Bal, tarih boyunca insanlar için en değerli besinler arasında yer almış, Hastalara şifa niyetiyle yedirilmiş, saraylara hediye olarak sunulmuştur. Türkülere konu olmuş, sevgililer birbirlerine onunla hitap etmiştir. Yüce Kitabımız Kuran’ı Kerim’de Nahl Suresi 68 ve 69. Ayetlerinde Rabbin bal arısına vahyetti: “Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ibret vardır” diyerek arıya ve bala verdiği görevi ve değeri bizlere anlatmaktadır.
Arı deyince genel olarak aklınıza sadece bal gelmektedir. Oysa arılar, gıdamızın en az üçte birinin üretimine katkıda bulunan ve biyo-çeşitliliğinde devam etmesini diğer tozlayıcılarla sağlayan ve ekosistemde yerinin doldurulması mümkün olmayan, Rabbimizin görevlendirdikleri varlıklar olduklarını da unutmamalıyız.
Ünlü filozof Albert Einstein, “Bir gün arı nesli yok olursa, insanın da 4 yıllık ömrü kalmış demektir...” diyerek arılar olmazsa üretimin düşeceğine ve insanların gıdaya ulaşmakta zorluk çekeceklerine işaret etmektedir. Böcek bilimci O. Wilson ise, “Yediğimiz her 3 lokmadan birini, içtiğimiz her yudum meşrubatın bir yudumunu arılara borçluyuz.” diyerek arıların gıda üretimindeki önemine dikkat çekmektedir.
Ülkemiz 12 bini aşkın bitki çeşitliliğine ev sahipliği yapması sayesinde Çin'den sonra 115 bin tonluk bal üretimiyle dünyada ikinci sırada yer almaktadır. Fakat bal arıları meyve bahçelerinde tozlaşmada yaygın bir şekilde ve bilinçli olarak kullanılmamaktadır. Bu nedenle arı ürünlerinden sağlanan gelirden yüzlerce kat daha fazla ekonomik kayıp söz konusudur. Meyve yetiştiriciliğinde bol ve kaliteli ürün elde etmek için, döllenme olaylarına arıların maksimum katkısının sağlanması bu kayıpları en aza indirebilir.
Badem için sulama, budama, ilaçlama ve toprak işleme ne kadar önemli ise arı da o kadar önemlidir. Badem bahçelerinde bir çeşitten ötekine çiçek tozu taşınması esas olarak arılar tarafından gerçekleştirilmektedir. Arı kolonilerinin kuvvetli olması çok önemlidir. Çünkü bademin çiçek açtığı erken ilkbahar döneminde havalar genellikle serin ya da yağmurludur. Bal arıları çiçekleri dolaşırken çiçek tozları vücutlarına yapışır ve başka çeşidin çiçeklerine gittikleri zaman da bu çiçek tozlarını çiçeklerin dişicik tepesiyle temas etmesini sağlayarak çiçek tozlarının taşınmasını ve o çiçeğin döllenmesini sağlar.
Arı kovanları sabah güneşini alacak açık alanlara yerleştirilmelidir. Kovanların ağızları rüzgâra açık olmamalıdır. Arıların badem çiçeklerini daha fazla gezmelerini teşvik etmek için kovanların etrafındaki ve özellikle de çiçek açan otların temizlemesi yararlı olur. Badem bahçelerinde iyi bir tozlanma için 10 dekara 5-8 adet arasında kovan yerleştirilmelidir.
Meyve bahçelerinin sıra aralarına kekik, adaçayı, karabaş otu, nane, biberiye, fesleğen ve lavanta gibi tıbbi aromatik bitkilerin ekilmesini önemle tavsiye ediyorum. Bu sayede bu bitkiler gölgeleme yapar. Aynı zamanda bu bitkilerin üretimini yaparak katma değerinden istifade etmiş oluruz. Arılarda badem çiçeklerinin olmadığı zamanlarda bu bitkilerin enfes kokulu çiçeklerinden bal üretimine devam etmiş olurlar.
Arıcılık yapmak isteyen üreticilerimize Tarım ve Orman Bakanlığımız, bazı Büyükşehir Belediyelerinin Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlıkları, Avrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracı Kırsal kalkınma Programı (IPARD) kapsamında hibe destekler verilmektedir.
Bahçesinde arısı olanın kesesinde sarısı olur.
Bayırda bağını, evinde sağmalını, bahçende arını eksik etme.
Arı insanı haberi olmadan zengin eder.
Arısız bahçe kraliçesiz saraya benzer
Arı birden davar ondan çoğalır.