Sevgili dostlar!
Gazetecilik zor iştir; zahmetlidir…
İşini iyi yapan için getirisi, “ne umdurur ne öldürür!”
Ben uzun sayılabilecek bir süredir gazetecilik yapıyorum.
Çer-çöp muhabirliği ile başladığım kariyer yaşamım Parlamento muhabirliği ile devam ediyor.
Aradaki editörlük, İstihbarat şefliği, Haber müdürlüğü, Temsilcilik, Genel Yayın Müdürlüğü de dahil olmak üzere ruhumdaki muhabirlik ateşi hiç sönmedi.
Gazetecilik dışında başka iş bilmem.
Şimdi de iyi bildiğim işi yapıyorum.
Geçen hafta Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kültür Sanat Muhabirleri Derneğinin illerin tarihi ve kültürel değerlerinin tanıtımını amaçlayan bir proje kapsamı çerçevesinde Kars ve Ardahan’daydım.
Kars’ta Vali Ziya Polat bize muhteşem bir bilgi aktarımı yaptı. Bize, Kars’ın Rus işgali döneminde yapılan Baltık mimarisi olarak adlandırılan o muhteşem binaların özelliklerini ve neden korunması gerektiğini bir sanat tarihçisi mimar gibi özetledi.
Kars’ın tanıtımının yapılamadığını söyledi.
Ben de “Bizim basın camiasında epey bir ‘Kars çetesi' var. Destek olmuyorlar mı?"diye espri yaptım. Vali bey güldü. Elbette umur görmüşlüğün verdiği deneyimdi.
Sonra Ani Ören Yeri, Tabyalar ve kayak turizminin Kars için önemini anlattı.
Vali Bey anlatırken bir ara acaba ‘Kars’ta otelleri mi var yoksa turizm acentası sahibi mi’ diye düşünmekten kendimi alamadım!
Absürd bir şey yazmadım!
Turizm Bakanımızın onlarca oteli, turizm şirketleri yok mu?
Var!
Biliyorum “Vali devlet memuru o maaşla nasıl otel sahibi olur?” diye düşünüyorsanız “haklısınız” diyemeyeceğim önümüzde emniyet müdürü, Vali, Siyasi Parti Genel Başkanlığı ve Bakanlık yapmış örnek var...
Neyse!
Bunlar yazının geçmişi anımsatma tarafıydı…
Gün, gece yarısına yakın bir zaman diliminde bizimle birlikte olan ve kenti tanıtan ve Karslıların “Valim nasılsın?” diye samimi selamlaştığı Ziya Polat Kars’ın neden sanayi kenti olamayacağını anlattı.
Evet, Kars bir turizm ve tarım kenti olmalı.
Potansiyeli yüksek.
Vali Polat da bunu bildiği için süreli de olsa görev yaptığı kentin kalkınması için çırpınıyor.
Kutluyorum sayın Polat.
Kars Turizm ve tarım kenti olmalı.
Bu arada hakkını yemeyelim Belediye Başkanı Ötüken Senger’i son dakikada tanıdım. Anlattığından anladığım Vali bey gibi düşünüyor.
…
Gelelim Ardahan’a
Programın ikinci ayağı olan Ardahan’a daha önce gazeteci olarak iki kez gitmiştim.
Köy kasaba arası bir yerdi.
Hükümetin istihdam sorununu çözmek yerine ertelemek için başlattığı “Her İle Bir Üniversite” projesi doğrultusunda kurulan Ardahan Üniversitesi gerçekten kentin lokomotifi olmuş.
ARÜ’nün başarılarını bilahare yazacağım…
Ancak;
İki dönemdir Ardahan Belediye Başkanı seçilen; Kanal B Televizyonu'nda benim Parlamento muhabirliği ve editörlük yaptığım dönemde Sayın Faruk Demir de “Yurdun Sesi” programını yapıyordu.
Müthiş kaliteli bir müzik programıydı…
Hele o “Sarı Saçlım Mavi Gözlüm”ü söylediğinde… her seferinde duygulanırdım gözyaşlarıma engel olamazdım. Öyle içten söylerdi.
…
Sanat ve siyaseti harmanlamış biri olan Faruk Demir’in iki dönemdir yönettiği kenti görünce gözlerime inanamadım!
Konservatuar mezunu olan Faruk Demir’in Başkanı olduğu kentte heykel göremedim…
Sinema zaten beklemiyordum…
Ama...
Sayın Demir, bari Belediye Tiyatrosu kursaydın!
O da yoksa en iyi yaptığın iş olan “Ardahan Belediyesi Türk Halk Müziği Korosu” da mı olmazdı?
...
Sonra…
TOKİ, ARÜ ile kentin tam orta yerinde öğrencileri için yurt yapmış.
Üniversiteye dört kilometre uzaklıkta…
Otobüs yok..
Dolmuş 20 TL.
Aylık toplam tutar 1.040 Tl.
Hepimiz öğrencilik yaptık…
Bu çocuklar için büyük para.
Sevgili Başkan, saat başı hareket etmek üzere belediye bir otobüs tahsis edemez mi?
O kadar mı yoksul Ardahan Belediyesi!
Kentin ekonomisini canlandırmak öğrencilerin dolmuşçulara ödeyeceği parayla olmaz.
O öğrencilerin hazırlayacağı projelerle olur.
Haa bu arada…
Ne o, öyle o kaldırımlar!
Yılın yarısı kar altında olan bir kentin kaldırımlarını taşla döşemek yerine neden beton briketle yapılır ki?
….
Bütün bunlardan sonra söyleyeceğim en güzel şey ise;
Son anda da olsa Damal’da her yıl aynı gün ve aynı zamanda ATA’nın siluetini izlemek oldu!
Mucize gibiydi.