Azerbaycan’da Muhteşem Nevruz Bayramı

Eflatun Neimetzade

Nevruz Bayramını Azerbaycan’da her şehirde, her reyonda, ilçelerde ve köylerde, kırsal alanlardaki hanelerde bile halkımız yıllardırBayram ediyor. Çocukken iyi hatırlıyorum, evler baştanbaşa temizlenir, boyanırdı. Bayram günlerinde her ailede çeşit-çeşit milli, lezzetli yemekler, her türlü tatlı çeşitleri pişiriliyor. Yuvarlak tepside ise Nevruz’un amblemi–kırmızı bantla çevrelenmiş yemyeşil Semeni duracaktır masa üzerinde elbette… Yeni elbiseler giymek şarttır. Son Çarşamba akşamı babam bahçemizde yedi ocak yakardı ve bütün aile bireyleri ocak üzerinden atlanırdık.

Ateşten atlamaların amacı eski yılın kötülüklerinden ve hastalıklarından sıyrılmaktı. Yeni yıla sağlıklı şekilde girmek gerekiyordu. Eski Türklerden kalmış beş bin yıllık ananelerden biridir. Ertesi sabah erken köyümüzdeki çaya gider, serin suda yıkanır, Tanrıya dua ederdik: “Yüce Tanrım her eve bereket gelsin, bolluk olsun, hastalıkları sular alıp götürsün… Ülkemize barış getir Tanrım, bütün insanlar barış ve sevgi dolu yaşasınlar…” ve ilahır. Her kes kucaklaşır, barışır, bir birlerini öperlerdi. Dünya ne kadar güzeldi, insanlar çok mutluydular…

NEVRUZ, TÜRK DÜNYASININ EZELİ BAYRAMIDIR

Sovyet yıllarında resmi Bayram devlet tarafından yasaklanmış olsa bile, tüm evlerde bahçelerde ocak yakılıyordu, evlerde yemekler pişiriliyordu. Martın 21-de komşular, akrabalar yeni giysiler giyer bir-birlerinin evlerine gider, bayramlaşmalar böylece gün boyunca devam ederdi. Bütün küskünler mutlaka barışacaklardı, adet böyleydi. Son çarşamba akşamı babam çiftesini alır, bahçedeki ateşin yanında sıraya giriyorduk; önce babam, sonra bizler tetiği çekiyorduk. Bütün köyde sanki savaş vardı…

1964 yılında tanınmış bilim ve devlet adamı Prof. Dr. Şihali Gurbanov, Politbüro üyelerini ikna ede bildi ki o yıldan başlayarak her yıl devletimiz Nevruz Bayramını resmi olarak yâd ediyordu. Ama Nevruz Bayramının beşeri ehemmiyetini, insanlar arasında barışı, sevgiyi pekiştirdiğini dünyaya tanıtan Ulu Önder Haydar Aliyev’in Bağımsızlığımıza kavuştuğu yıllardan başlıyor. Evet, bu bir gerçektir. Azerbaycan devletinin kurucusu ve yaratıcısı Haydar Aliyev, Azerbaycan’ı dünya devleti yaptı,  devlet Başkanlarını Azerbaycan’a davet etti. Ama Azerbaycan’ı ilk tanıyan devlet elbette ki kardeş Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Ulu Önderin ruhu şad olsun, şimdi Bağımsız Azerbaycan devletinin dümeni güvenli ellerdedir.

Aliyevçilik siyasi kursunun fedakâr devamcısı, Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev Azerbaycan’ı dünya devletleri seviyesine cesaretle götürmeye devam ediyor. Haydar Aliyev Fondu‘ nün Başkanı, Cumhurbaşkanı I. Yardımcısı, UNESCO ve İSESKO’nun İyi Niyet Elçisi, Sayın Mehriban Hanım Aliyeva ise milli örf adetlerimizi; müzik, şan, dans, resim, halı ve heykel sanatlarını, edebiyatı, özellikle kadim Muğam (makam) sanatımızı liyakatle tebliğ ve teşvik ediyor. Dünya insanları Az.TV-de devam eden genç muğam ifaçıları Konkurunu zevkle, keyifle izliyordur. Hürmetli Mehriban Hanım cesurca, kahramanca sanat ve kültürün çiçeklenmesi namına bütün imkân ve olanakları adeta seferber etmiştir.

NEVRUZDA DEVLETLE HALK BÜTÜNLEŞİR

Günlerdir Az. TV kanalıyla tüm dünya halklarına Nevruz Bayramının tarihi geçmişinden, ta Şamanlardan başlayarak günümüze dek tarihi gelişiyle bağlı renkli programlar izlenir. Az. TV sağ olsun, tarihin derinliklerinden günümüze dek Nevruz Bayramını anlatıyor, yeni kuşak gençler Nevruzun temel felsefi amacını anlamaya gayret ediyorlar. Azerbaycan bu günlerde çiçeklerle süslenmiş adeta bir düğün havasında Nevruzu kutluyordur. Son Çarşamba sabahı Sayın ilham Aliyev ve Hanımı Saygıdeğer Mehriban Hanım Aliyeva, tüm yerli ve yabancı devlet adamları ile birlikte Deniz kenarı Parka geliyorlar.

Dünya halkları bu muhteşem izdihamı sevinç ve ferah içinde izlerler. Azerbaycan Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Haydar Aliyev Fondu’nun teşebbüsüyle tüm reyon ve ilçeler kendi meyve ve mahsullerini, elma, armut, ayvadan tutmuş, fıstık, ceviz, fındık ve çeşit-çeşit meyveler, milli yemekler, tatlıları masalara yerleştirmişler. Sanki toy bayramdır,  milli giyimlerle süslenmiş gençler, kızlar, anneler, dedeler, bütün halk Bulvara akın ederler. Önde Cumhurbaşkanımız ve Hanımı, mezelerden tadıyor, çiçeklere bürünmüşlerdi. Dünyanın bütün nimetleri önünde devlet Başkanları da bu nimetlerden tadıyordu. Milli idmancılarımız, halk dansları eşliğinde izdihamı izlerken kurur hissi yaşadım. Bu arada bütün reyonlardaki Bayram şenliklerini izlerken ferah hisleri içime ışık tuttu. Vatanımız nasıl da yeniden inşa ediliyor. Modern okullar, Saraylar, çağdaş binalar, modern yollar, daha neler, neler…

Bakü’de toy Bayram havası vardı. Fevvareler, temiz ve etrafı çiçekli yollar, her köşede, her sokakta, caddelerde Bayram sürfeleri açılmış, yeni elbiseler giymiş soydaşlarımız sevinerek sokak-sokak dolaşıyorlardı.

Türkün beş bin yıllık Bayramı Nevruz Azerbaycan’ın bütün evlerine, mutfaklarına, bahçelerine ferah ve sevinç duygularını serpmiştir adeta.

BAKÜ,  BAYRAM HAVASINA BÜRÜNMÜŞTÜR

Demirden dağı deldiler, hürriyetlerine kavuştular ve o günü, “Özgürlük ve Bahar Bayramı” olarak kutlamaya, yâd etmeye başladılar. Türk Dünyası’nda Nevruz’u beş bin yıldır bayram olarak kutluyor. 1996 yılında İran’a, ikinci defa Erdebil’e, Sarab ve Tebriz şehrine, akrabaları bulmaya gittiğimde onların da Nevruz Bayramını büyük Bayram olarak ta milattan öncelerden günümüze dek Bayram ettiklerinin şahidi oldum. İçimde kurur, sevinç ve onur hisleri başkaldırdı. Demek ki, Nevruz Türkler için Göktürklerin Ergenekon’dan demirden dağı eritip çıkmalarını, böylece baharın gelişini, tabiatın uyanışını temsil ediyor.

Hiç unutmam, 2010 yılında TÜRKSOY, “Nevruz Bayramı” senaryosunu benim yazmamı istedi. Senaryoyu yazdım; Nevruzun dört Çarşambasını dans, bale, şan, müzik ve aktörlerin anlatımlarıyla, ilave görüntülerle “Nevruz Şöleni” temsilini Türk devletlerinden davet olunan 160 sanatçının iştirakiyle Paris’te, UNESCO’nun sahnesinde ve Strasburg’da iki temsil sergiledik. Beş bine yakın Avrupalılar sanatçıları ayakta uzun-uzun alkışladılar. UNESCO’nun Genel Sekreteri sahneden şöyle dedi: “Bu nefis temsili izlerken ilk defa anladım ki Nevruzun Din ile hiç alakası yok. Nevruz, Barış, Sevgi ve Hoşgörü Bayramıdır”.

İşte bu felsefi amacı Azerbaycan’daki Nevruz Bayramı şenliklerinde de görüyorum ve kalbim ferahla, sevinçle doluyor. Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev, her yıl Nevruz Bayramı şenliklerinde şahsen iştirak ediyor ve yanında, Haydar Aliyev Vakfının Başkanı, Cumhurbaşkanı I. Yardımcısı, İSESCO ve JUNESCO’nun İyi Niyet Elçisi, ekselansları, Sayın Mehriban Hanım Aliyeva da bu amaç ufkunda Bayram ediyorlar. Böylece Azerbaycan - Dünyaya Barışın ve Hoşgörünün öncüsü olduğunu bir daha göstermiş oluyor.

Çok gururluyum. Dünya Azerbaycanlıları da böyle çağdaş vatanları olduğundan kurur ve kıvanç hissi yaşıyorlar.

Yaşasın Azerbaycan. Yaşasın Azerbaycan-Türkiye kardeşliği!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.