Bir önceki yazımda ağaçları soğuk ve don zararından koruma hakkında bilgiler vereceğimi yazmıştım ama, bahar geldiği için, verilen bilgilerde zamanla unutulduğundan bu yazımı sonbahara erteledim.
Bugün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkeyi kurtarabilmek, bizlere bağımsız, güçlü ve huzurlu bir vatan bırakabilmek için Samsun’a ayak bastığı gün. Bu vesile ile ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü hayırla yâd ediyor ve herkesin bayramını kutluyorum.
M. Kemal Atatürk’ün tarımla ilgili çok duyulmamış sözleri ve hatıraları vardır. Bunlar günümüze hatta yarınlarımıza ışık tutacak nitelikte sözlerdir. Bu sözlerinden iki tanesini ve bir hatırasını sizinle paylaşmak istiyorum.
“Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışma imkânlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız”.
“Köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları, verimli, modern, uygulamalı tarım merkezleri kurmak gereklidir”.
Celal Bilensoy, Eskişehir’de çalıştığı yıllarda A. Numan KIRAÇ’ın bir söyleyişi de şunları anlattığını yazmaktadır.
“Atatürk fırsat buldukça Orman Çiftliğine gelir, yapılan işleri takip eder, ziraat konularında fikir ve bilgi üretimine gider, gerekli direktifleri verirdi.
Bir gün gene aniden çiftliğe teşrif etti. Bana ziraatçı derdi. O gün teşrifinde ziraatçı gel bakalım şöyle bir etrafta gezinti yapalım dedi.
Ankara’nın Macun Köyü istikametine doğru giderken ani olarak şoföre dur dedi. Atatürk gel bakalım ziraatçı çiftçi ile görüşelim dedi. Arabadan inerek yol kenarında tarlasında çalışan köylünün yanına gittik.
Çiftçiye doğru yaklaştık, Atatürk kolay gelsin dedi ve devam etti baba ne yapıyorsun diye sordu. Çiftçi şöyle bir baktı hareketlerinden Atatürk’ü tanımadığı anlaşılıyordu. Sakince nadas yapıyorum görmüyor musun? dedi. Atatürk neden nadas yapıyorsun diye ikinci sorusunu sorduğunda çiftçi nadas yapmazsan mahsul olmaz onun için nadas yapıyorum şeklinde cevapladı fakat, Atatürk çiftçiyi konuşturmak için tarlanı her sene ek, boş bırakma gibi sözleri karşısında olmaz bey olmaz neden mi olmaz?. Bak bu sürdüğüm yer anız, şurası da ekime hazır nadas iki tane su dolu testiyi getir ve birisini şu anıza diğerini de şu nadasa göm iki gün sonra aç ve testilere bak ne olduğunu göreceksin. Anızdaki testideki su azalmıştır işte bundan dolayı olmaz bey diye cevapladı.
Atatürk o vakit bana döndü ve bak ziraatçı dedi. Bu çiftçi yılların tecrübesi ile başkasından gördüğünü aynen tatbik ediyor. Fakat sebebini tam olarak izah edemiyor. Böyle ziraat yapan birçok memleketler vardır. Belki de buralarda bunların sebeplerini araştırıp daha da iyi usuller bulmaya çalışıyorlardır. Bu memleketleri öğren ve bana bildir.
İki gün araştırmadan sonra Amerika Birleşik Devletlerinde Utah Eyaletinde araştırma yapan müesseseler olduğu öğrenildi. Paşaya bildirdim ve beni A.B.D’ ye gönderdi ve orada 4 sene kaldım. Döndükten sonra emretti, Eskişehir’de Dryfarming İstasyonunu kurdum”.
Yukarıda anlatılan olay Atatürk’ün bilime, tarıma, araştırmaya, doğru bilgiye ve uygulamaya ne kadar önem verdiğinin güzel bir örneğidir.
1946 yılından önce ülkemizde sadece 1400 traktör bulunurken, 10 yıl sonra Marshall Planı kapsamında pulluk, diskaro, mibzer, biçerdöver gibi ekipmanlar da dâhil 40 000 traktör ithal edildi.
Bunun sonucunda ekim alanlarında çok ani artışlar kaydedildi. 1948 yılında yarısı nadas olmak üzere 8 milyon hektar alan işlenirken, bu rakam birden 13 milyon hektara yükseldi. Mekanizasyondaki bu gelişme; Atatürk’ün bu işlerin doğrusunu öğrenmesi ve ülkemizde uygulanması için A.B.D’ ye gönderdiği A. Numan Kıraç tarafından yürütülen nadas ve kara nadas alanlarında toprak işleme şekli, zamanı, derinliği ve diğer yetiştirme tekniği ile ilgili araştırmaların sonuçlarının pratiğe intikal ettirilmesini kolaylaştırmıştır.
Gelecek yazımda nadasın ne olduğu, azaltma yöntemleri ve bu konuda yapılan araştırmalar gibi konuları bilgilerinize sunmak istiyorum.