Başkanlık mı dediniz

Selami Mutlu

Demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz koşullarından biri, iktidardaki uygulamaların yargı yoluyla denetimidir. Yargının bağımsız koşullarda çalışmasını engellemeye kalkmak yönetimin adını demokrasi olmaktan çıkarır. Antidemokratik yapar. Zaten adına demokrasi demekte zorlandığımız bugünkü sistemde, dilediğiniz doğrultuda kararlar alıyor, TBMM’ye onaylatıyor ve uyguluyorsunuz. O halde neden bu kadar başkanlık sisteminde ısrarınız? Ülkedeki büyümemi-kalkınmamı-istihdam mı söz konusu? Buyurun yapın sizi engelleyen mi var?

Bir şeylerin üstünü örtmek küllendirmek mi, sol maske takmış Kürtlere göz kırpıp oylarını kaparak o bölgede özerklik yaratma sözümü? Yoksa yapılan icraatların yargıya takılmasını önlemek mi? Hangisi dersiniz? Israrla sistemi değiştirmenin başkanlık istemenin arkasında yatan neden nedir acaba?

Gerçekten ülke yararına bir başkanlık sistemi mutlaka gerekliyse bunu sahip olduğunuz otoriter siyasi baskı ve dayatma yoluyla değil, demokratik ve hukuka dayalı yollarla yapılmasında yarar vardır. Toplarsınız sivil toplum örgütlerini-hukuk otoritelerini- Üniversiteleri- Meslek odalarını-Akil adamları v.s. düşünce ve önerilerini alırsınız. TBMM’de uzlaşıp anlaşarak referanduma götürürsünüz. Tüm kudret sizde yetki sizde otorite sizde.  Kimse zaten ABD Başkanlık sistemi gibi bir sistemi reddetmiyor ki! Bir siyasi parti kurumunca parti devleti olarak dayatılan ve topluma enjekte edilmeye çalışılan Başkanlık sistemine karşı duruyorlar.

Tam seçim atmosferine girilmişken, genel seçim ortamında bunu dile getirmek, bir zamanlama hatasından ziyade gündem değiştirmek olabilir mi? Meydanlarda lafın bittiği yerde miyiz? Yoksa söylenecek sözünüz mü kalmadı? 1980 Anayasası defalarca değiştirildi. Ama YÖK Yasası-seçim kanunu-siyasi partiler kanunu -%10 barajı değiştirilmedi. Anayasayla ilgili bir sorun yaşıyorsanız ki halkımız bu yasayı referandumda %96 çoğunlukla onaylamıştı. Değiştirin o zaman günün koşullarına uyarlayın. Yaklaşık 60 maddeyi uzlaşı yoluyla zaten sağlamıştınız.

Tarafsız kalınması gereken bir makamda Anayasayı da hiçe sayıp, ettiğiniz yemini de atlayarak meydanlara inmek doğrumu sizce? Hem de seçim havasını soluduğumuz şu günlerde. Israr ettiğiniz başkanlık sisteminde dünyada uygulanan örnekler kısaca şöyle. Başkanlık ve Yarı Başkanlık sistemiyle idare edilen G-20 ülkelerine bir göz atalım. Tamamı 19 ülke Türkiye- Avustralya-Kanada-Japonya- Almanya- İngiltere-Hindistan-İtalya demokratik parlamenter sistemle yönetiliyor. Ekonomileri de bizden kat ve kat ilerde. Fransa ve Rusya yarı başkanlık sistemiyle, Arjantin- Brezilya-Güney Afrika-Endonezya-Meksika-ABD-Güney Kore de başkanlık sistemiyle idare ediliyor. Ülkesinde demokrasiyi kuramamış Rusya-Çin-Kuzey Kore gibi ülkelerin durumu belli.

Türkiye hariç tüm G-20 Ülkelerinin çoğu ileri demokrasiye sahip. ABD-Brezilya-Arjantin-Meksika da federal bir yapı var. Eyaletlere ayrılan ve meclisleri olan başkana sahipler. Yürütme erkini Parlamentonun güvenoyu verdiği bir hükümet ve başbakan temsil ediyor. Dünyanın en iyi demokrasisini temsil eden ülkeler bile geçmişten bugüne kadar gelen geleneksel gelişmişlik süreci sonrası demokratik sistemlerini uygulamaya koymuşlar. Bizim Osmanlı’dan devralıp gelişim süreci sonrası sahip olduğumuz parlamenter sistemde böyle değimliydi? Orada da sadrazam icranın başı değimliydi?

Başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelerde yasama-yürütme-yargı erklerinde keskin ayırıcı kurallar vardır. Ekonomiye şekil veren kurumlar MB-BDDK gibi kurumların bağımsızlığına dokunulamaz bile. Parlamenter demokrasiler de fert başına düşen Milli gelir Başkanlık sistemiyle yürütülen ülkelerden 1,5 kat daha fazladır.  Parlamenter demokrasilerde büyüme oranı da yine 1,5 kat daha yüksektir. Gelişmiş ülkelerdeki sistem başkanlık sistemi değil,  parlamenter demokrasilerdir.

İyice araştırmadan,  ülkeye uyumu incelenmeden, getireceği yarar ve zararları hesap etmeden ortaya Başkanlık sistemi diye bir ucubeyi soktunuz. Ancak, sonuç ortada ekonomi, siyaset tarım, sanayi, istihdam zora girmiş durumda. Bu da önümüzde ki seçimler için malzeme yaratıyor. Halkın benimsemediği bir yolda ısrar etmek elinizdeki başkanlık denen ucubeyi cami avlusuna bırakmayı gerektirebilir.

Daha düne kadar askeri vesayet- darbe-paralel diye olmadık suçlamaları yapanlar ve yargıya götürenler, siyasi otoritelerini kullanıp rejimi değiştirme-anayasayı değiştirme-sistemi tersyüz etme yoluna gitmeleri, okların ilerde kendilerine yönelebileceğini bumerang etkisi yapabileceğini de unutmamaları gerekir.

Söz konusu ülkenin uçurulmasıysa parlamenter sistemin verdiği yetkileri daha rasyonel kullanarak sistemin kurumlarını birbirleriyle çatıştırmadan kamu yönetimine enerjilerini de katmakla rahatlıkla ülkeyi kalkındırabilirler. Bugün bağlı olduğu anayasayı takmayan ve çiğneyen siyasi muktedir yarın yapılması düşünülen yeni anayasa ve başkanlık sisteminin yeminine ve kurallarına sadık kalabilecek mi?

Başkanlık sisteminin bugünkü demokratik parlamenter sistemdeki erkler ayrılığında “yasama-yürütme-yargı” daha keskin çizgilere sahip. Yarın yerim dar oynayamam denirse ne olacak? Bu sistemde ekonomik büyümeyi- kalkınmayı-istihdamı çözemeyenler hukuku ve yasaları hiçe sayanlar yarın kendilerine Padişahlık payesi verilse de, sorunları yine çözemezler.

Boş yere çenenizi yormayın. Ülkede her şey kâğıt üstünde kalıyor. Anayasa da kanunlar da hukukta çiğneyen çiğneyene… Yasaları yapan da sizsiniz, üstüne yeminler edip çiğneyen de sizsiniz… ABD Emperyalizminin tavsiyeleriyle ülkedeki demokratik parlamenter sistemi başkanlık koridoruna taşımak isteyenler hayali bırakıp gündeme gelsinler…