2011 yılında Amerika halkı El Kaide terör örgütünün acımasız eylemine maruz kaldı. Tüm dünya halkları bu terör eylemini içtenlikle kınadı ve lanetledi. Başta Türkiye dâhil bütün Türk devletleri de bu terör eylemini kınadı Amerika halkına başsağlığı diledi. Ben de gazetemizin köşesinde teröre lanet kurşunu yağdırdım. Fakat çok geçmedi ABD eski Dışişleri bakanı Henry Kisingerin öyle bir açıklaması oldu ki şoka oldum. Manidar bir açıklama…“Afganistan’da Amerika hücrene uğradı, El Kaide de karşılığında Amerika’yı vurdu, oraya neden girdiniz?” sorusuna cevabı vahimdi: “Sovyetler 60 milyar dolar zarar ettiler ve sonunda Sovyet sistemi dağıldı. Bu daha önemli değil miydi?” Buradan şu anlaşılır: Amerika terör mikrobunu üretiyor ve yaratmış olduğu mikrop kendi haklını da öldürmeye kalkıyor. Yani 11 Eylül eylemi Kisinger’in hiç umurunda değil, orada on binin üzerinde insan öldü, bir o kadar da sakat kaldı. Ve Kisinger olayın olacağını önceden biliyormuş gibi davrandı. Çok acı, çok üzücü. Bu zihniyet tüm insanlığa karşı bir davranış biçimidir. Kendi ülkesinin insanlarını öldüren zihniyet başka halkların ölümlerinden de sorumludur. Daha ileri düşünmüş olsak, Amerika aralıksız olarak çeşit-çeşit terör “mikropları’nı üreten ülke olmuştur. Günümüzde Suriye’de davam eden savaşın planlayıcısı ve baş mimarı yine Amerika’dır. Neden mi? Okuyun.
AMERİKA TERÖR MİKROBUNU ÜRETEN ÜLKEDİR
Rahmetlik Turgut Özal’la bağlı “Amerika” (Rusça) dergisinde makale okumuştum. Baba Bush özel bahçesinde Özal’ın önüne bir harita koyarak teklifte bulunur. Orada Suriye topraklarının üç parçaya bölünmesi tasarlanmıştır ve İsrail Türkiye, Irak’a verilecekti. Özal kesin olarak tasarıyı kabul etmiyor ve şöyle diyor: “Türkiye halkı beni Cumhurbaşkanı seçmiştir, bunu kabul etsem ülkeme hıyanet etmiş olurum”. Baba Bush haritayı rafa kaldırıyor ve şöyle der: “Ama bugün olmasa bile yarın bu mutlaka gerçekleşecektir”. Dikkat edin, Okyanus’un ötesinden Orta Doğu ülkelerine karşı düşmence haince planlar, tasarılar, haritalar hazırlanır ve ürettikleri terör “Mikropları’na talimatlar veriliyor. Çok geçmez, baba bu haritayı oğluna verir ve düğmeye basılır. İşte burada Osmanlı İmparatorluğu’na karşı İngilizlerin tasarladığı ve Almanya, Fransa ile birlikte bu üç ülkenin hain planı uygulamaya koyulur ve Osmanlı gibi muhteşem İmparatorluk sonuçta parçalanır ve mini-mini devletler oluşur. Bu da Batı devletlerinin haince, düşmanca uyguladığı planın bir parçası değil mi? Fakat Osmanlının çökmesine hem dış, hem de içteki hainlerin, düşman zihniyetin vesile olduğunu da vurgulamak lazım. Osmanlı İmparatorluğu, 600 yıllık hanedanı kıskananlar daha çok içteki hainler, Türk düşmanları olmuştur. Ve bu güne geldiğimizde aynı senaryo gereği yeni Cumhuriyeti ateşe vermek istendi, Atatürk Cumhuriyetini yıkmaya kalktılar, ama başaramadılar. Çünkü halkın çoğunluğunun seçmiş olduğu Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan vardı. Batı’nın ve Okyanus ötesinin sinsi Fetönün düşmanca planları suya düştü. Osmanlı zamanında Ordu çok-çok uzaklara dek yayılmıştı, içte kalan hain zümreler Batı düşmanlarıyla işbirliği yaptılar ve Osmanlı hanedanı içteki düşmanlara karşı dayanamadı. Muhteşem gövdesi ne yazık ki yenik düştü. Fakat 15 Temmuz tarihi bir nokta oldu Türkiye tarihinde.
TÜRK DEVLETLERİ BİRLİĞİ YARATILMALIDIR
Dâhilde her ne kadar düşman zümresi olsa bile sivil halk, Milli Kahraman, Sayın Erdoğan’ın çağrısına sokaklara döküldü, ellerinde silah yoktu, tank, uçak yoktu. Boş elleri bile yeterli oldu, askerlere sarıldılar, silahlarını alıp kenara attılar. Buna rağmen Fetöcu hainler sivil halka ateşle cevap verdi. Tüm Batı devletleri ve Okyanus ötesi susarak seyir ediyorlardı. Fakat Türk devlet Başkanları, ilk olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev telefona sarıldı, Erdoğan’a siper oldu: “Gerekiyor ise Ordu ile birlikte geliriz, yanınızdayız”, mesajını iletmiş oldu. O ağır dakikalarda bu kıymetli mesajın değeri büyüktü; karşılığında Sayın Erdoğan, “Teşekkür ederim aziz kardeşim, gerektiğinde söylerim”, cevabını vermiş oldu. Daha sonra Kazakistan Cumhurbaşkanı, Sayın Nursultan Nazarbayev uçağına atladı Ankara’ya geldi: “Halkımız ve Ordumuz sizin yanınızdadır”, dedi. Tüm dünya bu mesajları dinledi ve susarak kaldılar. Öte yanda Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan’dan da benzer mesajlar iletildi. Fakat hiçbir Batı, Avrupa Birliği devletlerinden benzer mesajlar yoktu… Türkün Türkten başka dostu yoktur ve olamaz da… Bu felsefi düşünce bir daha sübut etti ki Türklerin mutlaka ortak Orduları ve Birlikleri olmalıdır. Bunu her bir hakiki Türk böyle düşünüyor. Avrupa’nın göbeğinde Hıristiyan ülkelerin Birliği oluşmuştur. Öyle ise Türklerin neden böyle bir ortak Birlikleri olmasın? NATO bir Hıristiyan Birliği değil mi? Onlar böyle Birlikler yaratmışlar ve istedikleri gibi dikte gücüne sahipler. Peki, dünyada 500 milyon Türklerin böyle bir Birlikleri neden olmasın? Buraya Pakistan ve Hindistan, Afganistan gibi devletleri de dâhil etmiş olsak ve dünyaya Barışı, sevgiyi, hoşgörüyü yaymış olsak ve tüm dünya barış ve huzur içinde yaşamış olsa bu niyet kötü mü? İleride Arap Devletleri Birliği de kurulacağından şüphe etmiyorum. O zaman Orta Doğu’ya Barış hâkim olacaktır – savaş değil elbette. Her gün binlerce Müslüman ölüyor…
TÜRKİYE MÜLTECİLER ÜLKESİ OLMUŞTUR
Suriye’de Amerika’nın (tıpkı Afganistan’da olduğu gibi) başlatmış olduğu savaş hala da davam etmekte. Binlerce mülteci yine Türkiye sınırlarına akın ediyor. Türkiye bugün mültecileri kabul eden başülke haline gelmiştir. BM, AB, NATO suskun kalırken, Türkiye Müslümanlara kucak açmıştır. Çünkü gelenler genelde Müslümanlardır. İçlerinde başka mikroplar olsa bile burada mültecilere üst düzeyde her türlü olanaklar sunulur. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan açıkladı, 20 milyar dolar mültecilere yardım olunmuştur. Nerde NATO, AB, BM kurumları? Kimse yardım etmiyor. Burada başka maksatlar vardır. Türkiye’yi içten zayıflatmak – hem maddi yönden, hem de içten; terör estirerek korku yaratarak… Muhteşem Türkiye Cumhuriyeti ve Türk devletleri birleşerek her türlü baskıya, terör eylemlerine karşı duracaklar. Hazreti Mevlana’nın, Hoca Ahmet Yasevi’nin hikmetli kelam ve tavsiyeleri tüm Türk Devletlerini bir avuçta birleşmeye davet ediyor. Tarih boyunca Türkler hiçbir halkı korku ve dehşet içinde saklamamıştır, tam tersi küçük halklara da aynı hürriyeti saklamıştır. Buna örnek Osmanlı İmparatorluğunu göstere biliriz. Hâkimiyetinde olan tüm halkların kendi dillerini, örf adetlerini korumuştur. Bugün AB ülkeleri teröristleri ülkelerinde barındırıyorlar: İsveç, Almanya terörü besleyen ülke olarak ilk sıradalar. Biz Türkler uyanık olmalıyız, birlikte olmaya mecburuz. Güç birliktedir, tüm Türk devletlerinin de Ordu Birlikleri olmalıdır. Müslüman olan ülkelerin de İslam Ordusunun olması şarttır. Tek başına kenarda durmak olmaz. Bizler birleşmeliyiz, kenetlenmeliyiz ve Türkiye Cumhuriyeti, başta Recep Tayyip Erdoğan olmakla etrafında birleşmeliyiz, muhteşem güç haline gelmeliyiz. Bunu zaman talep ediyor.
Bunu vicdan ve namus talep ediyor. Türk devletleri mutlaka ortak Ordu yaratmalılar. Çünkü tek halinde bizleri yok etmek kolay olur.
Uyanmalıyız ve tek güç haline gelmek zamanıdır