Bakar kör olmak!

Selami Mutlu

15 yaşından küçük kız çocuğuna hangi gerekçeyle olursa olsun, ister aile baskısıyla-ister başlık parasıyla-ister töreyle, bunun adını siz dilediğiniz gibi koyun, evlendirilmelerini sorun olarak görsek bile,  sadece mevcut yasalarla engel koymakla önünü alamayız. Yine dolaylı bir biçimde kılıf bulunarak bu iş tırmandırılır. Bu konuya ilişkin sadece yasalar değil, toplumsal mutabakat gerekir.

Önce Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumun özel bir çaba göstermesi gerekir. “9 yaşındaki kız çocuğuyla evlenilebilir” gibi Diyanet İşleri’nden kaynaklı fetvaların verilmesinin önüne geçilmelidir. Siz istediğiniz yasal ve kurumsal düzenlemeyi ve yasaklamayı getirin 15 yaş altı evliliği tek kanaldan engelleyemezsiniz. Bunun için toplumsal mutabakat gerek. Her yönüyle 15 yaş ve altı evliliğin yanlışlarını ortaya koyarak topluma benimsetmek gerek. Daha sonra eğitim kurumu başta olmak üzere tüm kurum ve kurumlarda aynı tempoyu ve anlayışı getirmek gerekir.

Sadece yasayla buz üzerine yazılı demeçlerle bu işin önüne geçilemez. Konya’da bir öğretmen çocukların giydiği spor elbisesinden tahrik oluyorum diyorsa, Aile Bakanı ENSAR Vakfı’nda ki çocuk istismarı için “Bir kereden bir şey olmaz” diyorsa, ayrıca bir ülkede çocuk yaşta evlilik gerçekleşiyor çocuklar anne oluyorsa, 115 Hamile çocuk skandalının olduğu, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşanan skandal gizleniyor,  örtbas edilmeye çalışılıyorsa; O toplumda ahlaki çöküşte vardır. Her türlü ahlaksızlıkta vardır.  Siz istediğiniz kadar yasal tedbirler alın demeçler verin bunu önlemekte zorlanırsınız.

Kamuoyuna yansıyan ya da ansımayan bu türden olayları ağırdan alan bir yargı varsa, konuyu kamuya duyuracak medyanın özgürlüğü kısıtlanmış ve siyasi muktedirin yandaşı haline getirilmiş susturulmuşsa, bunu soruşturacak TBMM’nin varlığı ve yokluğu tartışılır konuma getirilmişse ve siyasi muktedir konuya bakar kör durumunda ise siz istediğiniz önlemi alın sorun çözücü olamazsınız. Ortam bu şekliyle yürüdüğü şekillendiği için, sorunları engelleyecek kurum ve kuruluşların sorun çözücü olması beklenmemelidir. Böylesi ortamlarda her zaman mazeret vardır, topu bir başkasının üstüne atma vardır.

İhmallere ve yasal boşluklara sığınanlar sorunlara karşı “bakar kör” olanlar hem toplumdaki yarayı meşrulaştırır hem de bu tür ahlaksızlığın artmasına yol açar. Bir Hastaneye 2003 doğumlu 15 yaş ve altı kız çocuğu hamile olarak üç ay içersinde doğuma geliyor. Hastanenin bunu yasal zorunluluk olarak polise bildirmesi gerekirken bildirmiyor. Üstelik üstünü örterek kapatmaya çalışıyor. Yetmedi rezaleti açıklamaya çalışan sorumlulara da izin verilmiyor. Vicdan ve izan sahibi bir personel konuyu savcılığa bildiriyor. Bu defa savcılığa valilikten soruşturma izni çıkmıyor. Vali ye de siyasi muktedir izin vermiyor.

Böyle bir ortamda elbette ki bu toplumsal yarayı önleyemez ve önünü alamazsınız.  Ancak olayı meşrulaştırırsınız. Cezalarda yeterince ağır olmadığına göre tecavüz-cinsel çocuk istismarı alır başını gider. Önlem amanın yolu toplumsal mutabakattan geçer. Aile kurumlarıyla-eğitimle-siyasette ortak değerlerle-özgür yargıyla-özgür basınla-siyasi muktedirin konuya bakışıyla-Diyanet kurumunun önleyici ve telkin edici fetvalarıyla-kurum kuruluş ve vakıfların ortak yaklaşımıyla sorun çözülebilir. Siyasetten topluma indirgenen piramit yapısında oluşan tüm toplumsal dinamiklerin harekete geçirilmesiyle sorun önlenebilir.

Evinize gelen size sığınan misafire olanaklarınız dahilinde yardım elini uzatır sahiplenirsiniz. Çocuklarıyla savaştan kaçarak size sığınanların çocuklarına tecavüz etmek ahlaka sığar mı? İnsanlık dışıdır. İğrençliktir. Ülkemizin yurt içinde ve dışındaki imajını zedeler. Ülkemiz hakkında güvenirlik sorunu yaratır. Yurdumuza turist olarak gelecek olanlarında önünü keser. sonuçta ekonomimiz de-turizmimiz de zarar görür.

Çocuk yaşta evliliği ve çocuk istismarını bir kısım ahlaksızlık ya da tecavüz olarak kabul edecek, birileri de “Halt etme sus otur yerine” diyerek parmak sallamaya kalkışırsa sorun da çözülemediği gibi meşrulaşır ve müzminleşir. Hiç bir kurumun ve kuruluşun yetkilisi sorunun üzerine gidemez. Gitmekten de çekinir. Siyasetin kılıcını ensesinde hisseder. Olayı ötelemeye örtmeye, başkalarına ihale etmeye çalışır. Bu gün izlene ve yanlış uygulanan politikalar sonucunda her yıl ortalama 60 bin çocuk evlendiriliyor. Daha parkta sokakta oyun oynaması gereken çocuklar daha ergenleşmeden anne oluyorlar.

Bu topraklarda yaşayanların genlerinde mi bir sorun var yoksa havasından suyundan kaynaklı azgın teke sendromuna mı yakalandılar. Her duyduğumuz olay sonrası üzüntü yaşıyoruz. Daha yeni bir yaşanan olay Adıyaman’ın Gerger ilçesinde bir müstahdem 30 öğrenciyi istismar etmiş. Yine Adıyaman’da bir tarikat yurdunda istismar olayı yaşanıyor. Bütün bunlar dolaylı ya da dolaysız bir şekilde medya ya yansıyor. Bir de yansımayan tarafını siz düşünün.

Yargı eli kolu bağlanmış ve susturulmuşsa, medya siyasetin borazanı haline gelmişse, siyasiler de olaya “Bakar kör” olursa Durum da bu günkü gibi olur. Her nedense siyaset toplumu muhafazakarlaştırmaya başladığından beri bu tür cinsel istismar suçları da artış göstermeye başladı. 2002 yılından bu yana 18 yaş altında çocuk doğum yapmış. 18 yaş evliliklerinin oranı%69,9. Ve bu gün itibarıyla cinsel suçlardan hüküm giymiş 20 bine yakın suçlu var.  Bu ülkenin görünen tablosu. Bir de görünmeyen karanlıkta kalan tablosu var ki onu düşünmek bile istemiyorum.