Yumurtayı kırıp omlet yaptıktan sonra, omleti yeniden yumurtaya dönüştüremezsiniz. Dönüştüreceğim diye iddia eden olursa bilin ki yalan söylemektedir. Dönüşüm ancak yeni yumurtaların elde edilerek aynı ruhla ve aynı yurtsever düşüncelerle birlikte güç oluşturacağı ve özgürlük-demokrasi mücadelesi vermeleri ile mümkün olacaktır. Bu gün için özgürlüklerin eli kolu bağlanmıştır. Dış dünyada ki özgürlüklerden gelecek faydaya aldanılmamalıdır. Onlar için önemli olan kendi özgürlükleri ve yaşam dünyalarıdır. Özgürlüğü elinden alınmış toplumlar onlar için daha kolay lokmadır. Bu nedenle ağızları söyler menfaatleri haykırır.
Evet namus olarak bellediğimiz oylarımız, onu kollamak ve korumakla görevli YSK(Yüksek Seçim Kurulu )tarafından, apaçık belli olan yasa maddelerine aykırı olacak şekilde bir ihanet kararıyla maalesef son bulmuş gibi görünmektedir. Siyasi baskı sonucu vaat ve korku ile elde edilenler sayesinde oylar çalınmış, değiştirilmiş hukuk ve yasalar çiğnenerek ihanet gerçekleştirilmiştir. Oy kullananlar oylarının güvenli ellerde olmadığına dair güvensizlik içindedirler. Bundan sonra olabilecek seçimlere endişe ile bakmaktadırlar. Gelecekte yapılacak seçimlere de hukuka olan güvenleri de yara almıştır.
Bütün bunların oluşumunu fırsat bilen ve yaratıcısı olan siyasi muktedirlerin bundan sonra yapacakları atraksiyon ayan beyan bellidir. Topluma mavi boncuk dağıtmak, sürtüşme konuları olan ve sorun oluşturan her konuya takiye yaparak örtme ve unutturma gayretleri olacaktır. Bu süreç yapılması düşünülen genel seçimlere kadar sürecektir. Bu süreç içersinde içerde ve dışarıda herhangi bir sürtüşme ve dağılma olmadığı takdirde gelecekte yapılması düşünülen seçimde değişik eller tarafından yine büyük olasılıkla ihanete uğrayacaktır.
Ayna şimdilik yaşanan kirlilikle birlikte buharlaşmıştır. Üzerini şaibe buharı kaplamıştır. Yapılması beklenen bir Genel veya erken seçimde yine aynı oldu-bitti başkaca bir ihlal kapısı zorlanarak açılmaya çalışılacaktır. Siyasi muktedir arzu ettiği gücü elde edince de şimdiden belli olan gerçek yüzünü sergilemeye başlayacaktır.
Türkiye maalesef Anayasa değişikliği ile birlikte geri dönüşümü zor olacak bir şekilde demokrasi rayından çıkmıştır. Tekrar demokratik haklarını ve yaşam özgürlüğünü elde edebilmek için daha fazla güç harcamak zorunda kalacaktır. Bu da ülkenin enerjisini heba etmesidir. Enerjisini bu yolda harcayan ülke gelişmişlik sürecinde ki yerini daha alt sıralara düşmesine neden olacaktır. Bunu sağlayacak olan güçlü bir muhalefetin oluşmasıyla ve tüm yurtseverlerin bir güç odağı haline gelmesiyle mümkündür. Demokratik ve hukuksal değerlerini yeniden korumak ve sağlamak isteyenlerin ayrışmadan yol almaları aynı hedef için buluşmaları gereklidir.
Türkiye ofsayttan bir gol yemiştir. Ancak maç henüz bitmemiştir bunun ikinci devresi de vardır. YSK, yaptığı hukuk ihlali takdir yetkisi taşımadığından ileriki günlerde yasaların hiçe sayılması ülkeyi de zora sokabilir. Eleştirilen hukuk ihlali yasa tanımamak içte ve dışta hukuka tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Elbette ki bunun ikinci perdesi sahneye geldiğinde Türkiye için zorlu yılların ve enerjisini kör dövüşüne harcamanın yılları olacaktır. Demokrasimizin ve hukuksal değerlerimizin daha da iyileşeceği ve gelişme kaydedeceği yerde tartışmalı olması düşündürücüdür. Çağdışı kalmış inat ve düşüncelerin peşinden koşmak ülkeyi karanlığa taşıyacağından ülkede bir takım acıların yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Bu inat sonrası Devlet olanakları heba olup harcanmıştır. Ülkenin ekonomisi kan kaybetmektedir. Bu güne kadar kazanılan Mili kaynaklarımız varlık fonuna devredilmiş, tasarrufu yapılan kaynaklarımızdan olan İşsizlik fonundaki birikimlere kadar el uzatılmıştır.
Reformlar yapacağız, yapısal tedbirler alacağız, Türkiye’yi uçuracağız gibi gayretler olsa da artık ne ekonomik ne de demokratik hakların geri gelmesi uzun zaman alacaktır. Bunun içinde gayret gerekeceğinden ülke zaman kaybına uğrayacaktır. Sadece sosyal güvenlik açığı değil, bütçe açığı-cari açık-dış borçlar dengesi de referandum süresi ve öncesinden başlayarak bozulmaya başlamış, yapılan Devlet harcamaları ülkenin kan kaybına neden olmuştur. Sürekli komşuları ile kavga eden ve lüks tüketimi körükleyen vahşi kapitalist sistem ve bunun arkasında duran siyaset, var olan ekonomik ve demokratik değerlerimizi eritmiştir.
Türkiye artık Milli değerlerini ve demokrasisini, Hukukun üstünlüğüne olan tutumunu, Kuvvetler ayrılığı dengesini korumak ve kollamak için, yeniden daha güçlenerek uğraş vermek zorundadır. Bunu da AB istedi diye AGİT uyardı diye değil, kendi hukuksal varlığını, içte ve dışta söz söyleme hakkını dünya da ki yerini korumak ve elde etmek için yapmalıdır.
Vekillerini, gazetecilerini hukukun ırzına geçerek hapse atmakla, yüz binlerce insanı mağdur etmekle, yasaları tanımamakla, topluma korku salmakla ülke bir yerlere gelmez. Ancak ekonomik ve demokratik değerleri yıpranır ve zarar görür. Bu gün için aynayı buhar kaplamıştır. Muktedir olanların bunları görerek yol almaları yüreği vatan ve millet sevgisiyle dolu olanların bu buharlaşmayı görerek hukuk ve demokrasi yolunda ileriye doğru adımlar atmaları gerekir.