Ayranı yok içmeye...

Uğur Böceği

Uğur Böceği

Yıllar o kadar acımasız geçiyor ki! Her geçen gün içimizden bir şeyleri koparıyor. Hayat o kadar anlamsız gelir ki! Bazen. Her şeyi tutup fırlatmak gelir. İnsanoğlu olarak hayattan hep beklenti içindeyiz. Aman şu işi halletmeliyim. Aman şunları da yapayım. Diye sistemin içinde boğuluyoruz. Ancak sistemi kontrol ettiğimizde çok çalıştığımızı; ama boş çalıştığımızı görürüz. Bazen bir iş yapılacakken onun iyisini değil de; o anı kurtarmanın hesabını yaparak. Kendimizi her zaman; daha zor bir çerçeve içine sokuyoruz.

Kişilerde bu böyle, olduğu gibi; kurumlarda da aynı şekilde! Kişi olarak bize o an için yetecek şeyi yapıp, birkaç gün sonra veya belli bir zaman dilimi içinde değişiklik olduğunda, yeniden o sistemi bozup; tekrar revize etmek zorunda kalıyoruz. Normalde 10 lira harcayıp mükemmel bir yapı kuracağımıza. Önce 5 liraya onu yapıp; zaman içinde tadilatlarla o işi 25 liraya mal ediyoruz. Ayrıca o 10 liraya yapacağımız sistem kadarda; sağlıklı, güvenli, uyumlu olmuyor. Kişilerde de bu böyle olduğu gibi; kurumlarda da aynı.

Mesela çevrenizdeki bir parkın zaman içerisinde birçok kez yeniden yapılıp; yeniden bozulduğunu görürüz. Yabancılarda ise bir parkı yapıp; 40-50 sene dokunmadan öylece kalıyor. Peki neden bizde bu böyle oluyor. Bizde neden bu işler tam tersine. Yapılan bir kaldırım, bir yol kısa zamanda bozuluyor. Veya yetmiyor. Açıkçası şunu söylemek daha doğru olacak planlarımız ileriye dönük değil. Günü kurtarmak. Maalesef kısır döngüler içinde kayboluyoruz.

Bir de madalyonun öteki yüzüne bakalım. Bazı şeyler de tam tersine büyük bir israfın içindeyiz.

Bakın iki arkadaşın konuşmasını ve de devamını dinleyelim.

Hasan duydun mu? Baban yeni traktör almış. Dört çeker son model. Hem de en güçlüsünden almış.

Hasan – Hadi canım sende bizim 50 dönüm arazimiz var. Ne yapalım son model dört çeker traktörü. Dur ben babama sormaya gidiyorum. Hasan oradan ayrılıp doğru eve gidip babasının karşısına geçer ve konuşur. Hakikaten babası 4 çeker traktör almıştı. Hem de en güçlüsünden. Hasan - Baba neden bu traktörü aldın bizim traktörümüz bize yetiyordu; deyince.

Hasanın babası - Veli efendide almış ben niye almayım.

Hasan başını öteye beriye salladı.

Hasan - Baba o adamın 2000 dönüm arazisi var. Tabi ki! Alır. Bak annem senden bir elbise istedi halâ almadın. Kadın kaç senedir aynı elbiseyi giyiyor.

Hasan'ın babası - Ne kadarda çok biliyorsun. Oğlum beni çıldırtma. Bak ne güzel işte.

Hasan - Tamam; baba tamam! Güle güle kullan.

Hasan gidince arkasından; babası Hasan'a kızar. Sanki kime alıyorsam; birde aldığımı beğenmiyorlar.

İşte! Benim demem o ki! Hiç lazım olmadığı halde gereksiz şeyleri alıyoruz. Bunlar son model traktör, telefon bilgisayar daha neler, neler olabilir. Ancak yapılması elzem olan birçok şeyi de aman idare edelim deyip; savsaklıyoruz. Devir hesap devri arkadaşlar. Hem devlet olarak hem de millet olarak; bizim sokağa atacak paramız yok. Kısacası ifrat ve tefriti bir arada yaşıyoruz. Ayranı yok içmeye…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.