Asaletle konuşalım

Bahattin Demiray

İnsan ağzından çıkanı kulakları dinleyip, asaletine değer verecek konuşmalar yapmalı ki asil azmaz bal kokmaz dedikleri gibi itibarlı konuşmalarıyız, medyanın verdiği yalan, yanlış, fitne fesat yayıcı toplumu birbirine düşürücü ve failler belli olmadığı halde, anarşi ve terör olaylarına destek verenler, kapkaç yapanları haberle teşvik etme, kutuplaşma kin ve nefret tohumu ekme, İnsanların huzurunu bozacak her türlü sapık ve kışkırtıcı haber ile, vatan sevgisi ve aile birlikteliğimize zarar verme, ile karşı karşıyayız. Olay anında ve sonrası yapılan müdahalelere teşekkürü bir borç bilmek yerine, kendince toplumu germek adına kusurları haber etmekte barışa hizmet etmez. Dünya ve Ahiret için imanla yaşayıp bu imanla ölmeyi salih ameller ile yarışmak insanın dünyadaki gayretidir. Ebedi kurtuluşumuzun ancak Allah ‘ın karşısında yüzümüzü ak edecek davranışlar, ahlaki güzellikler ibadetlere ile mümkün olur.

Allah’a ve âhirete iman eden, toplumun çoğunluğu Müslüman, olan ülkemizde böyle vahşet ve barbarlık yapabilir mi? İman, sâlih Amelsiz Olmaz. Rasûlüllah’ın Allah’ın katından getirmiş olduğu bilinen haber ve hükümlerin tümünde, kat’i olarak tasdik etmektir. Bunu diliyle ikrar edip, gelen emirleri tasdik etme, onaylama, kabullenme, itaat etme, gönülden benimseme, güvenme ve güvenilmek ve gerekenleri yerine getirerek tatbik edip, O’na bağlanıp ve yaşamaktır.

Mü’min, hem inandığı gücün sağladığı güvenin içinde emin olan; hem de kendisi başkalarına güven veren demektir. İmandan yoksun kalanları Yüce kitabımızda, hayvanların en şerlisi olarak bildirilmektedir.

Allah katında kımıldayıp debelenen canlıların en kötüsü, inkara saplanıp da bir türlü iman etmeyenlerdir.

Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın halde her defasında antlaşmalarını bozarlar ve bundan hiç çekinmezler.). Fakat ne yazık ki, insanlığın çoğunluğu bu imandan uzak bulunmuştur, bulunacaktır.

Allah’a teslimiyet tam olmadan iman olmaz. O’nu her şeyden çok fazla sevmemiz, O’nun emir ve hükümlerini de her şeyden fazla tercih etmemiz gerekir. “İman edenlerin Allah’a olan sevgileri çok fazladır.” (2/Bakara, 165) Ruhlar aleminde şeytanın imtihanın olduğu yerde ruhlarımızla vardık. Oradaki halimizi düşündüğümüz zaman haddimizi bilen, alim olan şeytan ise, ateşten yaratıldım, diyerek, küstahça ırkçılığını ilan ederek iman imtihanını kaybettiği, şeytanın adımı olan imtihanımız da bizim dünya sayfamızda bulunmaktadır.

Mü’minler, Allah’ın yardımcısı, Allah’ın dostu, velisi olarak bildirilmiştir. (Allah’ın dostu ve dünyaya halifesi olarak gönderilen, emir ve yasakların tümüne samimi olarak inanan mümin, Allah’ın katından atılırım korkusuyla nasıl cinayet işler. Mü’min olarak yaşayıp mü’min olarak ruhumuzu teslim edebilmek için imanımızın gereği iyi ameller yapmakla sorumluyuz.

Kur’an-ı Kerimde mü’minler “inanan ve amel-i salih işleyen” kişiler olarak zikredilir. Güzel amellerle, ilimle, zikir ve tefekkürle, yaradılışın gayesini ve hikmetini öğrenir. Bu düşünceye sahip olan insan hayattan lezzet alan huzurlu bir karıncayı incitmekten dahi kaçınan insandır.

Şeytan ve yandaşlarının hayırlı insanları ve onların sahip oldukları güzelliklerden mahrum etmek için; çirkin işlere, fenalık ve azgınlığa davet ettikleri de bir gerçektir.

İman ve amel en büyük nimet ve servettir. Mü’minun suresinde ayetler İman edenlerin vasıflarından bahseder. Her kişinin ölene dek imanını koruması garanti olsaydı, günahkar, kafir-münafık-fasık ve müşrik diye bir güruh olmazdı. İman eden kişi için iman zenginliğini, muhafaza etmek değil, daimi olarak artırmak zorundadır.

Namaz kılma, oruç tutma, kurban kesme, hacca gitmenin yanında. İmanı geliştirecek, yapılanları değerli edecek, vesileler araması ve. Allah`ı çokça anma, Kuran ahlakını yaşama ve anlatma, için bir çaba sarf etmek gerekir. Şayet kişi yaptığı kadarını yeterli görüp kalbinin temiz olduğunu, kimsenin hakkını yemediğini, bu nedenle de işlerinin hep yolunda gittiğini söylüyorsa ve bunu da Allah’ın sevgili kulu olduğuna bağlıyorsa gaflet halinde ucuba, riyaya düşmüştür. Kehf Suresin de "Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar. " diye bize ikaz edilmektedir.

En iyi, işe, arabaya, eve sahip olmayı, çocuğumuzun en iyi okullarda okumasını, en kaliteli kıyafetleri giyinmeyi, en iyi şartlarda yaşamayı arzularız. Bütün bunları i Allah yolunda kullanmadıktan sonra hiçbir anlamı kalmaz. Her verilenden sorgulanacağımızı, mülkün asıl sahibinin Allah olduğunu, O’na ait olan mülkü yine O’nun yolunda kullanmamız gerektiğini unutmamaktır.

Son nefes mühim olup, imansız gitme korkusunu hayatımız boyunca yaşarken bir takım insanların duygu düşünce ve eylemlerine alet olmak niye….

Celal Ali Dede "rahmetullahi aleyh", Bir gün cemaatine buyurdu ki; Kimseye kötü gözle bakmayın. Çünkü sonu ne olur, bilinmez. Bir kimse, ömür boyu “İmanlı” yaşar da, son anda tersine dönebilir. Yahut bir ömür “Küfür”de geçer de, son anda “İman”la ahirete gidebilir.

Bir Veli iken; Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine "rahmetullahi aleyh" bir papaz gelip sordu bir gün:

Ey Cüneyd! İkimiz de din adamıyız, öyle değil mi? Evet öyle. Peki hangimiz daha üstünüz dersin? Haftaya gel, cevabını vereyim. Neden şimdi söylemiyorsun? O zaman gelince anlarsın.

Papaz, “Pekala” deyip gitti. Bir hafta sonra geldiğinde, Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin evinin önünde bir hareketlilik görüp, sordu birine: - Hayrola, ne bu kalabalık?

Cüneyd-i Bağdadi hazretleri vefat etti. Vefat mı etti? Ama ben ona bir şey sormuştum. Bugün cevap verecekti bana. Yakınları onu cesedin yanına götürüp;

İşte cenazesi, ne soracaksan sor! dediler. Papaz şaşırdı.  Sormak istemedi. Cenazeye bir şey sorulmazdı ona göre.

Ama ona kızdılar: Şaşırma papaz efendi, o boşuna konuşmaz, bugün cevap vereceğim demişse verir. İşte cenazesi, ne diyeceksen de ona!

Papaz inanmadığı halde, sırf o kızgın insanların yanından bir an evvel gitmek için, cenazeye yaklaşıp sordu:

Ya İmam! Ben mi üstünüm, sen mi? Cüneyd-i Bağdadi hazretleri Allahü teâlânın izniyle başını kaldırıp, şöyle cevap verdi:

Geçen hafta sonumun ne olacağını bilmediğim için sana cevap veremedim. Ben imanla gidip kendimi kurtardım, senden üstünüm. Sen kendine bak. Papaz, ağlamaya başladı. Ve kelime-i şehadet getirip Müslüman oldu.

Kazanılan dünya malını ahrete götüren var mı?. Zenginde, fakirde, alimde, amirde sadece bir kefene sarılıp, yapılan iyi ve kötü amelleri ile ahrete gitmişlerdir. İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir. (Kıyamet Suresi, 13)

Allah'a kulluk edenlerin, ilâhî duygular içinde, yeni ve mânevî bir ortamın rengini alacakları, âyette şöyle ifade buyurulur: "Allah'ın boyası ile boyandık, Allah'ın boyasından (din) daha güzel boyası olan kimdir?

Biz ancak O'na kulluk ederiz deyin" (el-Bakara, 2/1 38).

Hz. Mevlana’ya sormuşlar; Bin "sene" de okusam... ne "biliyorsun" sorsalar bana "haddimi" bilirim derim... Toplum içinde böyle terör olayları olduğunda ölenlere dua eder tekrar bu tür olayların olmaması için yüce Allah’a niyaz ederim,

Selam ve saygılarla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.