Çevrenize bir bakın.
Başarılarıyla sizde hayranlık uyandıran birileri mutlaka vardır.
Gençlere yol gösterirken ilham veren başarı hikâyelerini hepiniz dinlemişsinizdir.
Gençlerde “Ben de yapabilirim!” motivasyonunu yaratmak için sayısız görkemli başarı hikâyesini okurken ya da dinlerken hayran olduğunuz kişilerin hangi başarısızlıklardan bu noktaya geldiğini düşündünüz mü hiç?
Başarı, her ne kadar çaba ve şansın birlikteliğinden oluşmuş gibi gözükse de büyük işlere imza atan, büyük başarılar kazanan kişilerin büyük başarısızlıklarından doğmuştur.
Bu kişilerin başarılarından önce başarısızlık hikâyelerini öğrenmek gerek.
Kırgınlık, öfke, azim, kızgınlık, ümitsizlik, öz eleştiri, acı gibi pek çok duyguyu yaşayıp hangi hissiyatın yeniden ayağa kalkma ve mücadele etme duygusunu ortaya çıkardığını görmek gençlere yol gösterecektir.
Ben başarılı oldum dediğiniz şeylerin yanında şunu da yapamadım, bunu da başaramadım dediklerinizle yüzleşmek başarının ilk taşlarını döşer yolunuza.
Aslında başarının asıl kaynağı cesaret ve sabırdan başka bir şey değildir.
Başarısızlık hissiyle yarım bıraktığınız şey belki sizi bambaşka bir hayata yönlendirmiştir.
Hayat aslında başlangıcından son nefese kadar bir mücadele değil mi?
Belki de bazen başaramamak zaferdir.
Şairin de dediği gibi;
Bir şey iste.
İmkânsız olsun.
Peşinden koş.
Yorul.
Defalarca vazgeç.
Defalarca dene.
Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da.
Uykuların kaçsın.
Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun.
Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de.
Bağrına taş bas gerekirse.
Yeter ki gece yatağına yattığında “Ben elimden geleni yaptım.” de.
Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir.