Her yıl 24 Nisanda Ermeni Diasporası'nın anma günü için adet olduğu üzere ABD Başkanı açıklama yapar. Bu yıl yapılacak açıklamanın tonu hakkında yaygın kanaat Joe Biden'in "soykırım" ifadesini kullanacağı yönündeydi.
Biden, kendisinden beklendiği gibi soykırım ifadesini kullanarak Ermeni lobisinin "soykırım" tezini ABD'nin tanıdığını ilan etmiş oldu.
Ermeni soykırım iddialarının, tarihsel hiçbir geçerliliği olmadığı, Türk Milletine karşı siyasi amaçlarla geliştirilmiş bir safsata olduğu bir gerçektir. Ermeniler, Osmanlı Devletinde çok müstesna yere sahip bir toplumken zamanla Türklerin ve Ermenilerin birlikte yaşama geleneğini zehirleyen tezgahlar ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti'nin siyasi ve ekonomik gücünü kaybetmesinin ortaya çıkardığı şartları kullanan Çarlık Rusyası'nın ve İngilizler'in kışkırtmaları neticesinde birlikte yaşama imkansız hale gelmiştir. 1774 Küçük Kaynarca antlaşması ile Osmanlı Devleti bünyesindeki Ortodoks azınlıklar üzerinde söz hakkı elde eden Çarlık Rusyası, bu gelişmeden hemen sonra Ermeniler içerisinden devşirdiği bazı grupları devlete karşı kullanmaya başladı. Rusya ile işbirliği yapıp Çarlık Rusyası lehine faaliyetler yürüten bu gruplar, daha sonraları Taşnak, Hınçak ve Armenekan gibi örgütleri oluşturmuştur. Bu örgütler gerek Çarlık Rusyası gerekse de İngiltere'nin bölgedeki emelleri için kullanıldı. Anadolu'nun doğusunda 1. Dünya savaşına kadar süren isyan hareketlerini bu örgütler üstlenmiş olup, devrin Padişahı Abdülhamid Han'a suikast düzenleyecek kadar ileri gitmişlerdir.
Ermeni toplumunun aşırıcı grupları tarihte Osmanlı Devletine ve Anadolu Türklüğüne karşı nasıl kullanıldılarsa, bugün de Emperyal merkezlerin gölgesindeki Ermeni lobileri aynı şekilde kullanılmaktadırlar. Soykırım iftiralarının, Asala terörünün ve Azerbaycan' a yönelik küstah saldırıların arkasında hep o bildik "emperyal merkez" vardı.
Gaye yüzyıl önce neyse bugün de aynı. Sekiz asır barış içerisinde yanyana yaşamış bir toplumu teşkil etmiş Türkler ve Ermenileri birbirine kışkırtan emperyalizm bugün de soykırım iftiraları üzerinden düşmanlıkları derinleştirip Türkiye'ye karşı yüzyıllık hesabının bir aşamasını daha hayata geçiriyor.
Burada özellikle belirtilmesi gereken bir diğer husus, ABD Başkanı'nın açıklaması üzerinden Türkiye'yi mahkum etmek isteyen zihniyetin, doksanlı yılların başında dünyanın gözü önünde gerçekleşen Hocalı vahşeti hakkında hiçbir zaman bırakın bir kelam etmeyi, konuşulmasına bile tahammül edememesidir. Yüzaltı yıl önce olmuş tehcir hadisesini, Birinci Dünya Savaşının o anki şartları içerisinde objektif bir bakış açısıyla inceleme ve tartışma fikrine yanaşmayıp, temelsiz iddialara dayanarak Türkiye'yi mahkum etmek isteyen anlayış, Kıbrıs’ta Rumların katlettiği Türklerin hakkını hiçbir zaman aramadı. Daha yüzyılın başında Irakta öldürülen yüzbinlerce insanın dramı bütün netliğiyle insanlığın gözü önündeyken, Türk Milletini siyasi bir hesabın gereği olarak itham etmek Batının ikiyüzlülüğünün bir tecellisidir.
Uluslararası hukuk nezdinde "soykırım" suçunun hangi şartlarda oluşacağı belirtilmiştir. Bu suçlamanın geçerlilik kazanmasının temel şartı da uluslararası bir mahkemece kesinleşmiş bir kararın olmasıdır. Hal böyleyken salt Biden'ın açıklaması üzerinden ne Türkiye için ne de Türk milletinin tarihinin bir dönemi için böyle bir hükme varılamaz. Bu açıklama üzerinden Türkiye'ye yönelik bir tasarruf söz konusu olamaz.
Türk milleti üçbin yıllık kadim bir millettir. Bir o kadar da devlet geleneğimiz var. Tarihin hiçbir döneminde bu necip milletin bir insanlık suçu olmamıştır. Türk milletini tarihi verilere, belgelere dayanmaksızın ve uluslararası hukuk nezdinde kesinleşmiş bir hüküm olmaksızın itham etmek Türk milletine karşı işlenmiş bir iftira suçudur.