Batılıların asıl hedefi Cumhurbaşkanı Erdoğan

Sefer Aşır Eraslan

Hani Mehmet Akif, “Dilim kurusun (haşa)yok musun ey adli ilahi” der ya. Söylemek istemiyorum ama mecburen telaffuz ettiğim bu sözden dolayı özür dilerim anlamında kullanmıştı. Buna benzer bir ifadeyi rahmetli anam da “ağzımdan yel alsın” şeklinde kullanırdı. Bu yazıma geçen hafta ülkenin gidişatı ile alakalı bir yazı yazan bir zamanların büyük gazetecisi, fikir adamı bir değil birkaç müstear isimle de yazan yazarı, sevmeyenlerin” liboş Fehmi” dedikleri Fehmi Koru endişelerini sıralıyordu. Ekonominin kötüye gittiğini anlatarak” dolar 4600 de sabit kalır mı, yoksa daha yukarılara mı gider. Giderse dengelerin tahammül sınırı zorlanmaktan öte nasıl dayanır bunca tazyike” diyerek endişelerini sıralamaktaydı. Daha sonra ise bu günkü Venezuella’yı örnek göstermekteydi. Halkın isyanda olduğunu, paranın geçerli olmadığını, ilk çağlardaki gibi mal değişimi, takas şekline alış veriş yapıldığını, yağmalama olaylarını her yerde baş gösterdiğini yazarak acaba bu duruma doğru mu gidiyoruz, sonumuz bunlarla aynı mı olacak şekline yazıyordu.

Bu endişeler bence de doğru endişeler. “Biz Venezuella değiliz” diyerek işin içerisinden çıkmamak lazım. Venezuella dünyanın sayılı petrol üreticisi bir ülke. Başka geliri yok. Petrolü de ABD ambargosu sebebiyle alan olmayınca olanlar oldu. Yıllık enflasyonun 13 binlerde olduğu Venezuella da yeni tahminlere göre gecelik enflasyon otuz binlerde olacağı düşünülüyor. Artık kuralların geçerli olmadığı serseriler mekanı olmuş ülke. Sadece uyuşturucu satanların parası var. Geçen gün iki değerlendirme şirketi Moddys ve Ficht yaptıkları not takdirinde, 19 bankamızın puanını düşürmüş, takibe alındığını belirtmiştir. Elbette bu batının açtığı savaşın bir başka cephesidir. Başarılı olmaları yaratacakları panik ve başlayacak çöküşe bağlıdır. Buna karşı neler yapılacaktır elbette karşı tedbirler vardır. Lakin hasarları mutlaka olacaktır. En sağlam dediğimiz yirmi yıl önce çok büyük bedeller ödeyerek düzlüğe çıkardığımız bankacılık sektörünü güvenilmez ilan etmek hem mudileri hem kreditörleri hem halkı tedirginliğe sokacak, panik havası yaratarak piyasaların olumsuz etkilenmesini sağlayacaktır. Çöküş bankalarla beraber bankaların önderliğinde olacaktır.

Bütün bunlar Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden kazanamaması için yapılmaktadır. Bunda şüphe yok. İhtilal denediler olmadı, askeri açıdan sıkıştırdılar tehdit ettiler, blöf yaptılar tutmadı. Merkez Bankası stoklarını bitirip yeniden İMF ye muhtaç etmek suretiyle, müstemleke valisi rolüne yeniden bürünmek istenmektedir. Bu gün Yunanistan’a uygulanan durum gibi. Almanya idare ediyor emirler verip yaptırıyor. Bir zamanlar onlar da elin parasıyla lüks hayat yaşamakla övünüyorlardı. 19 bin dolarlık yıllık gelirden bahsediliyordu. İşte sonuç… Arjantin de İMF ile 50 milyar dolarlık kredi anlaşmasına vardı. Hangi tavizlerle anlaştılar, nelere katlandılar bilmiyoruz. Ancak mutlaka bir bedeli olmalıdır.

Yaşadığımız ekonomik sıkıntının batılıların işi olduğundan şüphe yoktur. Onların da, emir eri aradıklarından şüphe yoktur. Yıllarca destek verip yıktıramadıkları iktidarı böylece sona erdirmeye çalışmaktadır. Ya bir iktidar değişikliği olursa… Değişmiş gibi gözüken Kılıçtaroğlu’nun ne kadar da sabit fikirli olduğunu gözler önüne serdi. Af taleplerine karşılık tam da 12 Eylül öncesi ağzıyla ”adam öldüren, emir verip adam öldürten adamı çıkaracak” demektedir. Onlarca DEV-SOL’cuyu TİKKO’cuyu PKK’lıyı eski cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, af tasarısı olmadan affederken neden hiç sesleri çıkmamış acaba? Affedecekse “ülkücüleri mi affedecekti” onların adamı? Üstelik affettikleri dağdan inen veya Yunanistan’dan gelen ölüm makinesi katil sürüsüdür. Çıkıp onbeş gün sonra tekrar yakalanmışlardır. Af olayına biz de prensip olarak karşıyız elbette ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun zihniyetini göstermesi açısından dikkate şayan bir durum. Sakladığı yüzünü aşikar etmiştir. Buna ve taifesine nasıl emanet edilir devlet?

Şayet iktidara gelirlerse, zaten Suriye’deki kazanımlar, kan akıtarak kazanılanları boşa çıkaracak olan “Esat ile barışıp oradan çekilerek” göstereceklerini kendileri söylemektedirler. Bölücü Kürtlere bakış açısından aşırı dincilerle bunların farkı yoktur. Nitekim Karayılan, “bu günkü başarıyı solcularla aşırı dincilere borçluyuz” diyordu. Yani ikisinin de birbirinden farkı yok. Şimdilerde zaten onlar da yeniden kol kola gezmektedirler. Memleketin başına bu zihniyet geçerse vay memleketin haline. Belki batının ekonomik dayatmaları son bulacak, dolar düşecektir ama memleketin haysiyeti de düşecektir. Nitekim şurada beş yıl oldu ABD’nin kucağından kalkıp kafa tutmaya başlamamıza. Elbette on yedi yılda pek çok yanlışlar yapıldı ancak ABD’nin kucağından kalkmak da var işin içerisinde.

Fehmi Koru’nun ifadelerinden anlaşılan “şayet Erdoğan’ı seçmeye inatla devam ederseniz sonumuz Venezuella olur, gidişat bu yönde” demek istemektedir. 19 bankaya yapılanı işitince, “acaba” dememek elde değil. Elbette anamın tabiri ile “ağzımdan yel alsın” demekten başka çıkar yolumuz var mıdır göreceğiz. Orada Venezuella’da bir solcu Maduro, ABD’ye kafa tutarken bizdeki solcu ABD desteği ile iktidara ulaşmak istemektedir. Tam anlamıyla onun tersi bir durum vardır bizde. Korkunç olanı da budur. Yoksa iktidar kimde olursa olsun hep kenarda kalan ayak oyunlarına alet olmayan, hakkı hak bilerek haktan ayrılmayanlar her dönemin mağduru olmuşuzdur. Vatan-millet, din, iman, şan şeref, hak yol, sahibi olduğumuz bütün sermaye…

Bize dayatılan bir tarafta Sayın Erdoğan’ı seçmeyip ekonomik zorlukları aşarak düzlüğe çıkmak var. Diğer yanda siyasi alanda eski kul köle olma devri var. Siyaseten kazandıklarımız, askeri zaferlerimizi memleketin bütünlüğünü tehlikeye atacak bölücülerle mücadele son, kaybeden memleket olacaktır. Devlet beka sorunu yaşayacaktır. Çok düşünmeliyiz. “Sa’ye sarıl Hak’ka ram ol; Bilmiyorum varsa bundan başka çıkar yol”…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.