Yabancı otlar, su ışık ve besin maddeleri yönünden meyve ağaçları ile rekabet etmekte, hastalık ve zararlı oranını arttırmaktadırlar.
Meyvecilikte bahçe zemin yönetimi demek, yabancı otlarla ağaçlar arasındaki bu rekabeti yetiştirici ve ağaçlar lehine dönüştürme demektir.
Bahçe zemin yönetimi uygulamaları sayesinde, meyve verim ve kalitesi ile toprak yapısı iyileşir, erezyon önlenir, hastalık ve zararlılarla mücadele kolaylaşır.
Bahçe zemin yönetimi örtülü ve örtüsüz olmak üzere iki şekilde uygulanmaktadır. Genelde Ülkemizde yapılan meyve yetiştiriciliğinde örtüsüz zemin yönetimi uygulanmaktadır.
Örtüsüz zemin uygulamalarında otlar sürüm yapılarak azaltılmaya çalışıldığı için toprağın agregat yapısı bozulmakta, pulluk taban sertliği, erezyon ve toprak işleme maliyetleri artmaktadır. Bunun yanında toprak yüzeyine yakın ağaç köklerine ve gövdelerine, varsa damla sulama borularına zarar verilmekte, organik madde miktarı azalmaktadır. Bu yüzden meyve üreticilerimiz bu yöntemi uygulamaktan vaz geçmelerini tavsiye ediyorum.
Bahçe zemininin örtülü bulundurulması ise, meyve verim ve kalitesini arttırırken, erezyonu ve toprak işleme maliyetlerini azaltır. Yağış sularının uzaklaşmasını önler. Faydalı böceklerin sayısı ve etkinliği artar.
Eğridir Meyvecilik Araştırma Enstitüsünde yapılan bir araştırmada elma bahçelerinde örtülü zemin yönetiminde ayda bir yapılan biçimlerden en iyi verim ve meyve kalitesinin alındığı ve diğer uygulamalara göre ayda bir biçimin daha ekonomik olduğu tespit edilmiştir.
Örtülü zemin yönetiminin esası, sıra arasındaki veya tüm bahçedeki yabancı otların belli aralıklarla biçilerek baskı altında tutulmasıdır. Biçme işlemi, çayır biçme veya ot canavarı adı verilen makinelerle yapılabilmektedir. Sıra üzerleri ve ağaçların çevresi ise, el tırpanı veya motorlu tırpanla biçilebilmektedir.
Motorlu tırpanla yapılan ot biçmelerinde misinanın ağaçların gövdesine değmemesine çok dikkat edilmelidir. İnceleme yaptığım bahçelerin hemen hepsinde misinalı ot biçme makinaları ile ağaç kabuklarına zarar verildiğini tespit ettim. İnsanların derisi ne ise ağaçlarında kabuğu aynıdır. Kabuğa verilen zarar nedeniyle çoğu zaman ağaçlar kurumakta, verim düşmekte, ağaçlar zayıf kalmakta ve açılan bu yaralardan hastalık ve zararlılar bitki bünyesine geçebilmektedir. Ağaç kabuklarına zarar verilmesini önlemek için gövdeleri koruyucu malzemelerle sarılmalıdır. Eğer ağaç kabuğuna zarar verilmişse açılan yara yerine aşı macunu veya yarayı iyileştirecek özel karışımlar sürülerek sarılmalıdır.
Eğer bahçede doğal bitki örtüsü yoksa sıra aralarına buğdaygil (brom, yumak, salkım otu, ayrık ve çim türleri gibi), ya da baklagil (yonca, korunga, üçgül ve fig türleri gibi) türü yüzey örtücü bitkiler ekilebilir. İç Anadolu bölgesi gibi bölgeler yazları kurak ve sıcak, kışınsa soğuk olduğundan Koyun yumağı gibi kurağa ve soğuğa dayanıklı buğdaygil yem bitkilerinin ekilmesi daha uygundur.
Bahçeciliği hobi olarak yapıldığı yerlerde dik, taşlı ya da gölgeli alanlara kısa yer örtücü bitkiler ekilebilir.
Bu türler, fazla bakım gerektirmez yağmura ya da güneşe aldırmaz. Neredeyse tüm hava koşullarında büyürler. Yer örtücü bitkilerin boyu uzamaz ve geniş alana yayılırlar. Bu bitkiler güneş ışınlarının toprağa girmesini engellediği için yabancı otların büyümesini de engellerler. Diğer bir faydaları da toprağı nemli tutarlar.
Bakımı kolay olan bu bitkilerin birçok türü vardır. Kısa yer örtücü bitki türlerinden bazılarına; kekik, yavşan otu, kaya sarmaşığı, kedi nanesi, farekulağı, mayasılotu, kokulu ballıca, üçgül türleri örnek olarak verilebilir.