Başlık sizi şaşırtmasın.
“Hiç ayıplı mal” olur mu?” diye düşünmeyin.
Ya da; mal hiç “Ayıp” eder mi?
Evet haklısınız?
Mal, yani ürün ayıp etmez.
Ancak, o malı üreten, satan ayıp edebilir.
Hatta tüketen bile, malı değerinden daha düşük fiyata almak isteyerek ayıp edebilir.
Tabi ki dürüst çalışan, hilesiz üreten, tartısı doğru çalışan üretici, esnaf ve tüccarlarımızı ayrı tutuyorum.
Onlar ahi ruhlu ticaret kişileridir.
“Ayıp” kelimesi Türkçede birbirine benzer iki anlama gelir.
Birincisi; töreye uygun olmayan, utanç verici anlamındadır.
İkincisi ise; eksik ve kusurlu olan demektir.
Aslında ikisi de birbirine yakın anlamdadır…
Bizim konumuz daha çok ikinci anlamıyla ilgili.
Yani; eksik ve kusurlu ticaret metalarıyla.
Somut veya soyut olsun, yapılan sözleşmelere aykırı olan ürünlerle.
Vaat edileni yerine getirmeyen veya eksik getiren ticari mallarla ilgili.
Öncelikle ürün veya hizmet yapılan sözleşmeye uygun olmalıdır.
Ticari olarak satın alınan bir mal, tüketicinin beklentilerini karşılamalıdır.
Satın alınan bir maldan beklenen faydanın tam olarak yerine getirilmesi beklenir.
Yani tüketicinin satın aldığı mal veya hizmet eksiksiz olmalıdır.
Ve beklenen faydayı zamanında karşılamalıdır.
Bir alış verişte eğer bu gereklilikler karşılanmıyorsa, o mal ayıplıdır.
Yasa koyucu, bu konuyu düzenlemiş…
İlgili hukuki düzenlemelere göre:
Satıcı ayıplı malı telafi etmek zorundadır.
Nasıl mı telafi edecek?
İlgili yasada telafi biçimleri de belirlenmiş.
Satıcı;
Ya malın ücretini geri iade edecek.
Ya malın ayıbını ücretsiz olarak giderecek.
Ya da yenisiyle değiştirecektir.
Yeter ki tüketici hakkını bilsin ve arasın.
Öyle ya;
Çağdaş hukuk devletlerinde haklar yasal güvence altındadır.
Hak aramak ise, bir sorumluluktur.
Ve vatandaşlık bilincidir.