Dünya’nın her yeri Müslüman’a Kerbela olmuş.
Her gün oluk oluk Müslüman kanı akıyor.
Müslümanlar için her yer Kerbela, her gün aşure.
İslam coğrafyasında Müslümanlar ağlıyor, yezitlerin zulmü devam ediyor.
Müslüman kanı her gün dünya coğrafyasına Kerbela kanıyla boyanıyor.
Müslümanlar kerbela matemiyle kendini zincirliyor dövüyor bedenine eziyetler veriyor.
Yanlış hurafeler her yanımızı kuşatmış.
Kerbela olayını bile doğru dürüst anlamış değiliz.
Kerbela denildiğinde aşure dağıtmayı kendi bedenine eziyet etmeyi, matem ve oruç tutmayı zannediyoruz.
Kerbela yezitlerin zulmüne başkaldırmanın adıydı.
Bugün her yanımız yezitlerin zulmüyle inliyor Müslümanlar kap kap tatlı dağıtıyor.
Muaviye’nin oğlu Yezid, Resulullah (s.a.v) torunu Hüseyin’i iktidarına boyun eğdirtmeye çalıştı.
Hüseyin zalimin zulmüne boyun eğmedi hakkın üstünlüğünü haykırdı.
Hac ibadetini yarıda kesip Irak topraklarına doğru yola çıktı.
Yezid ordusu Hz. Hüseyin ve 72 yol arkadaşını Kerbela denilen mevkide kuşattı günlerce sıcak kumlar üzerinde, açlığa, susuzluğa mahkûm etti.
Hüseyin boyun eğmeyince malum Kerbela Katliamı gerçekleşti.
Hz. Hüseyin zalime boyun eğmektense şahadeti tercih ederim deyip savaştı.
Hz. Hüseyin şahadetin adı oldu.
Zulmün adı ise yezit kaldı.
Gün geçmiyor ki Müslüman coğrafyamızın bir kısmı Müslüman kanıyla ıslanmasın.
Gün geçmiyor ki batı dünyasında sözlü veya fiilî bir İslamofobik saldırı vuku bulmasın.
Gün geçmiyor ki bir yer Kerbelâ gibi tütmeye başlamasın.
Gün geçmiyor ki o günü Aşure gibi hissetmeyelim.
Zaman geçiyor, gün geçmiyor.
Etrafımız Kerbela olmuş kan durmuyor.
Küçükken babam rahmetli top oynamamıza kızardı.
Ayak vurduğumuz topu, Hz. Hüseyin’in kesik başına benzetirdi. Günah derdi…
Babam bizlere Hz. Hüseyin’i şehit eden kumandan ve askerleri bedeninde ayırdıkları kesik başıyla top oynadıklarını anlatırdı bizde çocukken bu hikâyelerle büyüdük.
Ne kadar hikâye olsa da gerçek payları çok vardı.
Yezid ve ordusu peygamber nesline zulümde sınır tanımamıştı.
Bugün de zülüm aynı peygamber ümmetine devam ediyor.
Yezit iktidarları ABD, Avrupa ve İsrail devletleri ile birlikte en modern silahlarını Müslümanlar üzerinde test ederek bilhassa başta Ortadoğu’da olmak üzere nerede inanmış bir topluluk yaşıyorsa her yeri adeta Kerbelaya çevirdiler…
Aynı delikten defalarca ısırılarak, ibret ve tedbir almayan Müslümanlar maalesef sürekli oyuna getirilmeye devam edinmekteler…
Henüz bir yaramızı dahi saramadan, başka yaralar alıyoruz.
Beyrut katliamının acı sürüyor.
Görünürde sadece İsrail terör devletinin, “Arz’ı Mev’ûd” hayali doğrultusunda “önce parçala, sonra yut!” politikasıyla gözü kara bir şekilde uygulandığını görüyoruz…
ABD’nin ikili ve asla güvenilmez tavrı sürerken.
Bölgemizde yeni Kerbela’lar oluşturuluyor…
Yeni Yezitlere de asla fırsat verilmemelidir…
Bugün, Kerbela bizim için tarihi bir vakıa.
İmam Hüseyin'in yasını tutacağımız bir gün değildir.
Aşure mesajını doğru anlamak, Haccı yarıda kesip şahadete yürümenin önemini fark edebilmektir.
Aşure’yi idrak etmek ise İslam Coğrafyasının zalimlerin eliyle topyekûn Kerbelaya döndürülüşü karşısında Aşure’yi ve Hz. Hüseyin'in örnekliğini bir yaşam biçimine dönüştürebilmek, zalimlerin karşısında tavizsiz bir peygamberi duruşu kuşanabilmektir.
Aşure’nin mesajı budur!
Aşure’nin mesajı direnmektir, diri olmaktır! Aşure’yi doğru anlayabilmek ve Hz. Hüseyin'in bize miras bıraktığı kıyam bayrağını dik tutabilmek temennisi ile...
Mazlumlar için 'bayram' zalimler içinse 'hüsran' günü olan Aşure tüm Müslümanlara 'örnek' olsun!