontrolsüz yollarda hem araç hem yaya tehlikededir buna önlem olarak eğer trafik sağdan işliyorsa araba sağdan, yaya karşıdan gelen aracı görecek şekilde bilhassa gece fosforlu giyinerek soldan gitmelidir ancak yinede yürüyüşü tercih edenler egzoz zehrini almamak için rüzgâr esintisine dikkat etmesi gerekir. Soldan işleyen trafikte tamamen bunun tersi işler yani yolu görmeden yola gitmek çok tehlikelidir.

Yola çıkan herkesin ve her şeyin ardından su dökme geleneği de “sağ salim git-gel”, “yolun su gibi açık olsun” demektir. Yolda kalmaksa herkesin korktuğu şeydir ancak ülkemizde yolda kalana herkes yardım eder.

Gece yola çıkmaksa gündüze göre daha tehlikelidir. İnsanların onca km yaparak uzun yola günlük giderek dönmesi hem zaman, hem bütçe israfıdır. İnsanın evi ve işi arasındaki mesafe her an oluşabilecek olumsuzluğa karşın yakın olmalıdır. Ancak bu vesileyle trafik çilesine çare bulunabilir.

Ayrıca uzadıkça uzayan trafik çilesi yoğunlaştıkça gökyüzüne egzozdan saldığımız karbonmonoksit gibi gazların bulutlardaki yağmurla birlikte yeryüzüne inerek bizimle buluşması kanserin ta kendisidir. Trafikte geçen saatler stresin başlıca nedenidir. Egzozdan dolayı hava kirliliğinden hayatını kaybedenlerin sayısı az değildir. Egzozdan dolayı hava kirliliğini yeryüzüne indiren ilk yağmurlar sağlık için tehlikelidir. Hava kirliliğinden hayatını kaybedenlerin sayısı hiçte az değildir.

EHLİYETE BAŞVURACAK KİŞİ-SÜRÜCÜ-ŞOFÖRDE ARANACAK ŞARTLAR

Bir aracı sürmek için sürücünün beden organlarının yetersiz olması değil önce akıl sağlığı yerinde olması için rapor getirmesi gerekir hatta sık sık kaza yapanların bu raporu yenilemesi gerekir diğer önem arz eden şeyse refleks sınavını geçmesidir. İleri sürüş tekniklerinde öğretilen refleks herkes için gereklidir.

Yola çıkacak sürücü mecazi anlamda yolda taş varsa kaldırmalıdır sorun çıkaran değil çözen olmalıdır. Mutlaka kişisel gelişim ve donanım eğitimi almalı, şuursuzca yaptığı her hareketin toplumun can güvenliğini tehlikeye attığını bilmelidir.

Suç tek kişilik değildir mutlaka onun öncesi, şimdisi ya da sonrası vardır?
Genetik olarak kötülüğe meyilli insanların kanun kural tanımadıkları için iş işten geçmeden araba dilini çok iyi öğrenmek gerekir, sorunlu kişilerle karşılaşıldığında can emniyeti için gerekli yerleri aramak yapılabilecek en güvenli yoldur.

Erkek çocuklarına çocukken araba çarpışmalarını normal gösteren oyun ya da videolar erkeklerin kadınlardan daha cesaretli olduğunu ortaya koymaktadır.

Trafik eğitimi önce ailede sonra okulda daha sonra sürücü kursunda başlayarak devam eder ancak yeterli değildir. Her yıl eğitimin yenilenmesi özellikle davranış bilimlerinin derslere eklenmesi gerekir.

Polisleri gördüğünde arabayı oyuncak gibi polisten kaçmayı macera zannettiği için böyle sorunlu kişilere eğitim vermeden ehliyet-sürücü belgesi vermek, ehliyet verildikten sonra gerekli takibi yapmak ve gerekirse ehliyeti geri almak asli görev olmalıdır.
Cezaların kaza oranını düşürmediği, can alan ve verenlerin tükenmediği, telafisi olmayan yaralar açtığı için eskiden alınan bir belgenin günün şartlarında yeni üretilmiş bir aracı kullanmaya uyum sağlayamaz.

Bir aracı doğru dürüst sürmesini bilmeyen kişiye ehliyet vermek küçük bir çocuğun eline silah vermek gibidir ne yapacağı belli olmaz.

Sadece alanın değil, verenin de bu sektörden men edilmesi gerekir. Eğitimi yeterli vermeyen sürücü kurslarını değiştirmek kursa başvuranların asli hakkı olmalıdır.

ARABA KULLANMAK İÇİN EHLİYET-BELGESİ ALANLAR VE VERENLER

Ehliyetsiz araba kullanmak yasaktır ve cezası ağırdır. Torpille yada parayla alınan ehliyet araba kullanamaz. İğne vurmasını bilmeyenin bir kişinin doktorluk diploması alması hiçbir işe yaramaz. Ayrıca eğitim almak insana hem bilgi hem de çevre edindirir.

Eskiden ehliyete kimlik üzerindeki fotoğraf değiştirildikten sonra üzerine bir lirayla soğuk damga yapılır, kimlik PVC yapılarak öğrenci yerine konuda eğitimli sahtekarlar sınava girerek bu işi para için yaparlardı. Şimdi online olması sahtekarlıkları önledi. Ayrıca gözlerinde sorun olan birçok kişi görmediği halde yada tek gözle ehliyet almıştır.

Birçok sürücü kursu masrafların yüksek olmasından dolayı maliyeti az tutmak için okuluna ehliyet almak için gelen sürücü adayına gerekli eğitimi vermemektedir.

Çoğu eski arabalardan oluşan eğitim araçları, birçoğu sertifikasız(onlardan biri de bendim) ya da bilinçsiz eğitimci veya kurs eğitiminden özel derse geçerek refleksi olmayan kişileri para kazanma uğruna sürücü öğretmeninin yardımcı debriyajla destek vererek topluma salınan zavallı araba meraklıları trafikte “SON”larıyla karşılaşmak için bilinçsizce can atarlar ya da hayatımızı “SON”landırmaktadırlar.

Sürücü kursunda iyi eğitim almak, trafik işaretlerini iyi öğrenmek, ilk yardımı geçiştirmeden çok iyi öğrenmek, direksiyon eğitimi yeterli değilse ek ücretle özel ders aldırmak gerekir. Araba kullanmayı ailedeki herhangi bir şoförden değil bu konuda kendisini eğitmiş kişileri kurumlar önermelidir.

Aslında araba kullanmak demek aracı çok iyi tanımaktır yani aracın genişliği, uzunluğu, kullanılacak takımlara alışmaktır. Ehliyet sadece belgedir araba kullanamaz.

YOLA ÇIKARKEN GÜNLÜK ÖNLEMLER

Yılların kaza yapmamış ve binlerce kişi yetiştirmiş E sınıfı, SRC1 ve SRC3 belgeli uluslararası yolcu ve yük taşıma sürücü belgeli olarak şu bir gerçek ki, ehliyet aldıktan sonra yine eğitimci gözetiminde bir sokak kadar yeri hergün sabah erkenden kalkarak arabayı bir ay kadar emniyetli bir şekilde süren kişi arabaya alışır yani cesaret bilgiden sonra gelmelidir.

Araç kullanırken giyim kuşam çok önemlidir. Topuklu yada altı araç pedalını hissetmeyen kalın tabanlı ayakkabıyla araba kullanılmaz.

Hava güneşli ya da karlı da olsa güneş gözlüğü gereklidir. Tabela araçlar için büyük ihtiyaçtır.

Araba arızalıysa, içinde kırılacak dökülecek tehlikeli bir şey varsa ya da bir bebek bulunuyorsa veya engelli biriyse aracına tabelayla yazarak bildirme zorunluluğu olmalıdır.

Su ve yağ bakımı; Genel bakım haricinde günlük olarak araba yağı kontrol ettirmek çok önemlidir, edemiyorsak bir benzinciden destek alarak yedekte bir şişe su-yağ taşımak önlemdir.

Lastikler; Yola çıkmadan önce sınavlarda olduğu gibi şöylece araba etrafında dolanıp tekerleklere tekme darbesiyle bakmak en önemli önlemlerden biridir.

Lastik değiştirmek çok zor bir iş değildir lastik patladığında yedek lastiğin sağlam olup olmadığına bakmalıyız. Bilmediğimiz yollarda giderken bazı insanların yakındaki lastikçilere para kazandırmaları için lastik patlattıkları bilinmektedir.

Gideceğimiz güzergahtaki yakın lastikçilere göz gezdirmek işimizi kolaylaştırır.
Hava lastikleri sıcak yada soğuk mevsimlere göre ön ve arka tekerlekleri ayarlattırılmalı, kışlık yazlık lastikler yol ile arabanın emniyetini sağlar.

Egzoz borusu; Arabayı çalıştırmadan önce egzoz borusunu iyice kontrol etmek henüz sürücü kursu kitaplarında önlem olarak yer almıyor olsa da egzoza küçük bir hayvanın girip sıkışabileceği, çocukların oyun oynarken içine mısır koçanı ya da parça kumaş gibi bezleri boruya sokarak sürücünün hayatını egzoz dumanını arabanın içine vererek ne kadar riske attıkları tahmin bile edilemez. Egzoz dumanı hemen anlaşılmaz sinsice zehirler.

Plaka; Arabanın yıkanıp içinin dışının kirden arındırılması, plakaların okunması için gereklidir ayrıca plakanın sağlamlığını her ihtimale karşı kontrol edilmelidir. Eğer plakası bir şekilde düşmüşse taktırmak için en yakın sanayi bölgesine gitmek gerekir.Yolda düştüğünde en yakın sanayide yaptırılması gerekir. Plaka olmadığını bile bile, yola gitmenin cezası arabayı trafikten men ettirebilir.

Yakıt-benzin; Benzinse hayati ihtiyaçtır  yolda kalmamak için bitirilmeden ful depo doldurulmalıdır ayrıca aslında benzinlerin çok çeşidi olsa da aynı yerden gelmektedir çoğunda oktan denilen yükseklik reklamlardaki gibi değildir isteyen ölçebilir ve bunu da performanstan anlayabiliriz.

DİKKAT;

Kar yağmur, fırtına ve dolu gibi tehlikeli günlerde acil durumlar haricinde yola çıkmak herkesi meşgul eder. Böyle günlerde hayat durduğunda birkaç gün beklemek gerekir.

Aşırı yağmurda sileceklerin bozulması işten bile değildir her zaman arabada bir yedek silecek bulundurulmalıdır.

Mesela sis yolları kapattığında sis lambasının işe yaramadığı sadece önünü görebildiği için çoğunlukla ezbere gidildiğinden diğer arabalar tehlike arz ederler.

Lütfen sürüş esnasında telefon kullanmayınız acilse kısa tutmak gerekir ayrıca uygun ceplerde durup konuşmak en sağlıklısıdır. Araçta televizyon seyretmek de dikkat dağıtır.

Sürüş esnasında eksikliklerle karşılaşıp zor durumda kalmamak için kalkış, sürüş, sollama, sağlama, hız, duraklama, park etme dahil her hareket hatta aracın alacağı yolcu kapasitesi, yükün ağırlaşmasıyla frenin tutmasına kadar etki eder.
Geçiş üstünlüğü olan ambulans, polis itfaiye gibi araçları gördüğümüzde hemen sağa geçmeliyiz çünkü içinde ya da bir yerlerde kurtarılacak hayatlar vardır.
Sadece araç muayenesinde değil ilk yardım çantası, yangın tüpü muayeneden geçiş olarak düşünülmemeli hayati ihtiyaçtır. Özellikle ceset torbası çok acı olsa da bulundurmak zorunludur.

TRAFİK-DERSİ; ARABA NASIL KULLANILIR

ARABAYI TANIMA; Emniyet kemerinizi takınız ama mutlaka takınız, unutmayınız
Koltuğa oturan sürücü önce sağdan sola gaz, fren, debriyaj’a göre uzaklık-yakınlığı, yükseklik alçaklığı koltuk ayarı ve boya göre ayna ayarı yapmalıdır.

Şu kural her zaman emniyet için çok önemlidir.

Arabaya binildiğinde önce frene basılır, kontağı kapattıktan sonra en son frenden ayak çekilir.

Frene basmadan yapılan işlemlerde araba kayabilir.

Arabanızın panosunu şöyle bir incelerseniz çok şey öğrenirsiniz.

Direksiyon etrafında sinyal, korna, ışıklar gibi her şeye göz gezdirmelisiniz.

Vites genellikle şöyle bir sistem içindedir.

Boşta durduğunu düşünürsek elimizin ayasıyla tam radyo yerindeki yer-yukarı doğru 3. vites, tam onun karşısı aşağı doğru 4.vites.

Ortaya boşa gelip boştan sola ve araç anahtarına doğru 1. vites, 1. vitesten tam yol aşağı cebimize doğru 2. vites.

Boştan sağ yukarıya doğru 5. Aynı yoldan geri aşağı geri vitestir yani 5. Ya da geri vites bazen arabanın modeline göre yer değiştirmiş olabilirler. 5.- 6. diye devam edebilir. Vitesler otomatik olmayan manuel arabalarda debriyaja basmadan vites değiştirilmez . Büyük ya da küçük araçlarda çeşitlerine göre manuel vitesler çok çeşitlidir. Numaralarla belirtilir ancak geri R her zaman geri gidiş demektir yani şöyle düşünebiliriz ileri sürüşün tersi geri gitmektir.

Otomatik vites arabalarda harfler boş vitesi ya da ileri-geriyi göstermektedir.
Otomatik araba gaz pedalından ayak çekilip tekrar basıldığında devir aldırma gibi yöntemler uygulanır ancak bizler vitesli arabayı kullanmayı öğreneceğiz.

Sağ, sol ve orta aynayı da ayarladıktan sonra eğer araba vitesliyse sağ ayak önce frene basar sol ayak debriyaja sonuna kadar basarak vites el ayasıyla yumuşak bir hareketle ortaya doğru yani boşa alınır viteste araba çalıştırılmaz.

Önce arabanın devir sesiyle tanışmalısınız.

Arabanızı boş vitese alarak emniyet freni çekildikten sonra ayağınız gaza dokunduğunda ne fazla ne az gaz vererek sabit bir şekilde devir göstergesinin 10.20.30’a kadar çıkarak gaz sesini öğrenin. Gaza ayağınızda attığınızda ölçülü gaz vermek bu sizin can emniyetinizi korur

Haydi hayırlı olsun artık yola çıkıyoruz Bismillah diyebiliriz.

Eller direksiyonda saat dokuzu çeyrek geçe gibi tutulur.

Direksiyon hakimiyeti araba kullanırken çok önemlidir çok sarılmadan tutulmalı, diğer parmaklarda el direksiyondan kalkmadan işaretleri vermelidir.

Sağ ayak frene şeffaf bir şekilde basarken sol ayak debriyaja sonuna kadar basar ve vites boşa alınır.

Sağ elle kontak çevrilir ve araç çalıştırılır. Kontak çevrildikten sonra el çekilmelidir.

Vites kolu 1. Vitese takılarak aynalar kontrol edilir.

Trafik hangi taraftan işliyorsa o yöne doğru sinyal verip önce aynaları iyice kontrol ettikten ve kafanızı çıkarıp-döndürerek yola iyice sonra kalkışa hazırız demektir.

Araba kaldırmak o kadar hassas bir konudur ki, bazı kişiler sağdaki gazı hiç kullanmadan fren üzerinden sağ ayağını kaldırdığı gibi önlem olarak üzerinde tutar ancak sol ayak debriyajın yarıya yakın yeri yani KAVRAMA-KALKIŞ NOKTASINA geldiğinde öylece beklerse yani debriyajı bırakmazsa araba kendiliğinden zaten kalkar ancak bu yöntem debriyajı yorar ve bozulmasına sebep olur.

Tam olarak arabayı şöyle kaldırmalıyız;

Sağ ayak orta pedal frenden kalktığı gibi sağ gaz pedalıyla inişe geçer gibi ancak gaz vermeyeceğiz dokunacağız, sol debriyajı da çok az kaldıracağız bırakmayacağız.

Aynı terazi gibi düşüneceğiz.

Sol ayak pedalı debriyajı arabanın istop etmemesi için kalkıştan birkaç metre sonra bırakacağız ama yinede tamamen değil yani sağ ayak 10 devir gaz verirken debriyaj kavrama-kaldırma noktasına gelip arabanın tekerini yürütmeye başladığında gazdan ayağımızı çekeceğiz çünkü ilk sürüşlerde araba kullanamayanların en korktuğu şey gaz ayarıdır.

Gaz ayarı devir göstergesi ve sesiyle öğrenilmelidir.

Vitesi yükseltirken ya da düşürürken devir sesine çok kısa zamanda alışmak zorundayız. Devir göstergesi her 30 ya da 40’a geldiğinde vitesimizi yükselteceğiz hızımız azaldığındaysa olduğumuz vitesten aşağıya ineceğiz.

Arabayı durdurmak kalkıştan daha kolaydır uygun park yerine-ceplere yaklaşınca sinyal verdikten sonra aynaları göz kaçırması yöntemiyle ön, arka ve yanları kontrol ettikten sonra önce çok az fren ve sonuna kadar debriyaja basarak arabayı durdurabilirsiniz.

Aracınızı iki araba arasına park etmeyi öğrenmek istiyorsanız bunu üç oyuncak arabayla mantık oturtarak çalışmalısınız ve arabayı iyice yerine yerleştirdikten sonra direksiyonu düzeltmezseniz olduğunuz gibi yorulmadan kolayca çıkabilirsiniz

İlk zamanlar ileri geri 1. Vites yeterlidir kesinlikle ikinci vitese çıkılmamalıdır. Dersler düz yolda, yokuşta durmak, kalkmak olmalıdır.

Yokuş aşağı ve yukarı vites değiştirmek uygun değildir. Yokuş yukarı hangi hızla giderseniz gidin debriyaja bastığınızda ya da gazdan ayak çekildiğinde araba hemen yavaşlar, yokuş aşağı giderken vites küçültmek istediğinizde önce debriyaja basmak arabayı daha da hızlandırır sadece vites büyütmek için kullanılır. Çoğunlukla benzin harcamasın diye yokuş aşağı vitesi boşa alarak salan kişiler fren balatalarının şişmesine ve frenin patlamasına sebep olmuşlardır. Bu özellikle sıcak havalarda çok tehlikelidir.

Sürüş esnasında dönüş çemberleri çoğunlukla yola taştığından hızını almış düz yolda giden aracı savurarak dengesini bozmaktadır.

Dönüş çemberlerinin çok daha küçük olması gerekir.

Park ederken yokuş aşağı veya yukarı fark etmez ancak direksiyon mutlaka tretuvara doğru kırılmalıdır. Bu yöntem aslında düz arabayı iterek götürmek isteyen araba hırsızlarına karşı da bir önlemdir.

SPOR

Hareketsiz bir yaşam sunan ulaşım araçlarını mecbur olmadıkça kullanmamalıyız ve milli servetimizi yok etmemek için tek kişilik arabanın yerine birkaç arabayı kaplayan ve park sorununu ortadan kaldıran toplu taşımayı tercih etmeliyiz ancak bu salgında artık bu mümkün değildir. Gidilecek yer yürüme mesafesindeyse sağlık için yürüyerek spor yapmalıyız ya da bisiklet en sağlıklı ve en ucuz araçtır.

Son söz olarak araba kullanmak meslek olarak altın bileziktir kadın ya da erkek mutlaka öğrenmeliyiz.

Ne yazık ki arabayla ilgili her şey emniyetten önce sadece reklamla dönen bir pazardır bu sektör. Üretilen malın doğuşundan kullanılmasına hatta çöp oluşuna kadar bir nüfus kağıdı olması gerekir ruhsat yeterli değildir.

Çalınan araçları parça parça satanlar insanları çok zor duruma düşürmekte parçaların bile yaptığı yolculuk bilinmelidir fakat böyle bir sistem dünyada yoktur. Ayrıca üretilen araçların neredeyse tamamı farklıdır. Eğitim vermeden kişilerin eline teslim edildiği için kullanım kurallarının yada kolaylıklarının çoğunu bilmiyoruz daha çok yıpranıyor-yıpratıyoruz.

Güvenli olmayan bir sürüşün kaderine teslim edilen biz insanoğlu, sonrasında bir sürü hikayelere konu olarak içinden çıkılamaz bir maceranın içinde bulunuyoruz.

Yollar;

Araçlar;

Sürücüler yığın yığın...

Neye yarar ki, yolunda “doğru gideni” kaza bela buluyorsa…